Olumsuz duygular karanlıkta çoğalır
“Sen ne söylersen söyle, söylediğin şey, karşındakinin anlayabildiği kadardır” diyor Mevlana.
Oysa, iyi bir dinleyici olmak, sorunları daha kolay halletmemizi sağlıyor. İyi bir dinleyici olmak, anlamayı, yerine koymayı, eksik kalan parçaların ortaya çıkmasını ve daha isabetli çözümler üretilebilmesini sağlıyor.
İyi bir dinleyici olmak, sorun çözümünde işbirliği için gerekli ilişkiyi kuruyor. Sorunu olan kişinin duygularını ifade edip rahatlamasına ve bu duyguların dikkate alınmasını sağlamaya, sorunu olan kişinin gerçek kaygılarını açıklamasına yardım ediyor. Kişinin anlaşıldığını ve önemsendiğini görerek güvenin beslenmesini sağlıyor.
İyi dinleme, ilişki kurmanın güçlü bir yolu.
İnsanlarla ne kadar çok iletişime girip onların yaşam tarzlarını, değerlerini, ilgilerini anlarsanız, kendinizi onlara o kadar yakın hissediyorsunuz. Dinleyen kişi, kendisini karşısındaki kişinin yerine koyup, dünyayı onun gözleri ile görmeyi başardığı sürece, bu karşılıklı anlayıştan bir ilişki doğuyor.
İyi dinleme, kişinin sorunu mümkün olduğunca karşısındakinin bakış açısından anlaması demek. Sorunu olan kişi böyle yaptığınızı anladığı zaman, alacağı yardımın karşılıklı anlayış temeline dayandığını bilir.
İyi bir dinleyici misiniz?
Bu meydan okuyan bir sorudur, çünkü her yönetici dinlemenin bir beceri olduğunu bilir. Kötü bir dinleyici olduğunu kabul etmek, kötü bir yönetici olduğunu itiraf etmek demektir. Dolayısıyla iyi bir dinleyici olduğunu ama diğer bütün beceriler gibi bunda da daha iyi olunabileceğini kabul etmek daha kolaydır. İyi yöneticiler, elemanlarına samimiyetle ilgi göstermenin önemini bilir, ne var ki iş yaşamının koşuşturmacası içerisinde bunu kesintisiz sürdürmek zordur. Elemanlara ilgi göstermek için her zaman yeterince zaman bulunmaz.Bununla birlikte gerçekte ilgi duymadığınız halde duyarmış gibi yaptığınızda da bu durum hemen anlaşılıp ikiyüzlülük olarak değerlendirir. Unutmamak gerekir ki yöneticiler, söyledikleri ile değil yaptıkları ile değerlendirilirler.
“Sorun Çözme Teknikleri” isimli kitabın yazarı, Quentin de la Bedoyere “İyi dinleme karşınızdakine gerçekten ilgi duyduğunuzu gösterir ve taklit edilemez. Konuşan kişi, sorununun anlaşıldığını ve saygıyla karşılandığını görür, böylece kendisinin de anlaşıldığını ve saygı gördüğünü düşünür. Bu niteliklerin eksik olduğu sorun çözme işinin ne hale geleceğini düşünürseniz, bunun ne kadar önemli olduğunu anlarsınız.” diyor.
İyi dinlemenin hedeflerinden birinin konuşanın duygularını tam olarak anlamak olduğunu vurgulayan Bedoyere, “Böylece bu duygular durumun önemli bir etkeni olarak ele alınabilir. Bu, algılarımızı yanıltıp paylaştığımız bir duyguyu reddetmemize yol açmaması için, kendi duygularımızı bir süre paranteze alma anlamına gelir” diyor.
Duyguları açık seçik ifade etmenin bir önemi de onları yumuşatmasıdır. Olumsuz duygular, tavan arasına atılmış eşyalara benzer. Karanlıkta durmadan çoğalırlar. Bunların günışığına çıkarılması gerekir. Tam olarak ifade edilen ve dinlenen olumsuz duyguların gücü kırılır. Dahası, duygular gerçekten açığa çıktığı zaman, bunların istenen duygular olup olmadığına karar vermek mümkün hale gelebilir. Sorunu olan kişinin bakış açısından dinleme ve dinlerken kendi duygularımızı askıya alma, öğrenilmesi gereken önemli bir teknik.
Bedoyere, dinlemenin önemini şöyle ifade ediyor:
• Sorunu olan kişi ile yönetici arasında, sorunun işbirliği içinde çözülmesi için gerekli ilişkiyi kurar.
• Durumun gerçekçiliğinin bir parçasını oluşturan, sorunu olan kişinin duygularının anlaşılmasını ve bunlara gereken önemin verilmesini sağlar.
• Sorunu olan kişinin gerçek kaygılarının ifade edildiğinden, yüzeysel duygularla yetinilmediğinden emin olunmasını sağlar.
• Sorunu olan kişiye kendi kafasındaki karışıklıkları düzene sokması için yardımcı olur.
• Sorunu olan kişiye, bu sorunu çözmek için yapılması gereken değişikliklere açık olma konusunda yardımcı olacak duygusal koşulları hazırlar.