Olumlu

UZMAN GÖRÜŞÜ
UZMAN GÖRÜŞÜ dunyaweb@dunya.com

Murat Berk / Yapı Kredi Yatırım

Geçen hafta ekonomik temeller anlamında Türkiye bölgesindeki ülkelere nazaran daha sağlam olduğundan bahsetmiş ve yazımızı aşağıdaki değerlendirmeler ile bitirmiştik:

1) Gelişmekte/gelişmiş, mali durumu daha iyi/daha kötü eksenlerinde oluşan ayrışma devam edecek diye düşünüyoruz. Bu ayrışma mutlak bir ayrışmadan ziyade daha az etkilenme şeklinde kendini gösterebilir.

2) Ülke borç dinamiklernin  hem 2010'da hem de önümüzdeki senelerde önemli bir tema olacağını öngörüyoruz.

3) Finansal tarih gösteriyor ki, yoğun ve hızlı sermaye akımlarının yaşandığı dönemlerde spekülâtif ataklar, önlem alınmadığı taktirde, zincirin en zayıf halkasından başlayarak diğer halkalara doğru ilerleyebiliyor. Geçmişte gördüğümüz gibi böyle bir sis bulutunun yoğun olduğu dönemlerde yangına benzin dökme eğiliminde olanlar da olabiliyor. Dolayısıyla bizce hiçbir ülkenin yaşanan ayrışmaya körü körüne bel bağlamaması gerekiyor."

Daha önce de bahsettiğimiz gibi, Türkiye'ye baktığımızda bankacılık sektörünün gücü, (aralarında sermaye yeterlilik ve mevduat kredi oranları da dâhil olmak üzere birçok göstergeye göre) ülke ve hanehalkı borçluluğun düşük seviyelerde olması gibi etkenler sayesinde Türkiye'nin geçmiş krizi nispeten az hasarla atlattığını düşünüyoruz. Buna ek olarak kamu maliyesinin nispeten daha iyi durumda olması da Türk ekonomisinin ve piyasalarının olumlu anlamda ayrışmasını sağladığını görüyoruz. Örnek vermek gerekirse, Türkiye'nin bu sene yüzde 4,5'luk bir büyüme oranı ile bu bölgedeki en yüksek büyüme oranını yakalayacağını eklememiz gerekiyor.

Bunun yanında Türkiye'nin borç/GSYH oranının küresel krize rağmen yüzde 50 civarında olduğunu ve bu oranın Yunanistan dâhil endişe ile izlenen ülkelerdeki oranın yarısından az olduğunu not ediyoruz. Türkiye'nin kamu borç stokunun GSYİH'ye oranı, 2004 yılından bu yana yüzde 60 olan Maastricht kriterinin oldukça altında seyretmekte olduğunu hatırlatmak istiyoruz.

Nitekim geçen Cuma günü ise Standard&Poor's, bizim görüşlerimize benzer gerekçeler göstererek Türkiye'nin kredi notunu bir kademe arttırdı ve kredi notunun gelecek 12 ile 24 ay arasında tekrar yükseltilebileceğini kaydetti. Son üç ay içinde bazı ülkelerin kredi reytingi düşürülürken, Türkiye'nin kredi reytingi her üç büyük kurum tarafından da arttırılmış oldu.

Piyasalara baktığımızda ise son dönemde borç yükü yüksek ülkelerin risk primlerinde sert yükselişler gözlemliyoruz. Türkiye'nin risk primi ise, güçlü finans sektörü ve düşük borçluluk oranının verdiği destek ile istikrarlı seyrini koruyor. Tüm dünyada bütçe açıkları ve kamu borçlarının yüksek artışlar göstermesi, önümüzdeki dönemde piyasalarda daha fazla rahatsızlık veren bir konu olarak ortaya çıkabilir. Önümüzdeki dönemde Türkiye'nin düşük kamu borcu ve güçlü bankacılık sektörü sayesinde olumlu şekilde ayrışmaya devam edebileceğini düşünüyoruz. Yine de yukarda bahsettiğimiz üçüncü maddeye dikkat etmemiz gerekiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Euro nereye koşuyor? 03 Ağustos 2017