Olumlu adımlar
Murat Berk / Yapı Kredi Yatırım
Aylardır, haberlerde ve yorumlarda yer alan,çok da detaylı sorgulanmadan genel kabul gören "Türkiye ekonomisinde aşırı ısınma var, acilen soğutma önlemleri alınmalı" görüşüne katılmadığımızı uzun zamandır belirtiyoruz. Bu tezin geçersizliğini savunmamızın nedenlerini göstermek için de birçok değişik araştırma ve yorum yayınladık. Tahminimiz bu aşırı ısınma algılamasının yılın ikinci çeyreğinde kendisini "yavaşlama" gerçeğine bırakacağı yönündeydi. Son kapasite kullanım oranları ve diğer göstergeler, ikinci çeyrekten itibaren büyüme temposunda bir düşüş yaşanacağına işaret ediyor. Ayrıca, baz etkisinin de devreden çıkacağını unutmamak gerekir. "Acaba aşırı ısınma yerini aşırı soğuma algısına bırakır mı?" sorusunu ısrarlı bir şekilde sormuştuk. Bugün Merkez Bankası'nı yeterince sert frene basmadığı gerekçesiyle eleştirenler, ileride bu tedbirler nedeniyle "ekonomide durgunluğa girildiği" yönünde eleştiri yapabilir, diye eklemiştik.
Gelinen nokta itibarıyla öngörülerimizin büyük oranda doğru çıktığını söyleyebiliriz.
Burada kritik öneme sahip olan ve belki de yeterince dikkat edilmeyen konu, içinde bulunduğumuz dünya konjonktüründe, özellikle de Avrupa'da, çok ciddi kırılma işaretlerinin olması. Aşağı yukarı tüm ekonomilerin büyüme ivmesinde neredeyse senkronize bir şekilde hız kaybı yaşanıyor. Bu hız kaybı, beraberinde küresel bir durgunluk gelme riskini artırıyor. Olaylar gelişmeden tahmin etmeye çalışmanın ve buna göre stratejiler oluşturmanın önemi bizce bir kere daha ortaya çıktı.
Bu bağlamda Merkez Bankası'na yapılan bazı eleştirilerin de haksız olduğunu düşünmeye devam ediyoruz. Merkez Bankası 2010 yılının sonlarına doğru bazı uyarılarda bulunmuş ve önlemler almıştı. Ama yapılan uyarıların ne kadar ciddiye alındığı bizce tartışılabilir. Görüşümüze paralel olarak, Merkez Bankası da ekonomiyi yavaşlatmaya yönelik daha şiddetli önlemlere ihtiyaç duyulmadığını, bu nedenle faiz artışının gerekmediğini belirtmişti. Bu sebeple, Perşembe günü olağandışı toplanan Para Politikası Kurulu'nun aldığı kararların da yurtdışı gelişmelerinden bağımsız değerlendirilmemesi gerektiğini düşünüyoruz.
Avrupa borç sorununun tekrar karşımıza çıkacağını öngördüğümüzü defalarca aktarmıştık. Bu şartlarda ülkemizde sert frenin gerekli olduğu yönündeki eleştirileri ve yorumları anlamanın güç olduğunu da belirtmiştik. Bu anlamda, Avrupalı otoritelerin durumun ciddiyetini kavramaya başladıklarını ve Avrupa Merkez Bankası'nın İspanya ve İtalya bonolarını piyasadan almaya başlamasının olumlu yönde atılmış bir adım olduğunu ekleyebiliriz.