Öldürmeyen darbe güçlendiriyor

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI [email protected]

Uluslararası basında yer alan Türkiye karşıtı yazılara, kredi derecelendirme kuruluşlarının not indirimi sinyallerine ve yabancı yatırım bankalarının olumsuz raporlarına en iyi cevabı piyasalar verdi.

Dahili ve harici risklerle döşeli bir mayın tarlasından burnumuz kanamadan geçtiğimiz bir dönemin ardından Türkiye piyasalarında geçen hafta bayram havası hakimdi. MSCI Türkiye %5,1 dolar bazında artışla gelişmekte olan piyasaların iki katına yakın artış sağladı. 

Türkiye piyasalarındaki toparlanmada darbe girişimi sonrasında toplumsal hoşgörü ve uzlaşmanın artması ve ekonominin genel dengelerinde önemli bir bozulma olmayacağının anlaşılması önemli rol oynadı. 

Bu yükseliş dalgasını, Türkiye ekonomisine güvenimizi gösteren ve piyasalardaki gerilemenin tarihi bir fırsat olduğunu savunan “Öldürmeyen darbe güçlendirir” raporuyla öngördüğümüz için keyifliyiz.

Bu kısa girizgahtan sonra yükseliş dönemlerinin klasik sorusuna geri dönelim. Tamam mı, devam mı? 

Darbe girişimi sonrası Türkiye piyasalarında pozisyon alan yatırımcılar karlarını ceplerine mi koymalı mı, yoksa devam mı etmeli?  Bu sorunun cevabı yatırımcıların getiri hedeflerine ve riske karşı duyarlılıklarına göre değişir. 

Ancak lafı uzatmadan  görüşümüzü söyleyelim. Piyasalardaki yükselişin devam edeceğine inanıyoruz. Olumlu görüşümüzün arkasında dört temel neden var:

(i) Düşük küresel büyüme ortamında Türkiye’nin iç talep ağırlıklı güçlü büyümesi tehdit değil avantaj olarak görülecek.

(ii) Düşük faiz  ortamında Türkiye gibi yüksek nominal faiz veren gelişmekte olan ülkelere para girişi devam edecek.

(iii) Son bir yıldır arka arkaya yaşanan şoklar yüzünden Türkiye’nin değerlemesi gelişmekte olan ülkelere göre çok geriledi. 

(iv) Olağanüstü hal uygulaması yüzünden Batı tarafından ağır bir şekilde eleştirilen Ak Parti hükümeti 2002 - 2007 dönemindeki fabrika ayarlarına dönüyor.

Büyüme ile başlayalım. Avrupa ve Japonya’dan gelen zayıf veriler dünya ekonomisini ABD ve Çin’in havada tuttuğu çift motorlu bir uçağa benzeten klasik görüşün yeniden gündeme gelmesine neden oldu. Küresel büyüme için aşağı yönlü risklerin arttığı mevcut konjonktürde Türkiye’nin iç talebe dayalı büyümesi tehdit değil avantaj olarak görülmeli.   

Eksi faizli tahvillerin 12 trilyon dolar ile toplam gelişmiş ülke tahvil stokunun üçte birini geçtiği bir ortamda Türkiye gibi yüksek nominal faiz veren ülkelere para girişinin artacağını tahmin ediyoruz.  Eski Fed başkanı Bernanke’nin varlık alımlarının azaltılacağı sinyalini verdiği 2013 Mayıs ayına kadar geçen beş yıllık dönemde  Türk lirası cinsi sabit getirili kıymetlere 65 milyar dolar giriş yaşandığını ve 10 yıllık tahvillerin %7’lere kadar gerilediğini hatırlatalım.

Son bir yıldır arka arkaya yaşanan şoklar yüzünden Türkiye’nin değerlemesi gelişmekte olan ülkelere göre tarihsel olarak çok düşük seviyelere geriledi.  Geçen hafta yaşanan yükselişe rağmen Borsa İstanbul’daki şirketlerin 2016 yılı fiyat kazanç oranı gelişmekte olan ülkelere göre %35 ıskonto ile işlem görüyor. Hayatın normale dönmesi ile risk primimiz azalacak ve ıskontomuz daralacaktır.

Darbe girişimi sonrasında durumu kontrol altına almak için yapılan olağanüstü hal uygulaması yüzünden Batı tarafından ağır bir şekilde eleştirilen Ak Parti hükümeti muhalefet partilerinin, sivil toplum kuruluşlarının ve Türkiye’de faaliyet gösteren uluslararası şirketlerin de katıldığı bir tanıtım seferberliğine başladı. Avrupa ve ABD medyasında oluşturulan olumsuz kamuoyu ve kredi derecelendirme kuruluşlarının not indirim tehdidi karşısında Ak Parti’nin 2002 – 2007 dönemindeki piyasa dostu fabrika ayarlarına bir süreliğine de olsa döneceğine inanıyoruz. 

Küresel risk iştahındaki iyileşmenin devam ettiği, Ak Parti’nin doğru ekonomik politikaları uyguladığı ve toplumsal barışı desteklediği baz senaryomuzda Borsa İstanbul’un 80.000 seviyesindeki direncini aşmasını ve darbe girişimi öncesindeki seviyelerine ulaşmasını bekliyoruz. 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019