Olduğu gibi görünemeyenlere güvenmeyin!
G-7'lerin açıklamasına bakılır ise öncelikle temel amaç, bankaların yeniden kredi verebilir duruma gelmesi içinmiş! Bu söyleme bakılır ise ya bu liderler ve onları yönlendirenler ekonomiden anlamıyor, ya da kendileri ve işbirliği yaptıkları kesimler dışındakilerin bu konulardan anlamadığını düşünüyor. Birbirine bağımlı ve bağlantılı yapılardan birinin dengesinin bozulması diğerlerini de olumsuz yönde etkiler; en önemli sayılan dahi dengesizliğin dışarıdan müdahele ile düzeltilmesi her şeyin normalleşeceği anlamına gelmez. Hal böyle olunca sormak gerekiyor kamu kesiminde oluşan büyük dengesizlik, reel kesimdeki rekabet gücü kaybı ve gelir dağılımında aşırıya kaçan bozulma gibi önemli faktörler mali sektörde yaşanan olumsuzluğun hem sebebi hem de sonucudur. Büyük bir enerji harcayarak birini yapay bir şekilde düzeltmeye çalışmak orta vadede hiç bir işe yaramaz.
Çaresizlik kötü bir şeydir ve hangi konumda olunur ise olunsun gerçeklerden uzaklaşmayı, gelecekten vazgeçip bugüne odaklanan yaklaşımlar daha popüler kılabilir. Bu yola girildiğinde medeniyet adına olumlu her şey tükenmeye başlar ve yanlışlardan dönmek sorunları çok ağırlaştırdığı için imkansızlaşır; felakete yolculuk giderek hızlanır. Bugünkü ihtiyaçlarını karşılayamayan bir birey için yarını düşünmek lükstür; aynı durum kurumlar ve ülkeler için de geçerlidir. Küreselleşme adı altında dayatılan kuralsızlık tüm kesimlerin dengesini bozmuş ve bugünkü çaresizlik bataklığını oluşturmuştur.
Zaman içinde gelir dağılımı bozulmuş ve rekabet koşulları olumsuzlaşmıştır. Bu eğilimlerin faaliyet gelirlerini eritmesi ve daha önce kullanılmış kaynakların geri dönüşünün zora sokmuş olması mali sektör ve kamu dengelerini olumsuz yönde etkilemiştir. Bu kez toplam gelir azalmasını önlemek adına faaliyet dışı gelir yaratımı ön plana çıkmış, para politikaları bir daha sıkılaştırılmamak üzere gevşetilmiş, aşırı genişleyen krediler menkul ve gayrimenkul fiyatlarını şişirecek şekilde yönlendirilmiş sonuçta sorunların ağırlaşması pahasına gün kurtarılmıştır. Finansal balonların patlaması ile birlikte gelişmeler kontrolden çıkmıştır. Gelir dağılımı çok daha bozuk ve rekabet koşulları çok daha olumsuzdur; faaliyet dışı gelir üreten pozisyonlar hatırı sayılır ölçüde zarar üretmiştir ve altından nasıl kalkılacağı bilinmemektedir. Zira gelir dağılımı ve rekabet sorunları birbirini olumsuz etkileyerek talebi daraltmakta, kamu kesimi ve mali sektörde çözümü imkansızlaştırmaktadır. Kamu kesimlerinde bütçe açıkları kontrolsüz bir şekilde büyür iken borç yükü tırmanmakta ve itibar kaybı hızlanmaktadır. Mali sektörde ise sorunlu kredi hacmi artmakta ve özkaynaklar erimektedir.
Bankaların bilançosunda oluşan tahribatı onarmak ve oluşan güvensizliği aşmak mümkün; fakat geneldeki rekabet koşulları ve gelir dağılımı olumsuzluklarını düzeltip faaliyet gelirlerini artış eğilimine sokmadan, kamu kesimindeki ek yükleri ve dengesizlikleri gidermeden yeni durumu kalıcı kılmak olası değil. Mali sektörün onarım maliyeti diğer kesimler tarafından üstlenilmek zorunda kalacak, bir kesim kısa vadede toparlanır iken kaçınılmaz olarak ötekilerin sorunları ağırlaşacak ve ekonomik daralma devam edecek. Peki durumu düzeltilmiş bankalar nasıl para kazanacak ve kime kaynak kullandıracak? Bankalar katı bir şekilde denetlenecek ise kaynak kullandırmada çok seçici olmak durumunda olacaklar ve sabit giderleri karşılayacak gelir yaratamadıkları için yine yıpranacklar! Veya kısa vadede günü kurtarmak için menkul ve gayrimenkul şeklindeki varlık değerlerini şişirerek faaliyet dışı gelir yaratmaya çalışarak sürdürülebilir olmayan eski oyuna geri dönecekler, geri dönmeyen kredilerden daha büyük faaliyet dışı gelir yaratmak adına iyice şuursuzlaşacaklar ve küresel bir enflasyonun tetikleyicisi olacaklar!
Yıllardır tekrarlamaktan dilimizde tüy bitti; geniş kesimler nereye gidiyor ise mali kesim ve kamunun gideceği yerde orasıdır. Orta ve uzun vadede bu kesindir. Geniş kesimlerin yaşam standardını, gelir dağılımı ve rekabet koşullarını olumsuzlaştırarak, çökertenler kalıcı bir iyileşmeyi mümkün kılamazlar... Bir an için küresel düzeyde bankacılık sisteminin yeniden kredi verebilecek duruma geldiğini varsayalım: Finansman sorununu aşan kurumlar ürettikleri ürünleri kime satacak? Hepsini memnun edecek; yıkıcı rekabet savaşlarını engelleyecek bir talep mümkün olacak mı? Hadi bireysel kredilerin iyice artıralarak bununda mümkün kılındığını varsayalım, verilen krediler geri dönebilecek mi?..
Evet tüm sektörlerde ve küresel düzeyde eşanlı çözümü mümkün kılacak yeni bir uzlaşıya, yeni bir düzene ihtiyaç var. Fakat G-7'ler henüz bu gerçeği kavrayamamış veya uzlaşı için gerekli fedakarlığı yapabilecek durumda değil!.. Öyleyse gerçeklerle barışma zamanı gelinceye kadar ekonomik daralma devam edecek, masallar bu durumu değiştiremeyecek.