Ölçülü faiz artırımı
UZMAN GÖRÜŞÜ / Hakan AKLAR-AK YATIRIM Merkez Bankası'ndan bu hafta faiz artırımı bekleniyor. Beklentiler 50 baz puanlık bir artırım olacağı yönünde. Enflasyon raporunda yıl sonu için TÜFE tahminini yüzde 9,3'e yükselten Merkez Bankası, 2008 yılından ümidini kaybetmiş, önümüzdeki yılları kurtarmaya çalışıyor görünüyor. Bunun için de beklentileri iyi yönetmesi ve çekirdek enflasyonu kontrol altında tutması lazım. Merkez Bankası'nın 2009 yılı için TÜFE tahmini yüzde 6,7, 2010 için yüzde 4,9 ve 2011 ortaları için ise yüzde 4. Yani Merkez Bankası enflasyonda trendin aşağıya doğru olacağını fakat yüzde 4'e ulaşmanın zaman alacağını söylüyor. Bu projeksiyona piyasaları ikna ederse Merkez Bankası isteğine ulaşacak. Yüksek enerji ve gıda fiyatlarının ne kadar süreyle etkili olacağı belirsiz olduğundan, yüzde 4'lük hedefe uzun vadeli bir projeksiyonla ulaşmak daha mantıklı gözüküyor. Hedefe ulaşmayı 2011 yılına öteleyince de Merkez Bankası'ndan çok yüksek faiz artışları beklemek mantıklı değil. Zaten Merkez Bankası da artırımların ölçülü olacağını belirtti. Bir nokta daha var. Merkez Bankamız yüksek enerji ve gıda fiyatlarıyla artan (ithal edilen) enflasyonun sonuçta yüksek ücret artışlarına yol açmasını ve böylece bir kısır döngü içine girilmesini engellemek için faizleri artıracak. Eğer herkes orta vadede enflasyonun düşeceğine inanırsa ücretlerde çok fazla artmayabilir. Diğer yandan, zaten düşük iç talep, artan işsizlik ve global faktörlerle ücretler fazla artmazsa, yani petrol ve gıdadaki fiyat artışları satın alma gücünü eritmeye devam ederse, faiz artırımlarıyla ekonomik aktivite daha da gerilemez mi? Bu durumda faiz artırımlarının sınrlı olması gerekir ki ekonomideki yavaşlama bir durgunluğa dönüşmesin. Aslında aynı endişe diğer merkez bankalarında da var. İthal edilen enflasyon arttıkça (petrol fiyatları yeni rekorlar kırdıkça) hedefe enflasyona ulaşmak için iç talebin daha fazla kısılması gerekiyor. Fakat buna hiç bir merkez bankası yanaşmıyor. Bir çok gelişmekte olan ülkede artan enflasyonu ve ciddi bir büyümeyi birlikte görüyoruz. Tabii enflasyonun yukarı tırmanmasına tolerans arttıkça, faiz dışı fazladaki indirime piyasalar ikna edilemiyor. Merkez Bankası enflasyona izin verdikçe faizler artacak (ama tasarruflar artmayacak ve cari açık yüksek kalacak), izin vermezse belki beklentiler kontrol altına alınacak ama kısa vadede ekonomi iyice yavaşlayacak ve işsizlik artacak. Özetle, merkez bankaları zor durumda. Bu ortamda ölçülü faiz artırımı en makul seçenek olarak kabul görüyor.