Ölçmezsen, bilemezsin...
Londra büyükşehir sınırları içinde 382 bin kişi, bilişim sanayiinde çalışıyor. Londra’ya komşu eyaletleri de katınca, sayı 744 bin. Bu rakamlar, New York’un emekli olan belediye başkanı Michael Bloomberg’in girişimiyle Londra’da yapılan Bloomberg Teknoloji Zirvesi dolayısıyla yayınlanan “Yükselen Dijital Şehir Londra” raporundan.
Londra’da ayrıca 54 bin kişi, “büyük veri” konusunda çalışıyor. Sadece finans bilişiminde çalışan sayısı 44 bin.
Oxford Economics araştırma kurumuna göre 10 yıl içinde Londra’daki bilişim sanayii 20 milyar dolar değer yaratacak. Bunun “neden” böyle olacağının yanıtını Dow Jones Venture Source veriyor: 2010’da Londra’daki bilişim sanayiine 558 milyon dolar yatırım yapıldı. 2013’te bu miktar 788 milyon dolara çıktı.
Bütün bunlar durup dururken olmadı: Hükümet, bilişim sanayiini şehre çekmek için 2010’da Tech City UK girişimini başlattı. Daha sonra, 2012 Londra Olimpiyat bölgesini tamamen bu işe ayırdı. Adını da “Şehrin Az Gelişmiş Doğu Yakası” dercesine “Here East” koyarak.
Londra’nın rakamları, bizimki gibi, ülkemizdeki tüm bilişim çalışanı sayısı 100 bin 500 olan bir sanayi için elbette fazla büyük.
Bambaşka bir istatistik kaynağı ise daha da ayrıntılı veriler sunuyor bu konuda: İngiltere Kültür, Medya, Spor Bakanlığı’nın “Yaratıcı Sanayi Raporu”nda 35 sayfa veriden bir kaç tanesi (Creative Industries Economic Estimates 2014):
•Bilişim sanayiinde 2012’de çalışan sayısı 791 bin. Ülkenin tüm yaratıcı ekonomi istihdamının yüzde 31’i. •Bu sayı, 2011’de 709 bindi. Bir yılda 82 bin kişi arttı. Artış oranı yüzde 11.6.
•Kattığı değer? Bilişim, 2008’de 44 milyar dolar (26 milyar sterlin) katma değer sağladı. 2012’de, 52.5 milyar dolara (30.9 milyar sterlin) çıktı.
•İhracatta durum: İngiliz bilişim sanayii 2008’de 10 milyar dolar (5.8 milyar sterlin) ihracat yapmış. Yazılım, donanım, hizmet olarak. 2011’deki ihracatı (son veri bu) 12.2 milyar dolar (7.2 milyar Sterlin.) Tüm ihracat içindeki payı yüzde 46.5.
•Oyun yazılımında 2012’de çalışan sayısı 15 bin. Bir önceki yıla göre artış yüzde 18.8. Sadece bundan ekonomiye katma değer 2012’de 919 milyon dolar (540 milyon sterlin.)
Burada amacım, rakam fetişizmi değil. “Adamlar amma da başarılı olmuşlar,” da değil. “Hükümet, ellerinden tutmuş, onlar da yürümüş” de değil... Bu veriler, bize şunu düşündürmeli: Nasıl ölçmüşler? “Büyük veri”de çalışan birini, “küçük veri”de çalışan birinden nasıl ayırmışlar? Bütün bu hesapları nasıl yapmışlar? Aslında bu soru abes, ama ülkemizde kronik bir veri yetersizliği var. Üstelik, mevcut veriler ne kadar sağlıklı?
Bu hesapları bizim de yapabilmemiz lazım. Türkiye Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜ- BİSAD), 2012’deki “Bilişim sanayimiz ne durumda?” araştırmasını bu yıl, daha da ayrıntılı hale getirdi. TOBB, Deloitte ve BTK destekli “Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörü 2013 Pazar Verileri” araştırmasına “lütfen” 2 bin 555 şirket katıldı. “Lütfen,” çünkü 2012’dekine sadece 952 şirket katılmıştı. Bizdeki veri gizleme, paylaşmama takıntısı, sadece bilişim sanayinin değil, bütün ekonominin gerçek gücünü gizliyor.
Kayıtdışı ekonomi yetmezmiş gibi, kamu verileri de kapalı. Akıllı şehir diye sayıklayan toplantılar yapılıyor, ama şehirlerimizin “akıllanmasına” yarayacak yenilikçi çözümleri sağlayacak açık veri gereğine, kamu sektörü kapalı. Üstelik, 62 ülkeli “Açık Devlet İşbirliği”ne katılma niyetimizi 2012’de açıklamamıza rağmen... Bu durumda bize, elalemin ayrıntılı istatistiklerine bakarak şaşmak kalıyor. Oysa, daha mütevazi de olsa aynısını pekala yapabiliriz: Bilgi ekonomisine sağlıklı veri gerek.