Okurlarımın uyarısı üzerine…
Fitch'in not artırımı üzerine "Ekonomik gelişmenin artısı eksisi" başlıklı dün yazım üzerine birçok okurumdan "Konuyu iki yönüyle irdelemem" isteğiyle e-mailler aldım. O nedenle bugün bu konuyu "Sıcak para" portföy yatırımları ve "Doğrudan yatırımların" on yılını irdeleyerek bir kez daha ele gereği duydum.
Fitch'in notumuzu BBB- , "Yatırım yapılabilir ülke" seviyesine yükseltmesinin ardından dün "Ekonomik gelişmenin artısı eksisi" başlığıyla not artışının getirdiği olumlulukların yanında olumsuzluklara da dikkat etmemiz gerektiğinin altını çizmiştim. Ve dünyada artan likiditenin "Sıcak para" olarak girmesinin bizi tekrar "Cari açık artışı" ile olumsuzluğa itebileceğini belirtmiştim. Merkez Bankası'nın da finansal kriz değerlendirmesi yaparken küresel likidite fazlasının Türkiye'nin de aralarında bulunduğu ülkeler açısından sıcak para girişlerini hızlandıran bir unsur olarak, finansal istikrarı tehdit edebileceği uyarısında bulunduğunu, not artışının buna bağlı olarak da ele alınması gerektiğini söylemiştim.
Okurlarımda konuyu olumlu ve olumsuzluğuyla irdelediğim için olumlu tepkiler ve detaylandırma yapma önerileri aldım…
Arkadaşımız Naki Bakır'ın bugün gazetemizde yer alan "Not artırımı yeni sıcak para dalgasına göz kırptı" başlıklı haberi okurların talebine uygun bir değerlendirme yazısı yazmama fırsat verdi.
Öncelikle şunu belirtmeliyim, Türkiye son on yılda yüzde 20'lerden 12'lere gerileyen hane halkı tasarruf oranı ile yüzde 5 ve üzerinde yıllık büyümeyi finanse edebilme gücüne sahip değildir. Bu nedenle "Başka ülke insanlarının tasarrufları" anlamına gelen "Yabancı sermaye" ile yüksek büyüme için yatırım yapmak zorundadır.
Bu yabancı sermaye ya "Doğrudan yatırım" olacaktır, ya da bizdeki getiriyi olumlu bulan portföy yatırımları olacaktır. Doğrudan yatırım ya özelleştirmelerden satın almalar ile hazır üretim alanlarını satın almalar, birleşmelerle ülkemize gelecektir. Ya da sıfırdan yatırım olarak gelecektir. En yararlısı olan sıfırdan yatırımlar hem sermaye hem teknoloji getirir. Hem de istihdam, üretim ve ihracat yaratır. Özelleştirmelerle gelen yabancı sermaye de teknolojik gelişme, üretimin-istihdamın sürdürülebilirliği ve ihracatla ülkemiz ekonomisine katkı sağlar. Bunun yanı sıra kar transferi yapar.
2002 yılında ülkemizde 18 milyar 803 milyon dolar olan doğrudan yabancı sermaye stoğu 2012 yılının Haziran ayında 8,6 kat artışla 162 milyar 838 milyon dolara ulaşmıştır. Bu 10 yıllık dönemde doğrudan yabancı yatırımcıların kar transferi de 19 milyar 760 milyon dolar olmuştur.
Portföy yatırımı içersinde yabancıların ellerindeki hisse senetleri, Devlet İç Borçlanma seneti, Euro bond ve mevduat yer alır. Bunlar daha başka ülkeleri daha karlı gördüklerinde ülkeyi rahat terk ettikleri için "Sıcak para" tanımlaması ile de anılır. Yabancıların portföy yatırımları stoğu 2002 yılından bu yılın 12 Ekim'ine kadar, 9 milyar 182 milyon dolardan 14.6 kat artarak 134 milyar 765 milyon dolara yükselmiştir. Aynı dönemde portföy yatırımları stoğu doğrudan yatırım stoğundan az olmasına karşın kar transferi de daha yüksek iki katına yakın olarak 33 milyar 911 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.
Bu sonuçlar hem Merkez Bankası'nın uyarılarının doğru olduğunu ortaya koyduğu gibi, "Sıcak para" girişinin kontrol edilmemesi halinde hala aşamadığımız cari açık sorununu yeniden ve daha güçlü olarak yaşamamızı beraberinde getirecektir. O nedenle Fitch'in not artışıyla gelen yabancı sermaye girişini artırıcı olumlu gelişmesinin yanında doğabilecek olumsuzlukları dikkate alarak hareket edilmesi gerekir.
Not artışı sonrası yabancı sermayenin portföy yatırımı ağırlıklı "Sıcak para" olarak girmesi durumunda ekonomistler Merkez Bankası'nın elindeki silahlarla harekete geçeceğini belirtiyorlar ve sözlü uyarı, faiz silahı, Rok ve döviz alımını hızlandırmak gibi girişimlerde bulunacağını açıklıyorlar.