Okul müdürleri-1

Dr. Uğur TANDOĞAN
Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ [email protected]

Öğretmen mi, öğrenci mi?

Öğretmen dertli idi. Okulun müdüründen yakınıp duruyordu. "Ne oldu? Nedir sorun?" dedim. Öğretmen şöyle cevap verdi "En önemli sorun, müdürümüz bizi meslektaşı olarak görmüyor. Bize, öğrencisi gözüyle bakıyor ve öğrencisi gibi davranıyor. Müdür bey bir yönetici gibi davranmıyor."

Müdürlük zor iş

Bir eğitim kurumunda müdür olmak zor iştir. Müdürün tek derdi öğretmenler değildir. Tek öğretmenler olsa belki baklava börekle besleyecektir. Ama öğretmenlerin yanında öğrenciler, veliler, bürokrasi ve patron da vardır.

Öğrenciler, çok değişik aile iklimlerinde yeşererek gelen ve ele avuca sığması her geçen gün değişen ve zorlaşan bir gruptur. Belki öğrenciler olmasa, okulu yönetmek çok daha kolay olacaktı. (!) Ancak, öğrenciler okulun var oluş nedenidir. Okulu bir sistem olarak düşünürsek, öğrenciler bu sistemin hem girdisi, hem de çıktısıdır. Okulun amacı, bu girdiye değer katmaktır. Okulun başarısı, girdiye kazandırılan değerle ölçülür. Müdür, bu değer kazandırma işlemini yöneten kişidir. Kendisi bilfiil bu işi yapmasa da ortamı, değer katmaya uygun hale getirmek için çalışır. Tüm kaynakları bu amaca yöneltir.

Okul müdürünün uğraşları arasındaki ikinci grup, velilerdir. Veli en değerli varlığını, çocuğunu, getirir okula emanet eder. Eski devirlerde "Eti senin, kemiği benim" sloganı ile okula emanet ederdi. Ancak günümüzde böylesine teslimiyet beklemek yanlış olur. Eskisine göre daha değişik bir veli grubu vardır. Hatta bazı veliler öğretmene, müdüre "etiniz de benim, kemiğiniz de" gözüyle bakar. Bu tiplerin inanışı "dünyada tek değerli varlık vardır, o da benim çocuğumdur" Bu nedenle, okul müdürü dahil, herkesin yalnızca çocuğuna hizmet vermesini bekler.

Okul müdürünün dikkate alması gereken bir diğer grup ise bürokrasidir. Eğer okul devlet okulu ise işin içine bir de siyaset girer. Müdür olabilmek, müdür kalabilmek için belli çevreleri memnun etmek zorundadır. Giyiminden bıyığına kadar tüm mesajlarını gereken biçimde vermesi gerekir. Bürokrasinin okul yönetimi ile ilişkisi çoğu kez de "tavşana kaç, tazıya tut" biçimindedir. Örneğin, dışa verilen mesaj, "velilerden bir şey alınmayacaktır." Öte yandan ödenek istediğinde ise "kendi imkanlarınızla idare edin" çok bilinen bir söylemdir.  

 Özel okullarda ise müdürün memnun etmesi gereken en önemli kişi, okulun sahibidir; ya da vakıfın yönetim kurulu başkanıdır.Özel okullarda genelde "Türk tipi" yönetim hakim olur. Patron, her şeyi herkesten iyi bilir. Patronun eli, eğitimin her aşamasında günlük işlerin de içindedir. Müdürü yetkisiz ve etkisiz hale getirmek için her şeyi yapar. Genelde de patronun bu egemenliğini kabul edecek, çabuk teslim olacak, söz dinleyecek, kişileri müdür yaparlar. (Haksızlık yapmak istemem. Dişli müdürleri de gördüm. İstisnalar kaideyi bozmuyor.)

Okul müdürünün yönetmesi gereken en önemli grubu ise öğretmenlerdir. Müdürler de bir zaman öğretmendi. Ancak müdürün şapkası, artık yönetici şapkasıdır. Doğrudur; öğretmenin geliştirilmesinde müdürün bir eğitici rolü vardır. Fakat bu rol eski tip bir öğretmen olarak değil de, koçluk (coaching), antrenörlük biçimindedir. Müdür, öğretmene öğrencisi gözüyle değil de karar verirken danışacağı, yönetime katacağı, eğitim meşalesini birlikte taşıdığı bir meslektaşı olarak bakmalıdır. Ancak öğretmenler de, yönetimi o kadar kolay bir meslektaş grubu değildir. Çünkü öğretmen, eline fırçasını alıp sınıfa tek başına giren, genç beyinlerin tuvaline her gün yeni renkler katan asi ruhlu bir artisttir. İşine karışılmayı, yönetilmeyi arzu etmez.

Süper kaptan

Ulusları kalkındıracak, 21. yüzyılda gelişmişler ligine taşıyacak olan, beşeri sermaye zenginliğidir. "En az 3 çocuk" yapmak ile iş bitmez. Esas iş, doğumdan sonra başlar. Küçük yaşlardan başlayarak bireylerin beşeri sermayelerini geliştirmek gerekir. İşte eğitim, bu beşeri sermaye artımını sağlayacak yatırım aracıdır. Gerek devlet, gerekse veliler bu yatırım için büyük fedakârlıklar yaparlar. Bu eğitimin verimli ve etkili olmasını sağlayacak baş aktör de okul müdürüdür. Eğer hakkıyla yapacaksanız, müdürlük çok önemli bir sorumluluk ve ağır bir yüktür. Müdür yukarıda sıralanan grupların baskısı altında, hassas dengeleri koruyarak, eğitim gemisini 21.yüzyılın uzayında yönlendirecek, yönetecek kişidir.

Adına müdür diyeceğimiz, bu "süper" (!) kaptanda aradığımız nitelikler nelerdir ? İşte bu sorunun cevabını da gelecek hafta vereceğim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sülale boyu nepotizm 24 Ekim 2019
Müşteriden misafire 12 Eylül 2019