Öğretmen/öğrenci ayrıcalıklıysa...
Güney Kore’nin öğretmene/öğrenciye sunduğu ayrıcalıklar... Ve, o ayrıcalıkların kıymetini bilip, “çabalayan”/”sorumluluk alan” öğretmenler/ öğrenciler...
***
O ayrıcalıklar ve çabalarla “güçlü ekonomi olunabileceğini” 2020’de bu köşede anlatmıştım... Eski Hazine Müsteşarı Mahfi Eğilmez Hocam, o yazının ardından, “Biz onlardan çok çok önce; 20’li, 30’lu yıllarda öyleydik...” uyarısında bulunmuştu...
***
"Öğretmenlerin fonlanması” polemiği yaşanırken, 4 yıl önceki yazıyı hatırlatmak istedim: “Yıl 1950… Kore, dünyanın en fakir ve açlıkla savaşan ülkelerinden biri…
***
Yıl 1961… Hükümetin, kimya sanayi başta olmak üzere üretimin temellerini attığı “planlı kalkınma dönemi”…
***
O planın temeli: Çocukları/gençleri bilime/mesleğe/çabalamaya/çalışmaya yönlendiren, pratik ağırlıklı “eğitim modeli…”
***
“Hayati ihtiyaçlar” haricinde… Kaynakların önemli bölümünün gençlerin/öğretmenlerin eğitimine/gelişimine aktarılması…
***
Yıl 1980… Gelişen beşeri sermayenin, elektronik/ otomotiv parçaları başta olmak üzere ağır sanayinin de önemli alanlarında ileri teknolojiyi geliştirmesi…
***
Yıl 1990… O gençler ve teşvik sistemi sayesinde gelişen Kore sanayinin, dış pazarlarda da üretim yapmaya başlaması… Tüm dünyada Kore markalarının boy göstermesi…
VELHASIL
Yıl 2024... Son 25 yıldır, “Modern Kore” adı altında, gençlerin “üretim”/“tüketim” alışkanlıklarını değiştirecek kültürel müdahalelere rağmen… Güney Kore ekonomisi yoluna devam ediyor…
***
Çünkü… Hala, devlet kaynaklarının büyük bölümü “eğitimin niteliğine” harcanıyor… Profesör/öğretmen/öğrenciye kutsal olarak bakılıyor… “En yüksek maaş” onlara ödeniyor; çabasına göre öğrenci de, öğretmen de, siyasetçiden çok çok daha fazla kazanabiliyor…