Öğrenmeyi seven öğrenci...

Güventürk GÖRGÜLÜ
Güventürk GÖRGÜLÜ PAZARLAMA 3.0 [email protected]

Ocak ayının başında Yalın Enstitü Derneği, Lean Enterprise Institute'ün kurucusu ve başkanı James Womack'ın bir mektubunu yayınladı. DÜNYA'nın İşletme-Yönetim sayfalarında da yer verilen bu mektupta, yalın düşüncenin temel kuruluşu sayılan Toyota'nın küresel kriz nedeniyle 1950'den beri ilk kez zarar açıklayacağına işaret edilerek bu zararın nedenleri masaya yatırılıyordu.

Womack, "Yükselen dalga bütün gemileri kaldırır" deyimini hatırlatarak vasat performansa sahip şirketlerin bile ekonomik büyüme döneminde hayatta kalabileceğini, ancak büyük bir fırtınanın da en sağlam gemileri bile sallayabileceğini söyleyerek sözü Toyota'ya getiriyordu:

"Toyota'nın mevcut problemlerinin kök nedeni, 1990'ların ortalarındaki gaza basma ve küresel oto endüstrisinde bir numara olma kararıdır. Toyota dünya çapında muazzam bir kapasite artışına gitti ve 2008'de GM'yi geçerek küresel satış lideri oldu. Bununla birlikte, bu nakdi harcamak Toyota'nın geçmişindeki mütevazı seviyelerin çok ötesinde borç almasını gerektirdi ve şirketi talepteki aşırı düşüşlere karşı savunmasız hale getirdi."

Womack, bu tespiti yaptıktan sonra Lean Enterprise Institute'ün danışmanlarından John Shook'tan şu alıntıyı yapıyordu:

"Toyota başlangıcından beri daima en az miktarda kaynak kullanarak müşteri problemlerini çözmede en iyi olmak istedi, böylece hayatta kalabilirdi. Fakat 1990'ların ortasında yönünü değiştirdi ve herhangi bir şekilde büyümenin iyi olduğu ve en büyük olmanın en iyi olduğu ile ilgili iş hayatındaki ortak görüşü kabul etti. Bu, yalın yol değildir ve Toyota'nın amacındaki geleneksel bakış açısına bir dönüş olacağını tahmin ediyorum. Ayrıca bu sıkıntılı dönemin, Toyota'ya yalın yöneticiler stokunu yenilemesi için zaman vererek bir lütuf sağlayacağını da tahmin ediyorum. Onun tehlikeli büyümesi, yönetimsel tecrübe seviyesini ciddi bir şekilde sulandırdı ve bu Toyota'nın uzun dönemli başarısı için ciddi bir tehlike haline geliyordu."

Bu mektup ve Toyota'nın bu ilk zararı, zaman zaman dile getirdiğimiz, "paraya değil değere odaklanın" şiarının da canlı bir örneği aslında. Büyüklüğü ne olursa olsun çoğu kuruluş ve bunların yöneticileri tarafından, bıyık altından gülümsemeyle karşılanan "Paraya değil değere odaklanmak" Toyota'nın 1990'ların ortasına kadar uyguladığı felsefenin ta kendisi... Zaman zaman karşımıza gelen ve şiddetli tartışmalara neden olan "şu kadar kâr edeceğim", "ciromu şuraya yükselteceğim" veya "şurada lider olacağım" gibi hedeflerin aslında hiçbir işletme için "hedef" olamayacağının, olmaması gerektiğinin altını çizerek tekrarlıyoruz. Daha fazla kâr etmek, ciroyu yükseltmek, rakiplerden daha fazla müşteri kazanmak bir işletmenin var oluşunun doğal nedenidir. Bu doğal nedeni bir hedef olarak koymak, her alanda irrasyonel kaynak kullanımının kapısını aralar.

İki öğrenci düşünün. Biri ne olursa olsun not almaya odaklansın, diğeri ise kendisine aktarılan konuları en iyi şekilde öğrenmeye. Öğrenmeye odaklanan, alacağı notu düşünmeden her gün yeni bir şeyler öğrenmenin zevkine varacak, bu zevki aldıkça daha hızlı öğrenecek ve bu süreç kendini besleyerek devam edecektir. Not almaya odaklanan öğrenci ise yalnız not almak için gerekenleri öğrenecek, ezberleyecek ve neredeyse eziyet haline gelen bu sürecin sonuna geldiğinde, yani istediği notu elde ettiğinde kafasındakilerin hepsini silip bir kenara atacaktır. Oysa birinci öğrenci için alınacak yüksek not, artık doğal bir sonuçtur. İkinci öğrenci kısa vadede daha iyi notlar alsa ve çok başarılı olsa da, öğrenmeye odaklanan öğrencinin kısa sürede onu yakalayıp geçeceğine hiç kuşku yoktur. Üstelik öğrenmeye odaklanan öğrenci edindiği bilgileri kolay kolay unutmayacağı için başarısı uzun vadede devam edecektir. Sonuçta beynimizi bir "kaynak" olarak kabul edersek ikinci öğrenci sahip olduğu kaynağı hem verimli, hem de sürdürülebilir şekilde kullanarak başarıyı yakalayabilecektir.

Öğrencilik yıllarınızı hatırlayın ve şu anda içinde bulunduğunuz iş hayatınıza bakın. Not hedefleri, sınav hedefleri veya satış hedefleri, kâr hedefleri sizde ne kadar motivasyon yarattı?

Yalın felsefenin dediği gibi en az kaynakla, daha doğrusu en etkin kaynak kullanımıyla müşteri ihtiyacını en iyi şekilde karşılamaya odaklanmak zaten parasal başarıyı kendiliğinden getirmez mi?

Kapitalizm sonuçlarla ilgilenen bir sistemdir. Süreçlerle ilgilenmek ise kadim doğu felsefelerinin konusudur. Bu nedenle batılılar vardığınız sonuçlara, doğulular ise o sonuçlara nasıl vardığınıza bakarlar. Batılıların gözü hep varılacak noktadadır, doğuluların gözü ise hep "yol"da. Dönüp dolaşıp bugün karşımıza "süreç iyileştirme" diye çıkan yöntemlerin altında aslında bu felsefe yatıyor. Yukarıdaki alıntılarda "Bu, yalın yol değildir" derken de "yapılan şeyi iyi yapmaktan uzaklaşmak, sonuçlara, karşılaştırmalara, rakamlara takılmak" kastediliyor.

Siz bugüne kadar "öğrenmeyi seven" kaç tane öğrenci tanıdınız? Ya da para kazanmaktan çok "nasıl daha iyi yaparım"a kafasını takmış kaç tane patron tanıyorsunuz?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Orta vadeli temenniler 21 Eylül 2018