“Öğrenmek veya öğrenmemek; işte bütün mesele bu”
Okuyan bir Başkan
Önceki Amerika Başkanı Obama, New York Times gazetesi ile yaptığı söyleşide şöyle konuşmuş: “Olayların bu kadar çabuk geliştiği, bu kadar çok enformasyonun dolaştığı bir zamanda okumak, bana iki şey kazandırdı: Ara sıra duraksayıp bir perspektif edinmek ve kendimi başkasının yerine koyarak olaylara bakmak. Bu iki şey, benim için çok değerliydi; beni daha iyi bir başkan yapıp yapmadığını söyleyemem. Ama şunu söyleyebilirim ki bu 8 yıllık başkanlık devremde beni dengede tuttu.Çünkü bu koltuktaki işler size öyle şiddetli ve hızlı çarpar ki belinizi doğrultmanıza izin vermez.” Obama; Lincoln, Martin Luther King Jr., Gandhi ve Mandela’nın yazdıklarının kendisine çok faydalı olduğunu belirtmiş. Ve şöyle devam etmiş: “Çünkü zor anlarda başkanlık işinde çok yalnız kalabiliyorsunuz. Kendinize bir yoldaş arıyorsunuz. O zaman tarihe dalıp benzer yalnızlıkları yaşamış kişileri bulmak çok yararlı oluyor.”
Okuyan başarılı iş insanları
Obama’nın okuma sevdası, birçok başarılı iş insanında da görülüyor. Örneğin, Altın Küre ödül töreninde yaptığı konuşmadan sonra başkanlığa adaylığı da konuşulan Oprah Winfrey’de. Winfrey, ABD televizyon tarihinin en çok izlenen talk show programlarından birisi olan ve kendi adıyla anılan The Oprah Winfrey Talk Show’un sunucusudur.
Çok sayıda Emmy ödülü kazanmış olan sanatçı sunuculuğunun yanı sıra kitap eleştirmenliğiyle, Oscar ödülüne aday gösterilmiş olmasıyla ve tirajı yüksek bir derginin yayımcılığıyla da tanınmıştır. Forbes dergisine göre “20. yüzyılın en zengin siyahi Amerikalısı” ve 2004 yılı itibarıyla dolar bazında -Michael Jackson’ın ölümü üzerine- dünyadaki tek siyahi milyarderdir. Winfrey, başarısının büyük bölümünü kitaplara borçlu olduğunu söylüyor. “Kitaplar, benim kişisel özgürlüğüme olan pasaportumdur” diyor. Winfrey okuma alışkanlığını, kurduğu kitap kulübüyle de dünya ile paylaşıyor. Nike’ın kurucusu Phil Knight içinse, kişisel kütüphanesi kutsal bir yermiş. Buraya girerken ayakkabılarınızı çıkarmanız ve saygı ile eğilmeniz gerekiyormuş. Tarihteki en iyi yatırımcılardan biri olarak bilinen Warren Buff et ise, tüm kariyeri boyunca zamanının yüzde 80’ini okumaya ve düşünmeye ayırdığını söylüyor. Günde 5-6 saat, 5 gazete ve 500 sayfa şirket raporları okuyormuş. Dünyanın en zengin insanlarından biri olarak tanınan Microsoft kurucusu Bill Gates, yılda 50 kitap okuyormuş. Bütün iş hayatı boyunca yılda iki haftalık okuma tatiline çıkmış. Facebook kurucusu Zuckerberg de her iki haftada bir kitap okuyormuş. Spacex ve Tesla girişimlerinin baş aktörü Elon Musk’ın günde iki kitap okuduğu söyleniyor.
Okumak neden önemli?
Okumak demek, öğrenmek demek, bilgi demek. Cehaletimiz ile arsızca iftihar ettiğimiz bir devir yaşıyoruz ama, 21. yüzyılda bilgi daha bir değerli. Hele hele bazı bilgi, çok daha değerli. Örneğin, Sebastian Thrun başka bir örnek vermiş. Trun, Google’un araştırma ve geliştirme tesisi Google X’in kurucusu ve Google’un sürücüsüz araba projesi lideri. Uber firması da, sürücüsüz araç projesi ile uğraşmaya başlamış. İhtiyacı olduğu bilgiyi elde etmek için, 6 aylık bir firmayı 700 milyon dolar vererek satın almış. Firmanın tek varlığı, 70 bilgili çalışanı imiş. Benzer bir amaçla, GM firması da Cruise firmasını 1 milyar dolara satın almış. Thrun, bu rakamlara dayanarak şöyle diyor “Bugünlerde bir yeteneğin değeri, 10 milyon dolardır.”
Zaman meselesi
“Kaçmaktan kovalamaya, okumaya vakit mi var Hocam?” diyenleri duyar gibiyim. “Önce başarılı olayım, zengin olayım, sonra okurum” diyenler de olacaktır. Ama örneğini verdiğim insanlar, bu modeli izlememiş. Okudukları için, öğrendikleri için başarılı olmuşlar ve bunu hep sürdürmüşler. Örneğin, dünyanın en sorumlu politik koltuğunda oturmuş Obama, günde bir saatini okumaya, öğrenmeye ayırabilmiş. Mahatma Gandhi ise şöyle demiş: “Yarın ölecekmiş gibi yaşa, hiç ölmeyecekmişsin gibi öğren.”
Yaşam, bir seçim meselesidir; zamanı kullanma seçimi. Dünyaya gözlerini kapatıp “Azizim öyle meşgulüm ki tuvalete bile gitmeye zamanım yok” diyen yöneticileri de bilirim. Böyle kişiler için bir arkadaşım şöyle derdi “Tuvalete bile gitmeye zamanım yok diyen yönetici, aslında oturduğu koltukta, bulunduğu müessesenin içine etmektedir.”
Son söz
Acaba yöneticileriniz okuyor mu? Öğreniyor mu? Bilgilerini tazeliyor mu? Yoksa sadece “Kerameti kendinden menkul”, her şeyi bildiğini zannedip, her şeye maydonoz olup bol bol konuşuyor mu? Siz okuyor musunuz?