OECD bastırdı Zorlu başlattı

Taylan ERTEN
Taylan ERTEN ANKARA'dan [email protected]

 

Hükümetin TBMM’ye sunduğu 10 uncu Kalkınma Plânı sıradan bir metin. Heyecanlandırmıyor. Türkiye’nin 21 inci Yüzyılına ufuk açmıyor. Türkiye ekonomisini sanayi merkezli yenilemek ve  küresel arenada rakiplerine meydan okuyacak güç ve cesareti aşılamak gibi bir derdi yok. Hedefler bildik tekrarlardan ibaret ve yavan.

Planın “niteliksel sıradanlığına” ilişkin işaretler, son yıllarda akla gelen her konuya, her soruna çare diye yazılan  sektör strateji belgelerinde mevcut. O belgelere yansıyan yaklaşım, kurgu ve üslûp yapısı 10 uncu Plan metninden farklı değil. Üstelik,  plan ile belgeler arasındaki ilişkisizlik de cabası.

Planlama konusundaki kavram, değer ve içerik savrukluğu, sadece bu dönemin eseri değil. Kırılmanın milâdı 1980 yılıdır. Plânlamanın yükseliş ve çöküş tarihi hepi topu 20 yıldır; 1960-1980. 24 Ocak 1980 ekonomik kararları ile başlayan Türkiye ekonomisini küresel dönüştürme süreci, fiilen planlamanın da plancılığın da sonunu getirdi.

Ekonomi aleminin plan ve planlama kavramlarına uzak durması acıdır. Siyasi iktidarlar bu kavramları, bizim kuşağın hafızasına kazınan ünlü  “Plân değil pilav istiyoruz!” şiarıyla yozlaştırırken, iş dünyasından etkili itiraz ve eleştiri gelmemiştir. Hatırlamıyoruz. Olduysa bile duyulmamıştır! Oysa iş dünyasının kurucu babaları bugün evlâtlarına, ülke ekonomisine. sanayisine ne bıraktılarsa, çoğunu o plânlara borçludurlar.

Karaosmanoğlu anlatıyor

Biraz tarihe gitmeliyiz. Bu konuda son zamanların en derli toplu kaynak niteliğindeki eser Prof. Dr. Ergun Türkcan’ın ilk plancı kadrosunun önemli isimlerinden Attila Sönmez’e armağan olarak hazırladığı Türkiye’de Plânlamanın Yükselişi ve Çöküşü adlı kitaptır.

Kitapta yine ilk plancı kadronun önemli ismi Attila Karaosmanoğlu’nun geniş bir sunumu var ki, Türkiye’de plânlamanın 27 Mayıs 1960 ihtilâlinden sonra  gündeme geldiği bilgisini düzeltiyor. Planlama hazırlıklarının Demokrat Parti (DP) iktidarı zamanında başlamıştır. Sebebi ekonomideki bozulmadır. Buna rağmen plân isteyen güç DP hükümeti değil, OECD’dir.

“Çünkü” diyor Karaosmanoğlu, “OECD Türkiye’de yatırımların gelişi güzel yapılması, ekonomik büyüklüklerin (veriler) bulunmaması, yatırım yerlerinin iyi seçilmemesiyle ortaya çıkan büyük kargaşa ve enflasyon dolayısıyla Türkiye’ye yardım yapma şartını plân yapmasına bağlamıştı.”

Ne var ki, DP liderliği ekonomik krize sürüklenen Türkiye’ye yardım için plânlamayı şart koşan OECD gibi düşünmüyor. Karaosmanoğlu şu bilgiyi veriyor: “O zamanlar Türkiye’yi OECD’de Menderes hükümetinin Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu temsil ediyor. Zorlu bir iki defa buna hayır demiş. Fakat ısrar edilince ‘Plânlama yapmak galiba kaçınılmaz bir şey, onun için bir plân yapalım ama kime yaptıracağız bu plânı’ diye sorunca Prof. Jan Tinbergen’i önermişler. O sırada Hollanda Plânlama Teşkilâtının Başkanı.”

“Şu adama sorun bakalım”

Prof. Tinbergen Nobel ödülünü kazanan ilk iktisatçı olarak da ünlüdür. Zorlu, OECD’nin önerisiyle bu ismi kabul eder. Devamını Karoosmanoğlu anlatıyor: “Fatin Rüştü Zorlu ‘şu adama bir sorun bakalım kaç para ister bu işi yapmak için’ (Tinbergen) ‘Ben para almam’ demiş; ‘sadece bana yol paramı, otel paramı verirsiniz, bu işi yaparım. Fatin Rüştü Zorlu’ya bunu söylemişler. O da ‘herhalde bu adam işe yaramaz, para falan da istediği yok. Onun için biz bu işten vazgeçelim’ demiş”

Ancak, OECD plânlı ekonomi ısrarından,  Fatin Rüştü Zorlu’nun  Prof. Tinbergen’i “işe yaramaz” bulmasıyla vazgeçmeyecek, sonunda ünlü iktisatçı Türkiye’ye davet edilerek, süreç başlatılacaktır. Bundan sonrası, Türk plâncılığının çok heyecanlı, çok renkli, çok tartışmalı, derin tecrübe birikimli ve bütün bunların üstüne basın, iş dünyası ve kamuoyunun çok yakın ilgisiyle dolu bir dönemidir ki, bugünkü ekonomi yönetiminin, ilgili bakanlar dahil, bu tarihi derinliğine okumalarında büyük fayda vardır.

Hele hele İstanbul’a ikinci boğaz, boğaza üçüncü köprü, Taksim’e Topçu Kışlası vb. hesabı, kitabı, kaynağı ve ekonominin hassas denge yapısı üstündeki etkileri son derece tartışmalı projelere siyasi düşkünlük gündemde iken.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Atilla Karaosmanoğlu 13 Kasım 2013