Ödüllü müteahhitten 'Çin’i geçme' formülü

Hakan GÜLDAĞ
Hakan GÜLDAĞ [email protected]

New York’ta, her yıl dünyanın en büyük 250 müteahhitlik firmasını açıklayan Engineering News Record’un etkinliğindeyiz...

Sabah dünya ekonomisi ve müteahhitlik sektörüne ilişkin değerlendirmeler yapıldı...

Akşama da ödül töreni...

Kısaca özetlemek gerekirse, dünya müteahhitlik sektöründe iki ülke öne çıkıyor:

Çin ve Türkiye...

Zaten ödül töreni de bunun göstergesi gibiydi...

20 kadar ENR Ödülü verildi o akşam...

Çin ve Türk müteahhitlik firmaları 4’er, 5’er ödül aldı.

★ ★ ★

ENR’nin listesinden de hatırlayacaksınız, son dönemde Çinli firmalardan sonra Türkler 40’tan fazla firmayla ikinci sırada yer alıyor.

Uluslararası müteahhitlik işlerinin son dönemde yoğunluk kazandığı yer ise Afrika...

Afrika’ya, Avrupa ve Amerikan firmaları pek gitmek istemiyor...

‘Başkaları yapsın, biz mühendislik hizmeti verelim, projeleri denetleyelim, damgayı basalım’ havasındalar...

Özetle, ‘riski başkaları alsın, biz terlemeden komisyonumuzu alalım’ diyorlar...

★ ★ ★

Afrika’da iş kovalayanlar ve yoğun iş bitirenlerin başında Çinli firmalar geliyor.

Ama onları da pek kimse istemiyor...

İş yapma modelleri en hafif deyimiyle ‘antipatik’ bulunuyor...

Sık sık da kalitesiz iş yapmakla, sözleşme yaptıktan sonra koşulları kendilerine göre değiştirmekle, ihtiyacı olan ülkelere ağır koşullar dayatmakla eleştiriliyorlar...

★ ★ ★

O akşam ENR’nin ‘Dünyanın En İyi Kültürel Yapısı’ Ödülü’nü 114 metrelik ‘Antalya Expo 2016 Kulesi’ ile alan Taca İnşaat’ın Yönetim Kurulu Başkanı Tayyar Akkurt ile sohbet ettik.

Ödüllü iş adamının Türk müteahhitlik sektörüne ilişkin değerlendirmeleri ve önerisi kritik önemdeydi:

“Türk müteahhitlik firmaları bugün dünyada çok büyük bir avantaja sahip. Her yerde iş yapabiliyoruz. Herkesle çalışabiliyoruz. Projeleri iyi yönetiyoruz. Kaliteli iş çıkartıyoruz. Yaptığımız işler beğeniliyor. İyi değerlendirirsek, önümüzdeki dönemde dünya müteahhitlik işlerinden çok daha fazla pay alabiliriz...”

★ ★ ★

Devam etti Akkurt:

“Zorlandığımız nokta finansman. Nefesimiz yetmiyor. Çin, Afrika’daki projelerde sık sık bize teklifte bulunuyor. ‘Biz finansman sağlayalım, işi siz yapın’ diyorlar. Onlar da gerçeklerin farkında. Türk müteahhitlik firmalarına kimsenin itirazı yok...”

Cibuti’de, üstlendikleri 80 milyon dolarlık otel projesine getirdi sözü:

“Biz bu projenin finansmanı için yüzde 100 Türkiye’den malzeme kullanmak kaydıyla, Türk Eximbank’a başvurmuştuk. Projemiz, ülkenin ekonomik büyüklüğünün yüzde 4’üne ulaşıyordu. Cibuti küçük fakat giderek zenginleşen bir ülke. Anlatmaya çalıştık. Bazı kriterler eşleşmedi. Türk Eximbank’tan kredi onayı çıkmadı. Biz de finansman için yönümüzü Çin’e çevirdik. Çin bu ülkenin limanlarını yapıyor. Üç katı büyüklüğüne çıkardı. Şimdi “artık imzayı atalım” diyorlar.

★ ★ ★

“Tabii Çin, parayı verince doğal olarak Çin’den malzeme kullanmamızı istiyor” dedi Tayyar Akkurt ve ekledi: “Biz, Türkiye’den malzeme kullanımı konusunda ısrarcı olduk. Sonuçta malzemelerin yüzde 40’ını Çin’den, yüzde 60’ını ise Türkiye’den kullanmayı kabul ettirdik...”

Akkurt da Amerikalı ve Avrupalı firmaların Afrika’da sahada iş yapma konusunda çekimser olduklarını vurguluyor. “O nedenle” diyor, “Türk şirketlerinin önü açık. Finansman işini çözebilsek, Türk şirketleri Afrika’da Çin’in önüne geçer. Ve bu işten sadece müteahhitlik firmalarımız değil, bütün Türkiye kazançlı çıkar!”

★ ★ ★

Akkurt’a heyecanla ‘nasıl’ diye sorduk...

“Türkiye, ‘tasarla ve yap’ modelini hızla devreye sokmalı. Türk Eximbank’ın destek vermesi ile Türk müteahhitleri ülkeye on milyarlarca dolarlık döviz getirir. Üst yapı işlerinde Türkiye’den daha fazla malzeme götürme şansımız var. Bugün için 3 bin kalem dolayında malzemeyi Türkiye’den Afrika’daki projelere götürmek mümkün olabilir. Böylece inşaat şirketleriyle ihracatçı birlikte kazanır. Yeter ki, finansman işini ülkemizden çözelim...”

Eximbank’ın Cibuti projesindeki yaklaşımını hatırlattık...

“Cibuti şart değil. Türk Eximbank, Afrika’da bize ülke işaret etsin, gider alırız!” diyor Tayyar Akkurt...

★ ★ ★

‘Tasarla ve yap’ modeli şöyle işliyor:

“Başta Afrika’dakiler olmak üzere, önce ülkelerin ihtiyacını belirliyorsunuz. Sonra gidip o ülkeye, ‘Bu ihtiyacını ben karşılarım’ diyorsunuz. Finansmanı da sağladığında işi her kademesinde siz şekillendirebiliyorsunuz. Rekabet avantajı artık fiyat kırmada değil. Tasarımını da sizin yaptığınız projelere finansman götürmekte...”

★ ★ ★

Tayyar Akkurt’un söyledikleri önemli.

Önerisine kulak vermek de faydalı...

Her projeyi destekleyecek finansmanı bulabilir miyiz?

Bilmiyorum ama bu konuya ciddi biçimde eğilmek gerekiyor.

Görünen o ki, Türkiye, uluslararası müteahhitlikte az sayıdaki aktörler arasında öne çıkıyor.

Bu değerlendirmemiz gereken bir fırsat...

Çinlilerin ‘parayı biz verelim işi siz yapın’ demesi boşuna değil.

Hatta öyle ki, kimi projelerde Çinliler parayı doğrudan Türk Eximbank’ına vermeye arada komisyon almaya da razı...

Kısacası, parayı bulur, mühendisliğini de geliştirirse, Türk müteahhitlerinin alamayacağı iş yok!

İş, bunu yapabilmelerine imkan sağlayacak, politikaları ve uygulamaları liyakatle hataya geçirmekte...

ENR’ye tepki...

ENR Ödülleri’nde Taca ve TAV kategorilerinde ‘en iyi’ seçildi. ENKA ‘yılın projesi’ ödülünü aldı. Capital Partners’ın Kaplankaya’daki turistik tesis projesi de ödüle layık görüldü... Böylece Türkiye projeleriyle törende 4 kere sahneye çıkmış oldu.

Ancak, programın takdiminde, hemen hemen Türkiye ile aynı sayıda ödül alan Çinli müteahhitlerin başarısından defalarca söz edilirken, Türkiye’nin başarısı ‘es’ geçildi.

ENR temsilcilerinin bu yaklaşımı tepkiye de neden oldu. Taca’nın Washington merkezli şirketleri TAGroup Başkanı Geoff rey Marshall ve diğer bazı katılımcılar, “Türkiye’ye ayıp edildi” yorumunda bulundu ve bunu gündeme getireceklerini belirtti.

Dünyanın En İyi Kültürel Yapısı Ödülü TACA’nın...

ENR, “Dünyanın En İyi Kültürel Yapısı” Ödülü’nü inşaatını Taca’nın yaptığı 114 metrelik “Antalya Expo 2016 Kulesi”ne verdi. Ödül törenine Taca İnşaat’ın Yönetim Kurulu Başkanı Tayyar Akkurt (sağda) ile oğlu ve şirketin Yönetim Kurulu Üyesi Tolga Akkurt, proje ortaklarıyla birlikte katıldı.

Tolga Akkurt, ödülü babasıyla birlikte aldıktan sonra Antalya’nın simgesi haline gelen EXPO Kulesi’ni 11 ayda tamamladıklarını belirtti ve şunları söyledi: “ENR jürisi, “İş güvenliği, inşaat kalitesi, yaratıcılık, projenin tasarımı ve üretim zorluğu” kriterlerine göre değerlendirme yapıyor. Antalya EXPO Kulesi, Türk inşaat sektörünün neler başarabildiğinin kanıtlarından biri olarak yerini aldı.”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar