Ödemeler dengesi çift taraflı bozuluyor
Türkiye ekonomisinin en kırılgan ve yapısal olarak en sorunlu alanlarından birisi ödemeler dengesi. Merkez Bankası’nın açıkladığı kasım ayına ait son veriler, ödemeler dengesinin iki ayağında birden ciddi bir kötüye gidiş olduğunu bir kez daha ortaya koydu: Hem cari açık tarafında, hem de sermaye hareketleri yani finansman tarafındaki gelişmeler tedirgin ediyor.
Kasım ayı ödemeler dengesi verilerinin ortaya koyduğu manzara özetle şöyle:
* 11 aylık toplam cari açık geçen yıla göre 10.74 milyar dolar ve yüzde 37.49’luk bir sıçrama ile 39.39 milyar doları buldu.
* 12 aylık toplam cari açık ise 43.75 milyar dolara tırmandı. Bu haliyle 2017’de cari açığın milli gelire oranı yüzde 5’in bile üzerine çıkabilir. 2016’da cari açığın milli gelire oranının yüzde 3.83 olduğunu hatırlayacak olursak, hızlı bir kötüye gidiş var. Uluslararası piyasalarda bu oranın yüzde 5’i bulması, “çok riskli” olarak değerlendiriliyor.
* Cari açıktaki bu artış, turizm gelirlerindeki 3.84 milyar dolarlık artışa rağmen gerçekleşti. Bu da cari işlemlerdeki olumsuz gidişin şiddetinin bir göstergesi.
* Cari işlemler dengesinin önemli bir parçası haline gelen altın ticaretinde 2016’nın ilk 11 ayında 3.05 milyar dolar olan fazlanın 2017’de 8.23 milyar dolar açığa dönüşmüş olması dikkat çekici. Bu kalemdeki bozulma, cari açıktaki toplam bozulmaya eşit düzeyde.
* Bu noktada “altın ithalatı olmasaydı, cari açık düzeyi değişmezdi” düşüncesi de gerçeğe uygun değil. Çünkü altın ihracat ve ithalatındaki açıklanamayan yüksek boyutlu hareketler ya gerçek altın ticaretidir ya da karanlıkta tutulmak istenen başka bir işlemin gizlenmesi için yapılmıştır. Karanlıkta tutulan işlem, ister bir mal alışverişi olsun, isterse bir para hareketi olsun her iki durumda da cari işlemler ve/veya sermaye hareketlerinde yer alacaktı ve sonuç değişmeyecekti.
* Ödemeler dengesinin sermaye hareketleri cephesinde ise çok yönlü bir bozulma yaşanıyor. Sayfadaki grafiklerde de görüldüğü üzere, yabancıların getirdiği kaynak, cari açığın finansmanına yetmiyor. 11 ayda yabancılardan doğrudan yatırım, hisse senedi ve tahvil alımı veya mevduat şeklinde gelen toplam kaynak miktarı, 34.31 milyar dolar ile cari açıktan 5 milyar dolar daha az.
* Yabancıların getirdiği kaynaktaki artış, yüksek faiz için gelen sıcak paradan kaynaklanıyor. 11 ayda gelen sıcak para yüzde 91.85’lik bir sıçrama ile 11.73 milyar dolar artarak 24.94 milyar dolara çıktı.
* Buna karşın doğrudan yatırımlar, gayrimenkul yatırımlarındaki 727 milyon dolarlık artışa rağmen 1.04 milyar dolar ve yüzde 9.55 azalarak 9.82 milyar dolara indi. Asıl önemli olan ekonomik nitelikli doğrudan yatırımlarda ise 1.76 milyar dolar ve yüzde 24.55’lik bir düşüş var.
* Alınan dış kredilerin vade yapısında da radikal bir bozulma var. Alınan dış kredi toplamı yaklaşık olarak aynı düzeyde kalırken uzun vadeli kredilerden kısa vadeliye sert bir kayma söz konusu. 2016’nın ilk 11 ayına uzun vadeli krediler 11.09 milyar dolar artmıştı, 2017’de 648 milyon dolar azaldı. Buna karşın kısa vadeli krediler 2016’nın 11 ayında 1.44 milyar azalırken 2017’de 10.7 milyar dolar birden arttı.
* Ülkeye giren toplam dış kaynağın vade yapısında da aynı bozulma var. Uzun vadeli kaynak girişi 2016’nın ilk 11 ayına göre 12.77 milyar dolar ve yüzde 58.20 gibi sert bir düşüş yaşarken, kısa vadeli kaynak girişi 23.57 milyar dolar ve yüzde 208.11 gibi bir hızla yükseldi.
* Cari açık ve sermaye hareketlerindeki bu bozulma 2018’in zor geçeceğinin, dış kaynak bulma ve borç çevirme sıkıntısının artacağının, dövizdeki yüksek tansiyonun süreceğinin habercisi.