Ocak ayı ihracatı ve…
2017’nin ilk ayını geride bıraktık ve gözümüzü bu geçen ayın ihracat rakamlarına çevirdik. Ocak 2017 için TİM tarafından açıklanan 10 milyar 528 milyon dolar ihracat rakamı ve %’15’lik artış haberi bizi biraz heyecanlandırdı ise de Güngör Uras Hocamızın yorumları ile farklı verilere bakmak ihtiyacını duyduk.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) sayfasında yer alan ihracat verilerini incelediğimizde, 9 milyar 547 milyon ABD Doları seviyesindeki Ocak 2016 ihracatının bir benzerini 2011 yılında 9 milyar 511 milyon ABD Doları olarak görüyoruz. Diğer yılların ocak aylarına baktığımızda ise; 2012’de 10 milyar 348 milyon dolar, 2013’te 11 milyar 482 milyon dolar, 2014’te 12 milyar 400 milyon dolar ve 2015’te de 12 milyar 302 milyon dolar gerçekleşmiş. Buradan hareketle 2017 Ocak ihracatının, bir önceki yıla göre artış sağlamasına karşın, bu artışın yeterli olmadığı görüşlerine katılıyoruz. Gerçekten, Türkiye ihracatının yıllık rakamlar temelinde bakıldığında geçen yılın arkasında kalmaması için aylık ihracat rakamlarının 12 milyar ABD Doları’nın altında olmaması gerekiyor. Kaldı ki ihracatımızın mutlaka ve mutlaka artış yönünde yol alması gerektiği konusunda tüm kesimlerin fikir birliği içerisinde olduğunu biliyoruz.
Rakamları tartışmayı bırakıp, somut konuları tartışalım.
İhracatımızın artması için ihracatçımızın küresel pazarlarda daha fazla zaman harcaması gerektiğini hep savunuyoruz. Bu konuda, “Pazara Giriş ve Pazar Araştırması” adında bir devlet desteği var amma ne kadar etkili çalışıyor onu iş insanlarımızın yanı sıra Ekonomi Bakanlığı biliyor. Bunun yanı sıra iş insanlarımıza en yakın gelen “Yurt Dışında Gerçekleştirilen Fuar Katılımları” desteklerinin, ne kadar uzun sürelerde alındığını bilmek için müneccim olmaya gerek yok. “Yurt Dışı Birim” için verilen destekleri almaya çabalayan iş insanlarımıza bir sorun ve bin değil ne kadar ahh işiteceğinizi tahmin etmek mümkün değildir. Diğer desteklerin ödeme halleri de benzer durumda.
Dış ticaret okullarımızdan mezun olan öğrencilerimizin, ihracatçılarımıza ne kadar faydalı olabileceği konusu da ortadadır. Bu arada çuvaldızı okullara batırsak da iğneyi kendimize batırıp soralım, “Biz ihracatçılar o öğrencilerin yetişmesine ne kadar katkıda bulunuyoruz?” Genç nüfusumuzun aktif işgücü olarak yapabileceklerini saymaya kalksak zamanımız yetmeyebilir. Gel gelelim “Nitelik” konusu masaya konulunca, söylenecek fazla bir şey kalmıyor.
Dış ticaret piyasasının ve özellikle ihracatçılarımızın ihtiyacı olan destek ve eleman sorunu çözülmeden, ihracatta artış yönelimini yakalamak pek de mümkün olmayacaktır. Zira eski günlerdeki ihracat artışını destekleyen küresel unsurlar artık mevcut değil. Destekler konusundaki fikirlerimiz biliniyor. Devlet var olan destekleri kısa sürede versin, gerisi kusur kalsın. Biz ihracatçılar zamanı gelince neye ihtiyacımız varsa onu söyleriz de isteriz de yeter ki bizleri desteklerden soğutan ve birçok arkadaşımızı ihracattan uzak tutan “Destekleri Geç ödeme” alışkanlığı Devletimizden uzak tutulsun.
Daha somut bir öneri “Türk Ticaret Merkezleri’ne bürokrasiden değil, iş hayatından gelenler atansın.”