Obamaland

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF [email protected]

Barack Hussein Obama mı, Willard Mitt Romney mi? Tüm dünyanın, sonucunu aylardan beri merakla beklediği ABD seçimleri nihayet sonuçlandı. Önümüzdeki dört yıllık dönemde ülkeyi yönetecek başkanı seçmek için 57'nci defa sandık başına giden Amerikan halkının tercihi yine Obama. 6 Kasım seçimlerinin seçmen gözünde önemini arttıran en önemli faktörlerden biri, ABD tarihinin Büyük Depresyon'dan sonraki en büyük ekonomik krizinin gölgesinde yapılmış olması. Obama'nın ikinci defa seçilmesi, sürekli olarak yönetimin ekonomi konusunda başarısız olduğunu iddia eden Cumhuriyetçilere, halkın pek de itibar etmediğini gösteriyor. Ekim ayında beklentilerin üzerine çıkarak 170 bin olan istihdam artışı olumlu bir gelişme. İşsizlikte ufak bir artış var. Ancak bu, daha önce iş piyasasından çekilenlerin ekonominin büyüme sürecine girmesiyle yeniden iş arar hale gelmelerinden kaynaklanan bir durum. Roosevelt'den bu yana, Obama dışında hiç bir aday, yüzde 7.9 oranında bir işsizlikle ikinci defa seçilmemişti. Yeniden seçilmekle Obama, bu düşüncenin her zaman doğru olmadığını da göstermiş oldu.
***
Birçok ülkedeki seçimlerin aksine, ABD Başkanları yalnızca halkoyu ile seçilmiyor. Sandık başına giden seçmenler, aslında Başkanı seçecek olan 538 delegeden oluşan Seçiciler Kurulu (Electoral College) delegelerini seçiyorlar. Başkanın resmen seçimi bu yıl 19 Aralık'ta yapılacak. 538 delegeden 270'inin oyunu almak seçilmek için yeterli. Her eyalet Seçiciler Kurulu'nda eşit olarak temsil edilmiyor. Bir başka deyişle, Seçiciler Kurulu delege sayısı eyaletlere göre farklılık gösterebiliyor. Kurulda en çok delegeye sahip eyalet California. Bu eyaletin delege sayısı 55. Kararsız seçmenlerin oluşturduğu Florida, Pennsylvania, Ohio gibi eyaletlerde ise delege sayısı sırasıyla 29, 20 ve 18. Diğer taraftan, Alaska, Kuzey ve Güney Dakota, Delaware ve Vermont gibi eyaletlerde ise 3. Başkan adaylarının eyaletlerden alacakları halkoyları delege oylarını etkiliyor. Örneğin, Seçiciler Kurulu'nda 18 delege oyu olan Ohio'da, 6 Kasım'daki halk oylamasında Romney'nin yüzde 48 oyuna karşılık oyların yüzde 50'sını alan Obama delegelerin tamamının oyunu da kazanmış oldu. Yani oyların çoğunu alan aday, delege oylarının tamamını topluyor. Fakat bazen beklenmeyen sonuçlar da ortaya çıkmıyor değil. 2000 yılındaki seçimlerde halk oylamasında Bush'a karşı yaklaşık 500 bin fark atan Al Gore, Florida eyaletinde Seçiciler Kurulu oylarını alamadığından seçimi kaybetmişti.
***
ABD seçimlerinde kararsız -omurgasız da diyebilirsiniz- seçmenlerden oluşan eyaletlerin sonuçlar üzerindeki etkisi büyük. Bu eyaletlerde seçmenlerin tercihi, seçimden seçime değişebiliyor. Dolayısıyla, Obama ve Romney için Florida, Pennsylvania ve Ohio gibi kararsız seçmenlerin yoğun olduğu eyaletler, kazanılması olmazsa olmaz eyaletlerdi. Her iki aday son ana kadar tüm enerjilerini bu eyaletlerdeki seçmenleri kendi saflarına çekebilmek için harcadı. Bu üç eyaletin delege toplamı 67, bir başka ifadeyle seçilmek için gerekli 270 delege oyunun hemen hemen yüzde 25'i. Seçimlerde Florida, Pennsylvania ve Ohio dışında, Virginia, North Carolina ve Colorado da büyük çekişmeye sahne oldu. Tarihsel olarak Cumhuriyetçi Parti'yi destekleyen bu eyaletlerde, 2008'deki seçimde Obama'nın büyük bir sürpriz yaparak seçimleri kazanması, Başkanlık seçimini kazanmasında etkili olmuştu. Romney, bu eyaletlerden yalnızca North Carolina'yı kazanabildi. Pennylvania ve Ohio ise Obama'yı seçti. Seçimlerde adı çok duyulan eyaletlerden biri de Ohio. 1964'den bu yana yapılan seçimlerde Ohio eyaletini kazanan aday
Başkanlık seçimini de kazanmış. Kampanyalar süresince 42 defa Ohio'yı ziyaret eden Romney'e karşı, Obama bu eyalete 30 kere geldi. 2004'de Bush'u seçen Ohio, 2008'de tercihini Obama için kullanmıştı. Ohio, yine Obama'yı seçti. İflasın eşiğine gelen otomobil endüstrisinin tekrar ayağa kalkması, Obama'nın bu eyaleti kazanmasının en önemli nedeni. Çetin seçim mücadelelerine sahne olan Ohio'daki işsizlik oran olarak ülke genelinde yüzde 7.9 olan işsizliğin neredeyse bir puan altında. Seçimlerden hemen önce "Obama, iyiye giden ekonomi için krediyi hak ediyor mu?" şeklindeki soruya Ohio'lu seçmenlerin yüzde 67'sinin cevabı evet olmuştu.
***
Seçimin galibinin Obama olmasında iyiye giden ekonomi elbette tek faktör değil. Obama kadınlar dışında Hispanik seçmenlerden de büyük destek sağladı. 12.2 milyon Hispanik seçmenin olduğu tahmin edilen ülkede, Nevada ve Colorado Hispaniklerin güçlü oldukları iki eyalet. Obama ne kadar karizması yüksek bir lider ise, Romney'de bir o kadar Cumhuriyetçi görüşe uymayan bir politikacı. Bu faktörlere, Cumhuriyetçilerin kürtaja karşı sert muhalefeti ve bireylerin cinsel tercihlerine müdahale etmeyi kendilerine vazife gören bir siyasi anlayışla ortaya çıkmaları da ilave edilebilir. Bu açıdan, Obama'nın seçim sonuçlarının belli olmasından sonra yaptığı konuşmada Amerika'nın eşcinseliyle, hetero-seksüeliyle, siyahıyla, beyazıyla, zengin ve fakiriyle bir bütün olduğunu hatırlatması önemli. ABD seçimleri sadece Demokratların zaferiyle sonuçlanmadı; aynı zamanda, bu ülkenin ileri demokrasinin en iyi örneklerinden biri olduğunu da dünyaya yeniden gösterdi. Obama seçimi yeniden kazanmakla güven tazeledi. Bu yeni dönemde, Demokratların ülkenin karşı karşıya bulunduğu ekonomik ve siyasi sorunların üzerine daha kararlı gitmeleri bekleniyor. Obama yönetiminin önünde duran en acil konu vergiler. Cumhuriyetçiler acaba şimdiye kadar ki uzlaşmaz tutumlarını bir yana bırakıp yeni yönetime destek verecekler mi? Obama, buna hazır görünüyor. İki partinin ekonomik ve siyasi konuların çözümü konusunda anlaşmaları sadece ABD için değil, tüm dünya için de büyük önem taşıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016