Obama'nın zor günleri

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF [email protected]

Barack Obama bugünlerde çok düşünceli. Nasıl olmasın ki? Bir taraftan ekonomi yönetiminde yaprak dökümü sürerken, diğer taraftan kamu borçlanma tavanının arttırılması için konulan süre olan Ağustos'un 2'sine yaklaşılıyor. Bundan sonra iki parti arasında kapsamlı ve kalıcı bir çözüme ulaşılması zor. Borç tavanı arttırılacak, ancak bunun trilyon mertebesinde olması uzak bir ihtimal. Geçen yıl Bütçe Dairesi Başkanı Peter Orszag, Beyaz Saray Ulusal Ekonomi Konseyi Başkanı Lawrence Summers, Ekonomi Danışmanlar Konseyi Başkanı Christina Romer ve kriz sonrası oluşturulan Ekonomik İyileşme Danışma Kurulu'nun Başkanı Paul Volcker görevlerinden ayrılmışlardı. Geçtiğimiz günlerde ise, Christina Romer'dan boşalan görevi üstlenen Austen Goolsbee Chicago Üniversitesi'ndeki akademik görevine dönmeye karar verdi.

En son gelişme ise, Hazine Sekreteri Timothy Geithner'la ilgili. Kabinenin en önemli üyelerinden Geithner'in de görevinden ayrılmak istediği söyleniyor. Bu ayrılmalarda kişisel nedenlerin dışında, elbette ekonomide işlerin beklendiği gibi gitmemesinin de payı var. Yüksek işsizlik ve bütçe açığı en büyük eleştiri konusu. Borç tavanının arttırılmaması durumunda, bunun bir ekonomik krize yol açacağını düşünenlerin sayısı hayli fazla.

Bütçe açığının bu yıl 1.5 trilyon dolar olması bekleniyor. Gayrisafi yurtiçi hasılanın yaklaşık yüzde 10'una karşılık gelen açığın azaltılması için harcamalarda kısıntıya gidilmesinin yanı sıra vergi yasalarında da önemli değişiklikler gerekiyor. 14.3 trilyon dolar olan borç tavanı bu ayın sonuna kadar arttırılmazsa ülkenin kredibilitesinin zedelenmesi dışında, ekonominin de zarar görmesi çok muhtemel. Aslında, Kongre'nin tavanı Mayıs'ta arttırmış olması gerekiyordu.

Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında maliye politikasına ilişkin anlaşmazlıktan dolayı sorunun çözümü şimdiye kadar ertelendi. Mayıs'tan bu yana ise, acil durumlar için ayrılmış rezervler kullanılıyor. Her iki parti gelecek on yıllık dönemde federal harcamalarda 1 trilyon dolar civarında kısıntıya gidilmesi yönünde hemfikir. Anlaşmazlık konusu vergiler ve sosyal güvenlik harcamaları. Demokratlar, bütçe açıklarının azaltılması için harcamaların kısılması yanında vergilerin de arttırılması konusunda ısrar ederken, Cumhuriyetçiler vergilerde artış öngören çözümlere tamamen karşılar. Cumhuriyetçilerin Senato'daki lideri Mitch McConnell ve geçen yıl yapılan ara seçimlerde Cumhuriyetçilerin Temsilciler Meclisi'nde çoğunluğu ele geçirmesi üzerine başkanlık görevini Nancy Pelosi'den devralan John Boehner, vergilerin arttırılmasını öngören bir planı onaylamayacaklarını kesin bir dille ifade ettiler. Sorunun çözümünde top Demokratlarda. Yönetimin, vergiler konusundaki ısrarından vazgeçeceği belli oldu. Başkan'ın talebi üzerine Kongre, Bağımsızlık Günü olan 4 Temmuz'da da çalışmalarına devam etti. Böylece, 1974'de ünlü Watergate skandalıyla ilgili görüşmeler sürerken yazın neredeyse tamamını tatile girmeden geçiren Kongre, 36 yıl aradan sonra bunu kısmen de olsa yineledi.

ABD'deki borç kriziyle yakından ilgilenen kuruluşlardan biri IMF. Geçenlerde IMF'den yapılan açıklamada konunun ciddi olduğu, bir çözümsüzlüğün sadece ABD'yi değil tüm dünya ekonomisini de olumsuz etkileyeceği belirtildi. Borç tavanının arttırılması kaçınılmaz. Aksi takdirde ülke yeniden borçlanamaz. Borçlanamazsa vadesi gelen borçlarını ödeyemez; birçok kamu hizmeti kesintiye uğrar; iflaslar ve işsizlik artar. Zaten, yüzde 9.1 olan işsizliğin daha da yükselmesi sadece ekonomiyi krize itmekle kalmaz, 2012'de yapılacak seçimler öncesinde Demokratların önemli ölçüde prestij kaybetmesine neden olur. Temsilciler Meclisi Başkanı Cumhuriyetçi John Boehner, borç tavanının arttırılmasının zorunlu olduğu, ancak bunun harcamalarda kısıntıyla birlikte ele alınması gerektiği görüşünde.

Demokratlara kıyasla Cumhuriyetçiler daha rahatlar. Bunun temelinde ağır ekonomik sorunların altında bunalan Obama yönetiminin geri adım atacağına ilişkin inancın payı var. Bir anlaşma sağlanamazsa, bunun olası olumsuz sonuçlarından kamuoyu Cumhuriyetçilerden çok iktidardaki Demokratları sorumlu tutacak. Bu sadece ABD'deki iktidarın değil, tüm iktidarların kaderi. Daha önceki iktidar döneminden devralınan sorunlar ne denli ağır olursa olsun, halk sonuçta icraata bakıyor.

Clinton döneminde yaratılan bütçe fazlasının, Bush döneminde nasıl çarçur edilerek bugünlere gelindiği şu sıralar kimsenin umurunda değil.

Bu arada 2012 yapılacak Başkanlık ve Kongre seçimleri için tansiyon giderek artıyor. Obama'nın karşısına çıkacak Cumhuriyetçi adayların sayısında artış var. Minnesota ve Massachusetts eyaletlerinin eski valileri Tim Pwlenty ve Mitt Romney'den sonra 2006'da Minnesota'dan Temsilciler Meclisi'ne giren Michelle Bachman da adaylığını açıkladı.

Demokratların önünde fazla bir zaman kalmadı. Ekonomi bu yıl toparlanmazsa 2008'deki başarıyı yakalamaları zor. Tüm ekonomileri altüst eden Büyük resesyon, Demokrat iktidarın sonunu da getirir mi? Bu sorunun cevabı önümüzdeki dönemde meydana gelecek gelişmelerde gizli. Bekleyip göreceğiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016