Obama planı'ndan çağrışımlar

Adnan NAS
Adnan NAS ASLINA BAKARSANIZ adnan.nas@stfa.com

Adını ister "ikinci dip", ister Roubini'nin dediği gibi "kusursuz fırtına" diye koyalım, bütün dünyada politika yapıcıları kaç zamandır küresel krizin üstelik eskisinden daha derin olarak geri dönme teklikesinin kaygısını yaşıyor; hatta bazı ülkeler için bu kaygı panik düzeyine de varıyor. Açıkça ifade edilmese de krizin çıkmasında olduğu kadar atlatılmasında da öncü rolü oynayacağına inanılan ABD ekonomisinde canlanmanın gecikmesi, aksine durgunluk ihtimalinin artması, AB'nde de borç krizinin yayılarak genişlemesi ve büyük bankaların bilançolarını riske sokması, mevcut sistemde bu oyuncuların alternatifi de olmadığı için piyasaların üzerindeki bulutların rengini koyulaştırıyor. Tabii bu durum, yeni dünya ekonomik düzeninin çatısının kurulmasını da sürekli öteliyor. Hep söylediğimiz gibi bu belirsizlik, ev ödevlerini iyi yapması koşuluyla, devasa borç yükü sorunu bulunmayan ve dış kaynak ihtiyacını küresel para bolluğu nedeniyle daha uygun maliyetlerle karşılama imkanına sahip olan Türkiye için avantajlı bir ortam anlamına gelebilir. Ancak bu ortamı değerlendirmek için hem büyümeyi yüzde beş'in altına düşürmeyecek, hem de bunu sıcak para ile değil sağlıklı bir şekilde finanse edecek bir performans gösterilmesi gerekiyor.

Planlanmış başarıya ihtiyaç var

Temel sorunumuz da sanırım burada. Sadece ekonomide değil spordan eğitime pek çok alanda stratejik hazırlık ve başarıyı planlama alışkanlığımız yok. Dikkat ederseniz en fazla övündüğümüz başarılar hep umutların tükenmeye yüz tuttuğu aşamalarda, yani yumurta kapıya dayanmışken son anda paçayı kurtarmak şeklinde gerçekleşiyor ve neredeyse ancak böyle mucizevî şekilde ortaya çıkan, bu nedenle aslında biraz da tesadüfî özelliği olan, sürpriz performansları başarı saymaya başlıyoruz. Oysa ekonomide ihtiyaç duyduğumuz, tam da bu anlamda planlanmış başarıdır. Son on yılda hatırı sayılır bir istikrar yakalamış ve makroekonomik göstergelerini düzeltmiş bir ülke olarak bu aşamada, muhtemel yeni krizlerden paçayı sıyırmak gibi reaktif başarılar değil, değişkenleri kontrol edip sürdürülebilir büyüme getirecek dinamikleri inşa edeceğimiz proaktif bir performans peşinde olmalıyız.

Bunun için para politikasında gösterilen titizlik ve özenin yapısal darboğazların aşılmasında ve maliye politikasında da gösterilmesine ihtiyaç var. Fark şurada ki para politikasında izleme ve zamanlama mükemmelliği büyük ölçüde yeterli iken, diğerlerinde uygulama alanının genişliği ve stratejik tasarım gereği çok daha fazla. Üstelik çok sayıda kurumun ve karar biriminin politikalarının eşgüdümü de gerekli.

Vergi Sisteminde manevra alanı

Sözgelişi Türkiye'nin son on yıldaki başarı hikayesinde kilit bir işlev gören mali disiplinin bir sigorta gibi kalıcı ve potansiyel kırılganlıklara karşı kalkan olması, daha dengeli ve esnek bir vergi sistemi oluşturulmasını dayatıyor. Rekabet koşullarını zorlayan ve enflasyonu körükleyen aşırı dolaylı vergi bağımlılığı, geniş gelir vergisi açığı ile birlikte verginin etkin bir politika aracı olarak kullanılmasını sınırlıyor.

Büyük ölçüde kayıtdışı gibi yapısal bir zafiyete, bir ölçüde de bilinçli olarak mevzuat ile kapsam dışı bırakılmış faaliyetlere bağlanabilecek olan gelir vergisi açığı giderilmedikçe maliye politikasına kontrol dışı parametrelerdeki değişikliklere ve konjonktür dalgalanmalarına karşı bir silah gibi güvenilmesi mümkün olmaz.

ABD'nde ekonomiyi canlandırmak ve işsizliği azaltmak için Obama'nın kongreye sunduğu yeni plan, bu bakımdan ilginç bir örnek. Kayıtdışının düşük vergi yükünün göreli olarak yüksek olduğu bir ekonomide ekonomik büyüme durma belirtileri gösterdiğinde, kamu yönetimi, istihdamı ve küçük-orta işletmeleri destekleyen devasa bir teşvik programı hazırlarken bu programın finansmanı için belli kesim ve faaliyetlerden daha fazla vergi alınmasını, buna karşı çalışanlardan ve küçük işletmelerden alınan vergilerin azaltılmasını öngörüyor. Ayrıca verimlilik ve yenilikçilik alanında dünya lideri olmasına rağmen, bu alanlara da ilave destekler getiriyor.

Türkiye'nin benzer bir inisiyatife ihtiyacı olursa bunu yapabileceği ise, yürütme ve yasama arasında ABD'deki gibi bir ayrışma olmamasına rağmen, kuşkulu. Çünkü istihdam maliyetini düşürmek ve verimliliği desteklemek için, bunların yaratacağı vergi kaybını telafi edeceği esnek ve dengeli bir vergi sistemine sahip değil. Bir yandan esnaf ve tarım gibi geniş kesimler kapsam dışı bırakılırken, diğer yandan kentsel rantları ve finansal kazançları gereğince kavramayan bu sistemde istihdamı ve yenilikçiliği destekleyecek teşvikler geliştirilmesi mümkün olmuyor.

Hem büyümeyi hem istikrarı garanti etmek, manevra ortamını genişletici reformları şart kılıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Seçim biter, kriz bitmez 02 Temmuz 2019
Yolun sonuna geliyoruz 11 Haziran 2019