Obama, Euro konusunda AB kadar endişeli
Richard Nixon döneminin Hazine Sekretesi John Connally 1971 yılında Avrupalılar'a "Dolar bizim paramız, fakat sizin sorununuz" demişti. Bugün ise farklı işler tersine dönmüş durumda ve ABD her ne kadar dile getirmese de "Euro sizin paranız, fakat bizim sorunumuz" dermişcesine hareket ediyor.
ABD Başkanı Barack Obama için Yunanistan krizi ile başlayan kriz, sadece Avrupa'nın krizi değil, fakat küresel bir kriz ve Wall Street'i de tehdit ediyor. Krizin Wall Street'e sıçrayabileceğinden, ABD bankalarına zarar verebileceğinden ve ABD'nin ihracatını olumsuz etkileyeceğinden endişe eden ABD Başkanı, kesin bir çözüm getirebilmeleri için Avrupa ülkelerine baskı yapıyor.
Hatta bazı uzmanlar bu sürecin yönetiminde ABD Başkanı'nın bir çok AB'li liderden çok daha aktif bir rol üstelendiğini ve tarafları harekete geçirmek için ciddi bir çaba sarfettiğini ifade ediyorlar.
Obama, geçtiğimiz hafta, Devlet ve Hükümet Liderleri Zirvesi'nin hemen öncesinde Alman Şansölye Angela Merkel'i aradı. Cumartesi günü Fransız Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ile görüştü. Pazar günü ise Finans Bakanları toplantısının hemen öncesinde bir kez daha Merkel ile biraraya geldi. Obama, Avrupa ülkelerinin Yunanistan'a yardım etmeleri için tüm ağırlığını koydu. Bunun ardından, İspanya'nın sıkı tedbirler planını kabul etmediğini öğrenmesinin üzerine, Jose Luis Zapatero ile görüştü ve kamu borçlarını temizlemediği taktirde, aynı krizin onun ülkesini de vuracağını dile getirdi. Obama'nın Avrupalı liderlere göre daha iyi bir ikna yeteneği olduğu ortada, çünkü hemen ertesi gün, İspanyol hükümeti, GSMH'nın yüzde 11.2'sine ulaşan borç oranını 2011 yılı sonunda yüzde 6'ya indirmeyi amaçlayan bir tedbir politikası açıkladı. Obama'nın aynı zamanda Portekiz Başbakanı Jose Socrates ile görüştüğü de belirtiliyor. Portekiz de, İspanya gibi, bugün yüzde 7.3 olan bütçe açığını, 2011 yılına kadar yüzde 4.6'ya indireceğini açıkladı.
AB'nin başarısızlığı
Beyaz Saray Sözcüsü Tim Burton tarafından yapılan açıklamada ise"AB liderleri ile görüşüp, onları sıkı tedbirler almaya yönlendirmek; ekonomilerinin ve Euro'nun gücünü korumalarını sağlamak Başkan için çok önemli" yorumlarında bulunuldu. Obama'nın Yunanistan krizine müdahale etmesinin son derece haklı nedenleri var: Devlet borçlarının yaratacağı güvensizlik ortamının büyümesi ABD'ye de zarar verecektir. Öte yandan doların Euro karşısında değer kazanması da tabii ki ABD'nin lehine bir durum. Uzmanlara göre Obama'nın Avrupa işlerine müdahale etmesi AB'nin başarısız olduğunu kanıtı. Bu başarısızlığın temel nedeni ise AB liderlerinin ulusal çıkarlarından vazgeçip, birlik çıkarlarını ön plana koyamamış olmaları.
Sonuçta AB'nin yaşadığı durum ve Obama'nın müdahalesine yönelik ortak görüş, "AB'de yaşananlar, istikrarın sonsuza dek garanti altında olmadığını ve doğru yolda kalmak için ABD'li büyük kardeşe her zamanki gibi gerek duyulduğunu gösterdi" yönünde.
Bu arada, Yunanistan krizi Obama'nın AB'nin iç işlerine karıştığı ilk konu değil. Obama, çok sayıda Avrupa Başkanı olmasını eleştirerek geçtiğimiz şubat ayı için planlanmış olan ABD/AB zirvesine katılmaktan vazgeçmişti: Nisan 2009 tarihinde ise Türkiye'nin AB üyeliğini desteklediğini açıklamıştı.
Aslında tüm bu müdahaleler, ABD Başkanı'nın Avrupa'ya ilgi gösterdiğinin bir kanıtı.
ABD büyümesini yavaşlatabilir
Bu arada, FED yetkililerinin, Avrupa'daki borç krizinin Wall Street'i sarsabileceği ve muhtemelen ABD ekonomisinin toparlanmasını yavaşlatabileceği konusunda kaygılı oldukları da ifade ediliyor.
Birçok yetkili, Avrupa'daki krizin yayılmasının ABD'de ekonomideki büyümeyi yavaşlatabileceğine ve küresel ekonomiyi zayıf düşüreceğine inanıyor.
ABD ekonomisine ilişkin tahminlerini iyileştiren FED'e göre ABD, bu yıl yüzde 3.2 ve yüzde 3.7 arasında büyüyebilir. Ocak ayındaki büyüme tahmini yüzde 2.8 ve yüzde 3.5 arasındaydı.
Şu anda yüzde 9.9 seviyesindeki işsizlik oranının ise yıl sonunda yüzde 9.1 ile yüzde 9.5 olacağı tahmin edildi. Ocak ayında bu tahmin yüzde 9.5 seviyesinde bulunuyordu.