O kadar da hızlı değil!
Geçen hafta yine hızlı bir hafta oldu. Bu nedenle önceki yazımın üzerinden kısa bir güncelleme ile başlayayım istiyorum. Öncelikle, tarım dışı istihdam piyasa beklentisine paralel olarak zayıf geldi. Üstüne ek olarak önceki ay açıklanan veri de aşağı revize edildi. Yani faizi ciddi anlamda aşağı ittirici bir veri açıklandı. Bu da altını güçlüce yukarı atmalıydı.
Faiz normal olarak aşağı kaydı ama altın ilginç bir şekilde bekleneni veremedi ve önce yukarı gitse de ardından kâr realizasyonu geldi. Bunun arkasında ne olabilir? Aslında faiz de veriyle birlikte aşağı gelmiş olsa da sonrasında piyasa 50 bps lik faiz indirimini güçlü bir şekilde destekleyen bir veri olmadığını düşünerek önce aldıkları tahvilleri geri satarak gün başlangıcına yakın kapattı. Eh, faiz bunu yapınca altın da hızlıca aldıklarını geri verdi.
Tabi ki olan biten faiz indiriminin ötelenmesine yönelik bir durum değil, dolayısıyla aynı oyuna devam. Sadece o kadar hızlı değil. Amerikalıların dediği gibi “not so fast!”. Yani görünüşe göre “kaçııın, resesyon varmış, faiz tepe taklak olacakmıııış” paniği yok. Ama hisse senetleri hiç de öyle söylemiyor. Nitekim geçen hafta, önceki Cuma kapanışından geçen Cuma kapanışına Nasdaq endeksi -%5.89 yaparken, SPX endeksi -%4.30 düştü. Dow Jones ise sadece -%2.98 ile tutunmayı başardı.
Faiz fiyatlamazken endeksler neden düştü?
Peki faiz ve altın gibi ekonominin gidişatı için önemli gösterge sayılan varlıklar resesyona yönelik tepki vermezken hisse endekslerine ne oluyor da böyle düşüyor? Hatırlanırsa hem ben hem de birçok stratejist, analist yazılarında ABD de resesyon geliyormuş gibi ama hisse senetleri bunu hiç fiyatlamıyor diyorduk. Gerçekten de faiz düşerken, bakır, petrol zayıflık gösterirken hisse senetleri coşmaya devam ediyordu.
İşte o zamanlarda ekonomik yavaşlamayı fiyatlayan tahvil piyasası şimdi cari koşullara göre fiyatlamasını tamamladı – hatta fazlaya bile kaçtı – negatifi fiyatlamada geride kalan hisse piyasası ise arayı kapatmaya çalışıyor. Bana sorarsanız hisselerde daha oldukça derin bir satış marjı var. Yani endeksler için ufukta fırtına bulutları var ve şimşekler çakıyor. Zaman zaman iyi havalar olacaktır mutlaka, bulutların arasında güneşin ısıtan yüzünü göreceğiz ama sanmayın ki bu durum kalıcı. En azından ABD’de seçimler bitene kadar hisse senedi piyasası elektrik yüklü bulutlar gibi risk yüklü olacaklar.
VIX balinası
Geçen hafta $9mio prim ödeyerek VIX’in yükseleceğine yönelik opsiyon pozisyonu alan büyük bir yatırımcıdan bahsetmiştim. Bu konuyu sosyal medya hesabımdan da gündeme getirmiştim ama geçen haftanın devamı olarak burada da hatırlatmak doğru olacak. Bu yatırımcı haftanın açılışıyla birlikte 2 günde Cuma kapanışına göre %38 yükselen VIX endeksindeki pozisyonlarını kapatarak tahminen $12mio karı cebe attı. Bu tür bir işlem ilk değildi ve son da olmayacak, hatta inanıyorum ki büyümenin riske girdiği her haber aslında bu tür haberlere gebe olacaktır.
Avrupa Merkez Bankası
Bu haftaki AMB toplantısı benim için şu açıdan önemli; Fed henüz tek indirim bile yapmamışken AMB bu hafta 2.indirimini yapacak. İleri dönük beklentilerinde faiz indirimlerinin aynı sıklıkla devam etmeyeceğini ima ederse hiç şaşırmam – piyasa şimdilik bunu fiyatlamıyor. Ayrıca bu toplantı çeyrek dönemlik gözden geçirmeler ve tahminlerin paylaşılacağı bir toplantı olması açısından Avrupa’nın resesyon konusunda ne noktada olduğu hakkında bize bir fikir verecek.
Özgür’ün sözü – sözün özü
Aslında durum son derece basit; önümüzde enflasyon yavaşladığı için faizi indirmeye fırsat kollayan bir Fed var. Bunun üstüne, ekonominin durgunlaşacağına dair risklerin artıyor olduğunu gösteren veriler var. İşsizliğin artış patikasına girmek üzere olduğu anlaşılıyor. Ekonominin yarattığı istihdam zaten azalmaya başladı.
Bu tür bir ekonomi düzeni, ilerleyen zamanlarda şirketlerin gelir elde etmekte zorlanabileceği, karlılık olsa bile önceki dönemlere göre düşük olabileceği, büyümek isteyen şirketlerin ise bunu en azından 2-3 sene ötelemesi gerektiği bir atmosfer ortaya koyuyor.
Eh sonuç olarak endekslerde alıştan ziyade uzak durma veya short tarafa, yani satışa çalışan hisseler alma zamanı gibi duruyor. Tahviller tarafında ise uzundur bahsediyorum; long taraftan yani tahvili alım tarafından pozisyon almak doğru bir karar gibi duruyor. Bu tür ortamlarda altın ve gümüş gibi kıymetli metaller de boş durmayacak ve rekora koşacaktır. Bakır, petrol gibi büyüme ile desteklenen varlıklar ise bir süre alıcı bulmada zorlanacaklardır. Ehh… seçin, beğenin alın-satın…