“O goley, hele seçim bi geçsin”
Sık sık gündeme gelen bir bahanedir. Ticarette dürüst davranmayanlar “ödemelerini aksatmak, ertelemek için” hep bir bahaneyle “O goley...” diyerek, bahanelerini ortaya koyarlar. Arkadaşlarımız Serenay Yağcı’nın ve Esra Özafrat’ın sektör temsilcilerinden aktardığı bilgilerin yer aldığı habelerinden yine borçluların “O goley “ diyerek, seçim bahanesiyle ödemelerini ertelediklerini, buna bağlı olarak vadelerin uzatıldığını öğreniyoruz. Tabii sadece erteleme bahanesi seçimle ilgili değil, geleneksel söze dayalı ticari ahlakın işlerliğini yitirmesi ve çek ödememelerine bağlı hapis cezasının son bulması da “ödemelerde gecikmelere, ertelemelere” yol açıyor...
Örme Sanayicileri Derneği ÖRSAD Başkanı Fikri Kurt, güvene dayalı ticaret yapılmasının yanlış olduğunu, hapis cezasının kaldırılması sonrası, ticaretin güvensiz duruma geldiğini belirterek, “Yeni bir ticaret yasası ve yeni bir ticaret anlayışına ihtiyaç var” diyor.
Sektör temsilcilerinin verdiği bilgilere göre vadeler iki üç kat uzatılırken, peşin ödemeli sektörlerde de vadeli ödemeler gündeme gelmiş durumda.
Mobilya sektöründeki durumu “sanayiciler müşteri ile hammadde satıcıları arasında sıkışıp kaldı” diyerek ortaya koyan, MOSFED başkanı Ahmet Güleç, “Mobilyacılar ortalama 12 ay vadeli çeklerle satış yapıyorlar. Buna karşılık hammadde tedarik sektöründe vadeler kısalıyor. Sektör bu konudan muzdarip olup zorlanıyor. Üretici müşterisinden de ödemesini alamıyor” diyerek sektörün içinde bulunduğu durumu sergiliyor. Güleç, sektörün devamı için finansal desteğe ihtiyaçları olduğunu ifade ederken, bankacılık sektörünün de üreticileri zorladığını belirterek, “Sektörü bankacıların insafına bırakmayalım" diyor.
Diğer sektörlerdeki durumun yer aldığı Selenay Yağcı’nın haberinde iplik sektöründe 1-2 aylıklık vadelerin 6-8 aya, ayakkabı sektöründe 8 aydan 15 aya, beton sektöründe 2 aydan 5-6 aya, makine sektöründe ise 1 aydan 4 aya uzadığı bilgisi yer alıyor. Daha önce peşin ödemenin söz konusu olduğu beyaz eşya sektöründe ise vadenin 6 aya kadar çıktığı belirtiliyor.
Bütün bunlar, ticarette dengelerin bozulduğunu ortaya koyuyor. Ve sektör temsilcilerinin önerdiği gibi “yeni bir ticaret yasası ile yeni ve disiplinli bir ticaret anlayışına ihtiyaç” olduğunu ortaya koyuyor.
Ticaretteki bozulma, sadece o alanla sınırlı kalmaz. Suya atılan taş gibi yayılan dalgalar onlarla bağlantılı olan üretici firmalara da sirayet eder. Tüccarlara mal veren üretici firmaların dengeleri de finansal yapıları da bozulur.
Ticari hayattaki vade uzamasının, verilen sözlerin tutulmamasının yansımaları kısa sürede üretici kesime ve onlara hammadde veren firmalara da yansır. Bu nedenle, en kısa zamanda bozulan ticari yapının disiplin altına alınması için yeni düzenlemelere ihtiyaç vardır. Türkiye genelinde karşılıksız çek tutarının yüzde 78.2 seviyesine yükselmesi risk merkezi verilerinde ortaya konması da bu gerekliliğin ne kadar acil olduğunun kanıtıdır.