O ağacın altı…
Binlerce yıldır bütün kültürlerde, bütün sevdalarda, bütün sevgilerde, bütün kutlamalarda, bütün hüzünlerde, bütün sevinçlerde ve bütün kederlerde hep o ağacın altında toplandık hep…
Yılbaşı ağacı dünyanın en batısı Amerika’dan en doğusu Japonya’ya, en kuzeyi Finlandiya’dan en güneyi Güney Afrika’ya kadar bütün ülkelerde ve bütün kültürlerde sokaklarımızı ve evlerimizi süslüyor.
Çam ağacı süsleme geleneği, yılbaşı döneminde birçok kültürde kutlamaların vazgeçilmez bir parçası olan bir gelenek. Bu gelenek, tarih boyunca farklı toplumlarda ve farklı kültürlerde kutlamaların simgesi haline geldi.
Bu durum bazı toplumlarda tartışmaları da beraberinde getiriyor...
Yaşanmış bir yılı geride bırakırken, Hollywood sinemasının özellikle 1980’lerde yarattığı algı, çam ağacı süslemenin bir “Hıristiyanlık geleneği” olarak bütün dünyada göreceli de olsa kabul gördü.
Hıristiyan dünyasının merkezi Vatikan tarihinde ilk kez 1982 yılbaşı gecesi çam ağacı süsledi. Çünkü Vatikan, bu tarihten önce “çam ağacı süslemenin bir Pagan geleneği olduğu” gerekçesiyle 1982 yıl boyunca karşı çıktı.
Müslümanlıktan, Hıristiyanlıktan, Yahudilikten binlerce yıl önce, Mısır’da, Romalılar’da, Japonya’da, Vikingler’de, Orta Asya Türkleri’nde ve Sümer medeniyetinde ağaçlar hep kutsal sayıldı.
Hayat Ağacı
“Hayat Ağacı”, bütün dünya kültürlerinde olduğu gibi Türk kültüründe de en yaygın inançlardan biri oldu hep. Çünkü “Hayat Ağacı” pagan inanışına göre evrenin omurgasını oluşturur. “Hayat Ağacı” kavramı Sümerlerde de vardı. Akçam ağacının kış mevsiminde bile yeşil kalması sebebiyle Türkler bu ağacı “hayat ağacı” olarak adlandırdı.
Nardugan
Dilbilimcilere göre, “Nardugan” kelimesi etimolojik olarak Moğol dilinde Nar (güneş) ve Türkçe Tugan (doğan) kelimelerinden oluşuyor. Türk mitolojisine göre, gün ile gece sürekli savaş halindedir. Yılın en uzun gecesi olan 21 Aralık’tan sonra günler uzadığı ve “aydınlığın karanlığı yendiği” için 21-22 Aralık gecesi “Yeniden Doğuş Bayramı” adı altında kutlanır. Yeniden Doğuş Bayramı “Nardugan”da Türkistan’dan başka yerde yetişmeyen akçam ağacı eve getirilir ve altında oturanlara “Tanrı”nın güzel bir yaşam vereceğine inanırlardı. Ağaç altına hediyeler koyup dallarına da diledikleri şeyleri sembolize etmek için bezler asarlardı.
Çam ağacı
Ağaçları kutsal atfeden ve törenlerde önemli bir sembol olarak yer alması çok eskilere, Mısır ve Çin uygarlıklarına kadar da uzanıyor. Eski Mısırlılar, kışın yeşil hurma dallarını evlerine getirerek törenlerde, “hayatın ölüme karşı kazandığı zafer”i olarak kabul ederlerdi. Romalılar Tarım Tanrısı Satürn’e adanan “Satürnalya Bayramı”nda törenlerin bir bölümünü mutlaka yeşil bir dala adarlardı. Eski İskandinavyalılar’ın için ise köknar ağacı kutsaldı.
Tarihi kaynaklara göre “Noel Ağacı” ilk kez 16. yüzyılda Almanya’da ortaya çıktı. Almanlar, ilk olarak Ren Nehri kıyılarında “Cennet Ağacı” olarak kabul edilen köknar ağacını ışıklar ve meyvelerle süslemişler.
Hıristiyanlığın doğuşundan tam 1539 yıl sonra, Vatikan’ın karşı çıkmasına rağmen Straasburg Katedrali’nde ilk kez çam ağacı süslenir. Bu gelenek Fransa’dan sonra İngiltere’ye ve daha sonra da Amerika kıtasına ulaşır.
ABD’de Franklin Pierce tarafından 1853 tarihinde ilk kez “Beyaz Saray”da çam ağacı süslenir. Ancak, Başkan Theodore Roosevelt 1901’de “çam ağacı süslemeyi” yasaklar. Başkan Franklin D. Roosevelt ise 1930’da yeniden “çam ağacı”na özgürlük tanır “Batı dünyası”nda.
“Çam Ağacı Süsleme”nin bir kafir geleneği olduğuna inanan ve karşı çıkan Roma’daki Vatikan Kilisesi’nde ilk defa 24 Aralık 1982 Noel Bayramı’nda çam ağacı süslendi. Son yıllarda Müslümanlar arasında yılbaşlarının en çok tartışılan konusu elbette çam ağacı süsleme geleneğinin “kafir geleneği” olduğu.
“Yine de dönüyor dünya”, yaşanmış bir yılı geride bırakıp, yaşanacak bir yılı karşılarken bütün olumsuzluklara ve her şeye rağmen, yine de, yeniden (u)mutlu yıllar…