Nurtopu gibi bir seçimimiz oldu
Haydi hayırlısı bakalım, bu yılı da seçimsiz tamamlamayacağımız iki gün önce belli oldu ve 24 Haziran’da seçimin gerçekleşeceği bizzat Sayın Cumhurbaşkanı tarafından kamuoyu ile paylaşıldı. Elbette karar Meclis’in de onayından geçiyor olacak, ancak görünen o ki aslında herkes bu seçimin gerçekleşmesi konusunda uzlaşmış ve tüm taraflar da erken seçimi destekliyor görünüyor. Bu da demektir ki, bu seçim kararı artık buradan dönmez. Yıllardır baskı yaparlar bana, hiç siyasete bulaşmıyorsunuz diye, haydi dedim bu kez bir farklılık yaratayım da, böylesine önemli bir karara nasıl baktığımı, tabi aslında ekonomik ve dış ticaretimiz açısından, dış dünya ile ilişkilerimizi de göz önünde bulundurarak yorumlayayım dedim.
Evvela uluslararası kuruluşların bu seçim kararına nasıl baktıklarına göz atıp, hemen arkasından iş dünyamızın konuyu ne şekilde karşıladığını incelememizin yararlı olacağını düşünüyorum. Diğer yandan, piyasalar bu kararı nasıl satın aldı, tabi bunu da incelememizde yarar var.
Goldman Sachs ve JP Morgan, Türkiye'de 24 Haziran'da erken genel seçime gidilmesi kararını seçimin zamanlamasının muhalefetin siyasi olarak organize olma kabiliyetini azaltacaktır şeklinde yorumlarken, piyasanın pozitif reaksiyon vereceğine de işaret ediyorlar. Tabi aslında bu beklentide, seçim sonrasında siyasi ortamın da iyileşeceğine dair beklentinin rol oynadığını da belirtmek gerekiyor. Dünyanın en büyük yatırım bankalarından olan Goldman Sachs’ın, seçim kararının Türkiye'nin ekonomik görünümü için temel görüşlerimiz değişmedi yönündeki ifadesini göz ardı etmemek gerekiyor. JP Morgan, alınan erken seçim kararının mali gevşeme riskini azalttığını, buna karşın TCMB'nin faiz artırımı yapması olasılığını yükselttiğini savundu. Benim de kişisel beklentim, Merkez Bankası’nın belki 23 Nisan tatili ile birleşecek üç günlük tatil arasından hemen sonra faizler konusunda önemli adımlar atacağı ve artış kararını görebileceğimiz yönünde.
Genel anlamda iş dünyasının yorumlarının neler olduğuna ve basın açıklamalarına göz attığımda, erken seçimin pozitif olarak karşılandığını ve olumlu görüldüğünü söyleyebilirim. Örneğin İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, seçimlerin erken yapılmasının en çok reel sektöre yarayacağını belirtirken, İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan, Türkiye’nin istikrarı sağlayacak, belirsizliğin ortadan kalktığı, öngörülebilirliğin olduğu bir dönemi 2019 yılına kalmadan bir an önce yakalaması gerektiğini ve dolayısı ile alınan bu kararı olumlu olarak değerlendirdiklerini belirtti. Hatta iş dünyasından keşke yerel seçimler de aynı anda yapılsa da seçim konusu Türkiye’nin gündeminden düşse yorumları dahi duyuldu. TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’da erken seçim kararını son derece olumlu değerlendirenler arasında yer aldı.
Piyasalara göz attığımızda ise, erken seçim kararının ilan edilmesi ile dövizde bir süredir sürekli hale gelen artış hemen tersine dönerek ani bir düşüşe dönüşürken, borsada ise yükselme göze çarptı. Bu değişimler suni ve ani reaksiyon mudur, yoksa kalıcı mıdır, bunu ancak önümüzdeki hafta anlayabilir ve değerlendirebiliriz. Ancak siyasi açıdan nasıl bir manzara ortaya çıkacak olursa olsun, seçim psikolojisine giren bir piyasanın verimsizlik ve istikrarsızlık içerisine gireceğini artık hepimiz biliyor ve bunu gözlemliyoruz. Dolayısı ile, alınan bu karar ve sonrasında ortaya çıkacak sonuçların daha iyi olacağını ve bugünden daha pozitif olacağını söylemek mümkün. Tüm bunlardan bahsederken, hangi siyasi parti veya liderin kazanacağından bağımsız olarak ifade ettiğimi belirtmek isterim.
Dış ticaretimiz ve dış ilişkilerimiz açısından baktığımızda da benzer bir yorumu yapmak mümkün. Dövizdeki ve faizlerdeki istikrarsızlığın ihracatçılar için de ithalatçılar için de olumsuz olduğunu söyleyebiliriz. Kur üzerindeki olumsuzluk, bizim gibi ihracatını daha verimli bir hale getirmek isteyen ülkeler için negatif bir durum oluşturmakta. Dış ilişkilerimiz açısından bakıldığında ise, ancak istikrarlı ve kendi içinde barışı sağlamış bir ülkenin yine diğer ülkeler ile istikrarlı ve sağlıklı ilişki yürüteceğini belirtmem sanırım yeterince açık olacaktır.
Seçimler gelir geçer, önemli olan sürdürülebilir ve her daim huzur içerisinde yaşayan, birbiri ile barışık ve huzur dolu bir ülkede yaşayabilmeyi başarmak. Önümüz 23 Nisan, yani TBMM’nin kuruluşunun 98. yıldönümü ve aynı zamanda Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Ata’larımızı ve bu ülkeyi ne denli mücadele ettiklerinin aklımızdan bir an olsun bile çıkartmamamız gerektiğini vurgularken, başta çocuklar olmak üzere tüm Türk ulusunun bu önemli bayramını kutluyorum.