Nükleer tartışma
'Akkuyu Nükleer Güç Santralinin Tesisine ve İşletilmesine Dair İşbirliği Anlaşması' kamuoyunda gereken ilgiyi ve dikkati çekmedi. Enerji sektöründe bile yeterince tartışıldığı söylenemez. Gazete sayfalarında, TV haber bültenlerindeki ömrü bir günü geçmedi.
Bu kolektif meraksızlık ve ilgisizlik, aslında enine boyuna tartışılması gereken nükleer santral anlaşmasından en büyük ekonomik faydayı sağlayacak olan Rusya'yı memnun ediyordur. Anlaşma o kadar lehine ki, Türkiye'de başlayacak derinliğine bir tartışma 'işini' bozabilir! Onun için bırakın örtülü kalsın!
Hayır, kalmamalı! Çünkü, 40 yıldır ülke gündeminde bir 'parlatılan' bir 'söndürülen' nükleer santral konusu, imzalanan bu anlaşmayla, Rusya'yı Türkiye'nin enerji stratejisi, politikası ve tedarikinde 'yönlendirici güç' konumuna getirecekse -ki ilgili çevreler bu kaygıyı taşıyor- didik didik edilmeli.
Yüksek maliyetli bağımlılık
Enerji dünyasında, bu anlaşmanın enerjide Rusya'ya bağımlığı katmerleyeceği konusunda dikkati çeken bir görüş birliği var. Türkiye'nin en büyük doğalgaz tedarikçisi olan Rusya'nın yanı sıra elde edeceği nükleer enerji tekeli bu nedenle kaygıyla karşılanıyor.
Bunun da ötesinde, Mersin-Akkuyu'da kurulması planlanan nükleer santralin maliyeti de tartışmalı. TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası 12 Mayıs'ta yaptığı açıklamada ilginç bir maliyet hesabına yer vermişti. Anlaşma uyarınca Türkiye'de inşa edilecek her biri 1200 MW'lık dört reaktörün 20 milyar dolarlık toplam yatırım maliyeti, Rusya'da inşası süren santrallerden yaklaşık iki kat yüksekti.
EMO santralin yüksek yapım maliyetinden doğacak sonuçları da şöyle vurgulamıştı: '… nükleer santral üzerinden 15 yıl gibi uzun vadeli yüksek fiyat (12.35 cent/kWh) düzeyinin garanti edilmesiyle enerji fiyatlarında artış yapısal hale getirilmiş olacak.'
Ayrıca, 'Ortalama fiyat üzerinden Türkiye, Rusya'ya 15 yılda satın alacağı 415 milyar kWh'lık elektrik karşılığında 51 milyar dolar ödeyecek. Şirket (Atomstroyexport) 15 yılın ardından da DUY piyasası üzerinden yüksek fiyatla satış olanağını sürdürebilecek.'
Nükleer de olabilir ama...
Bu hesaplara göre, Türkiye'nin toplam elektrik enerjisi kapasitesi içindeki payı, Kojenerasyon Derneği Başkanı Özkan Ağış'ın ifadesiyle yüzde 3 civarını geçmeyecek olan nükleere 15 yılda ödenecek 51 milyar dolarla yerli, yenilenebilir enerji esaslı kaç santral yapılabileceği düşünülmeli.
Gene de, enerji dünyası genellikle nükleer santrale karşı değil. Olabilir, hattâ Türkiye'nin nükleer teknoloji aşamasına geçebilmesi için gerekli de… Eleştirilen temel husus, Rusya ile imzalanan anlaşmanın Türkiye'nin enerji çıkarlarıyla bağdaşmadığı. Bir de yerli kaynaklara neden öncelik verilmediği…
Mersin'den gelen eleştiri ve tepkisiyse soruna bambaşka bir boyut katıyor. Lojistik, sebze-meyve üretimi ve turizmden oluşan üç eksenli ekonomik gelişme planının turizm eksenini Akkuyu'da kurulacak nükleer santrale feda etmek istemiyor Mersin iş dünyasının önderleri. Seslerine kulak verilmeli!