Normlar hiyerarşisi ve enerji yatırımları...

Mehmet KARA
Mehmet KARA ENERJİ GÜNDEMİ [email protected]

 

Türkiye Rüzgar Enerjisi Çalıştay'ı dün Ankara'da yapıldı. Bakan Taner Yıldız, Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği'nin (TÜREB) düzenlediği etkinlik çerçevesinde rüzgar enerjisi yatırımlarının geleceğini yakından ilgilendiren açıklamalar yaptı. Ancak Bakan Yıldız'ın, Kıbrıs Rum Kesimi ile Ada açıklarında petrol ve gaz arama lisansı konusunda anlaşma imzalayan İtalyan ENI şirketine, bu kararından vazgeçmediği için ambargo uygulanacağını açıklaması, rüzgârla ilgili söylediklerini bir anda arka plana itiverdi.

Bakan Yıldız'ın rüzgârla ilgili söylediklerinin özeti ise şu: 2023 yılına kadar 20 bin MW kurulu güce ulaşılacak. Bunun için destek sürecek. Yeni Elektrik Piyasası Kanunu ile getirilen, hayata geçirilememiş lisansların, teminatları yakmadan iade edilebilmesi imkanı sayesinde bazı projelerdeki tıkanıklık aşılacak. Gerçek, ciddi yatırımcıların önü iyice açılacak. Devletin yenilenebilir kaynaklarla ilgili 10 yıllık alım garantisi de devam edecek.

Yasa çıkarmak yetseydi...

Tüm bunlar iyi ama bir de yatırımcıların pratikte yaşadıkları var. Yani yasa çıkarmakla iş bitmiyor. Zihniyetle ilgili de kat edilmesi gereken ciddi bir yol var.

Bunları TÜREB Başkanı Mustafa Serdar Ataseven'le Rüzgar Çalıştayı öncesi İstanbul'da yaptığımız bir akşam sohbetinde konuşma imkanı bulduk. Ataseven heyecanlı, sektörün geleceğine umutla bakıyor... Yeni kanunun her şeyi tam olarak çözmese de önlerini büyük oranda temizlediğini söylüyor.

Mevcut ve yeni dönemde de sıkıntı yaratmaya devam edecek faktörleri sordum ve kendisi açık yüreklilikle anlattı.

Bir kere rüzgâr projelerinin inşaat öncesi sürecinin çok uzun olmasından yakınıyor. Tam 14- 18 ayrı kuruma başvurup, onların her birinin oluşturacağı ekiplerin teker teker saha incelemesine davet edildiğini, bunun tamamlanmasının 1.5-2 yıllık bir zaman aldığını söylüyor.

Ataseven'in bir önerisi var. Saha incelemesi için her kurumun tek tek heyet oluşturması yerine Enerji Bakanlığı ya da EPDK koordinasyonunda tüm ilgili kurumlardan temsilcilerin yer alacağı ortak bir heyet kurulsun, böylece saha incelemesi tek seferde, olmadı bir iki de ek ziyaretle tamamlansın... Ataseven'in dile getirdiği bir başka sorun da rüzgârla ilgili kurumlar arasında yaşanan anlaşmazlıklar, kurumlar arasındaki koordinasyonsuzluklar.

Türkiye'de her kurumun, kendi kuruluş ve işleyişiyle ilgili bir mevzuatı bulunduğunu hatırlatan Ataseven, çoğu kurumun ortada daha yeni bir kanun olmasına rağmen, önce kendi kurumuna ilişkin düzenlemeye baktığını, bunun bazen yeni düzenlemenin hayata geçirilmememesinin gerekçesi bile yapılabildiğini söylüyor. Oysa hukuk düzeninde yeni kanun, eski kanundan üstündür. Söz konusu düzenleme çok özel bir alanla ilgili değilse, yeni hüküm geçerlidir.

Demek ki hukuk sisteminin işleyiş biçimi, bu sistemi işletecek kadroların mentalitesi, hiç ilgisi yokmuş gibi gözükse de bazı işleri içinden çıkılmaz hale getirebilir.

Demek ki, bir kısmı kurumsal kıskançlıktan kaynaklanan duygusal faktörlerin tetiklediği normlar hiyerarşisini dikkate almama alışkanlığı yüzünden ülkedeki yatırımlar da gecikebiliyor.

Enerji yatırımları dahil, tüm kamulaştırma işlemlerinin Milli Emlak'a devredilmesinden sektördeki yatırımcıların neden rahatsız oldukları sorusunun cevabı da burada.
Umarız kamulaştırma yetkisi kullanan kurum, kamulaştırmanın hangi gerekçeyle yapılacağı konusunda da gerekli hassasiyeti gösterir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar