Normal gelen anormallikler 1
Günlük koşuşturma içinde pek çok kişi ve davranışla karşılaşıyoruz. Bir kısmı bizi etkiliyor, fark ediyoruz ve bu davranışın neden yapıldığını düşünüyoruz. Çoğunluğunu ise fark etmiyoruz. Çünkü artık kanıksamışız. Normal geliyor.
Bir kısmı sizi olumsuz yönde etkiliyor ve etrafınıza söz etmek istiyorsunuz. Beni olumsuz yönden etkileyen davranışlardan söz etmeye kalktığım zaman çevremden, “Sen kızgınsın” yanıtını almaya başladım. Oğlum ise, “Baba bunlara alışmalısın, toplum normal kabul ediyor” dedi. Düşündüm. Evet toplum bu anormallikleri normal karşılıyordu.
Bir zaman sonra bu konulardan kimseye söz etmemeye başladığımı fark ettim. Tenkit edilmekten kortum. Bıktım. Ama Midasın Kulakları’ndaki berber gibi içimdeki bu duyguları anlatmak istiyordum. Uzun süre, fark ettiğim “Normal gelen anormallikler”’i not ettim. Ne kadar da çoktu.
Aslında bu “normal gelen anormallikler”den söz etmek bir anlamı ile öz eleştiri. Diğer bir anlatımla bu bizim toplum ve bireyler olarak yapmamız gereken öz eleştiri. En azından benim için.
Belki bir gün yaparız. O bilince gelebilecek miyiz? Merak ediyorum. Ancak benim yaşımın görmeye yetmeyeceği gerçek. Torunlarımın yeter mi bilmiyorum.
Bu yazı dizisinde, kendinizi bulacaksınız. Ve şimdiye kadar fark etmeden yaşadığınız, çevrenizdeki birçok davranışı ve kendi davranışlarınızı fark edeceksiniz.
APARTMAN BALKONLARININ DEPOYA DÖNÜŞTÜRÜLMESİ
Kullanmadığımız eşyaları atma veya kullanabilecek birilerine verme huyumuz yok. Eee kullanmadığımız eşyaları ne yapacağız. Hadi balkona koyuverelim. Balkonlar oldu ardiye. Üstüne de bir muşamba sereriz. Böylece dış etkilerden de korumuş oluruz. Bu manzaralar artık hepimize normal geliyor ve ne yazık ki çoğumuz yapıyoruz bu anormal davranışı.
BALKONUNDA HALI DÖVEN İNSANIMIZ
Benim işim olsunda başkasından bana ne, zihniyetindeyiz. Hâlâ apartman düzenine alışamadık. Yanımızda, altımızda komşumuz varmış aldırmıyoruz. Balkondan halımızı umarsız bir şekilde silkeliyoruz, dövüyoruz. Benim üstümden bu şekilde kirli tozlar gelse kabullenecek miyim demiyoruz.
Bu davranış bize normal geliyor. Halbuki normal kabul ettiğimiz bu davranışımız anormal. Herkesin özellikle komşularımızın haklarına saygı göstermeliyiz. Bu en azından uymamız gereken insani bir davranış.
“BANA BİRŞEY OLMAZ” ZİHNİYETİMİZ
Siz özellikli insansınız ya “Bana bir şey olmaz” diye düşünebilirsiniz. Herkesin başına gelen olayların bizim başımıza gelmeyeceğini zan ediyoruz. Hızlı araba kullanırız, sigara içeriz. (Hatta benim gibi sigaraya isim takarız: Sevgili) Bana bir şey olmaz deriz. Halbuki normal sıradan bir kul olduğumuzu unutuyoruz. Ne kadar zengin olursanız olun, ne kadar kocaman kocaman unvanlarınız olursa olsun, bütün insanların başına gelen her şey sizinde başınıza gelebilir. Sizinde başınızdan bir trafik kazası geçebilir, kanser olabilirsiniz. “Bana bir şey olmaz” zihniyeti boş bir inançtır. Ve aslında bu zihniyeti kabul etmek anormalliktir.
MAHALLE BASKILARI
Hangimiz mahalle baskısı altında değiliz. Memnun musunuz? Muhakkak ki memnun değilsiniz, şikayet ediyorsunuz. O zaman niye devam ediyorsunuz. Aslında mahalle baskısı dediğimiz, boş insanların dedikodu yapmasından başka bir şey değil.
Etrafımızdaki insanların bakışları altında, denetimli bir hayat yaşıyoruz. Buna karşın, gene bildiğimizi okuyoruz. Başkasının işine karışmak, onun yapmadığını, sanki yapmış veya yapacakmış, yada düşünmüş gibi etrafla paylaşmak doğru değil. Ancak boş adam bunu yapar.
MERAK MERAKIMIZ
Yolda iki kişi bağıra bağıra münakaşa ediyorsa, hemen durup seyrederiz.
İki araba hafif birbirine sürttü mü? Hemen başına toplanır, halka yapar ve bir de fikir beyan ederiz. Diğer bir ifade ile, kendi üzerimize iş olmayan hadiselere bakmaya, fikir yürütmeye pek meraklıyız.
Bunun anormal bir durum olduğunu kabul etmiyoruz. Çünkü farkında değiliz. Göre göre, bu eylemi yapa yapa alışmışız.
MERAKLI KOMŞULAR
Bundan önceki büromda, kullanmadığım, güncelliğini yitiren kitaplarım için boş koli alıp büroma getirdim. Yarım saat sonra apartman görevlisi arkadaş, kapıyı çaldı; “Abi hayırdır, taşınıyor musun?” dedi. Bende “hayırdır nereden çıktı” dedim. “Alt komşu, koli getirdiğini görmüş, senin için galiba taşınacak” dedi. O bürodan üç sene sonra taşındım.
Bu anımı anlattığım bütün dostlarım, istisnasız hepsi, hafifçe güldü, “meraklı komşu” dediler. Kimse bu hareketin anormal bir şey olduğunu söylemedi.
Bu sadece ufak bir anı. Meraklı komşulara alışmışız. Onların bizi ve etrafı gözetlemesini ve insanlar için fikir yürütmesini kanıksamışız. Boş verip geçiyoruz bu anormal tavırlara.
YERLERE ÇÖP ATMA İLLETİ
Karayolları, kaldırımlar sanki çöp kutusu. Bu çöplerin çoğunluğu da küçük naylon su şişelerinden oluşuyor. İnsanlar suyu içtikten sonra, boşunu hemen ilk gördükleri köşeye, ağaç dibine atıveriyorlar. Birkaç dakika elinde tutup görecekleri çöp kutusuna atmıyorlar.
Eşimle günübirliğine yurdumuzun cennetten bir köşesine gittik. Hemen hemen bütün bankların altı, çekirdek kabukları ile dolu. Bir çifte müdahale etmek istedim. Eşim insanları terbiye edemezsin dedi. Belediye neredeyse adım başı çöp kutusu koymuş. Kullanan da var, kullanmayanda.
Bu anormal görüntülere de maalesef alıştırılmaya zorlanıyoruz.