Nobel’i ölçü almak...
Rahmetli Erdal İnönü ile Çin gezisindeydik. Erdal Bey her imkan bulduğunda otobüste bir yerden bir yere giderken sürekli olarak, bir fizik probleminin çözümüyle uğraşıyordu. O sırada adeta dünyadan kopuyordu. Ara verdiği bir sırada dayanamayıp sordum, “Erdal Bey sizi bunca meşgul eden problemin özelliği ne?” Erdal Bey şakacı tavrıyla yanıtladı: “Bu çözülememiş bir fizik problemi. Geçen yıllarda Nobel ödülü alan Çinli dostum, ‘Bu problemi çözen fizikçi ileriki yılarda Nobel'i alır dedi’ onun için uğraşıyorum. Çözemesem de Nobel yolunda yolculuk yapıyorum.” Karşılıklı gülüştük. Erdal Bey yeniden o fizik problemini çözmek için çalışmasına döndü.
Nobel'i ölçü almak bizim insanlarımızın bazıları için “önemli bir kriter”. Buna, geçenlerde Ekmeleddin İhsanoğlu’nun basın toplantısında söylediklerinde de tanık oldum. İhsanoğlu konuşması sırasında katma değerli ürün üretebilmenin önemine değinirken, bunun için fen bilimlerinde Nobel'in hedef alınması gerektiğini vurguladı: ”Bizim Nobelli sadece edebiyatçımız var. Oysa, Pakistanlı bir fizikçi ve Mısırlı bir kimyacı geçen yıllarda Nobel aldılar. Bizim de fen bilimlerinde Nobel’i hedefl ememiz gerekir” diyerek bir kimyacı olarak bilim adamlarımıza “hedef” olarak göstermenin yanı sıra, ona imkan hazırlayan devlet politikalarına da ihtiyaç olduğunu” ortaya koyuyordu.
Vehbi Koç Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Semahat Arsel de 45. yılını dolduran Vehbi Koç Vakfı’nın Koç Üniversitesi’nin Tıp Fakültesi Hastanesi’nin bu sonbaharda faaliyete geçeceğini açıklarken, “ Öğrencilerimizin daha üçüncü dördüncü sınıftayken hocalarıyla araştırma yapmalarını teşvik ediyoruz. Bunun da neticesini görüyoruz. Ben, Nobel Tıp Ödülü'nü kazanmış bir öğretim üyemizi görmeyi hayal ediyorum ve bunun olacağına yürekten inanıyorum” değerlendirmesini yapıyordu.
Nobel alacak bilim adamlarını yetiştirmeyi amaçlamak çıtayı yükseğe koymaktır. Ama bunun için eğitimde bizi geriye düşüren tabloya gerçekçi olarak yaklaşıp vakit kaybetmeden “Bunu nasıl değiştirebiliriz?” sorusuna cevap aramalıyız. Çünkü 15 yaş öğrencilerimizin 65 ülke içerisindeki yerleri fen bilimlerinde 43’üncü, matematikte 44’üncü ve okuma yeterliğinde 42’nci sırada olduğumuzu biliyoruz. Bu sonuçlar da bizi genel sıralamada 65 ülke arasında gerilere 45’inci sıraya yerleştiriyor.
Bunu kader olarak kabul edemeyiz. Çünkü, bazı okullarımızın öğrencileri bu alanlarda her yıl yapılan yarışmalarda birinci ve ikinci sıralarda yer alıp madalyalar kazanıyorlar.
Biz, “Nobel'i ölçü alan insanlarımızın” amaçlarına uygun eğitimin ne olması gerektiğini düşünüp, araştırıp, yapacağımız düzenleme ile “Yüksek katma değerli ürün üretecek emek kaliteli insan”lara ihtiyacımıza cevap vermeyi başarırsak, Nobel alacak bilim adamlarına da sahip oluruz.