Niyet değil, uygulama esas olacak…
Üretim, ihracat, istihdam…” diyoruz… “Üreten, geliştiren, döviz getiren, döviz çıkışını önleyen alanlarda mal/ hizmet üretecek/geliştirecek işgücünü unutuyoruz… Hatta…Yüksek kamu ücretleri ve yardım politikalarıyla, bu alanlara olacak/olması gereken işgücü talebini önlüyoruz…
***
“Sadece İstanbul’da en az 1,5 milyon konut dönüştürülmeli…” diyoruz… “Et, süt, buğday, savunma, makina gibi stratejik ürünlerde bağımlılık olmamalı” diyoruz…
Para tuzağı olmadan kalabilen ve iki elin parmaklarını geçmeyen okullarımızda, güç bela yetiştirdiğimiz kalıpçı/operatör veteriner hekimin; makine mühendisi/tekniker estetik uzmanın; ziraat mühendisi diyetisyenin yanında staj yapıyor, görmezden geliyoruz…
***
Mikro alanlarda yapmamız gerekenleri yapmayınca, makro alanlarda sorun büyütüyoruz… Sonra… Mevduat faizini aşağı indirip, kredi faizini yükseltiyoruz… Yani, bankaları daha fazla kredi kullandırmaya yönlendiriyoruz ama buna “sıkı para politikası” diyoruz!
***
Liranın enflasyona ve dövize göre daha fazla kazandırdığını/kazandıracağını gösteren mevduat faizini düşürüyoruz, buna “Liralaşma politikası…” diyoruz!
***
“Tasarruf…” diyoruz… Ama etkin olmayan kaynak dağılımı, harcamalar yapıyoruz…
***
Ve en başta, “Verimli olmalıyız…” diyoruz!
VELHASIL
Makro alanlarda da; Makro alanları iyileştirecek tek ilaç olan mikro alanlarda da… Söylediklerimizle uyguladıklarımız çelişiyor…
***
İyiye niyet, iyidir… Niyetin ne olduğunu ise “uygulamalar” ve “gerçekleşmeler” gösterir…
***
OVP ve 12’nci Kalkınma Planı’nda da niyet ortaya konulacak… Aldığımız bilgilere göre, farklı olarak, kamuda performans kriterleri öne çıkacak… Performans puanlamasında, niyet değil, uygulamalar ve gerçekleşmeler dikkate alınacak…