Nitelikli/niteliksiz işçi sorunu sanayide büyümeyi engelliyor
Okuyucularımdan Metin Saraç (Boyplast AŞ Yönetim Kurulu Başkanı EOSB Y.K Başkan Vekili) Metin Saraç’tan bir mektup aldım.
Okuyucum şunları yazıyor: “1972 doğumluyum. Eskişehir’e Endüstri Mühendisliği okumak için geldim ve 1994 yılında okulu bitirip profesyonel iş hayatına atıldım. 2002 yılında dört ortak, bir çalışan ve 250 m2 alanda tüm varlığımızı ortaya koyarak girişimcilik hayatına atıldık.
Firmamız Arçelik, BSH, Candy Group, Artema, Vitra ve Aselsan gibi firmalara plastik konusunda yardımcı sanayi olarak çalışmaktadır. Tasarımından, kalıbına, enjeksiyon baskısından serigrafisine, dekoratif boyasına, montajına kadar ana sanayinin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde üretim yapıyoruz. Logomuz olan ‘BOYPLAST plastiğe hayat verir’ noktasında, logomuzun hakkını vermek için çalışıyoruz. Plastik konusunda birçok yetenek ve tecrübeye sahibiz.
Şu an aynı ortaklık yapısı ile Eskişehir OSB’de 35.000 m2 açık 10.000 m2 kapalı alan ve yaklaşık 300 kişi ile ülkemiz ekonomisine hizmet vermek için gece, gündüz mücadele ediyoruz. Faaliyete geçecek 2. fabrikamızı Çerkezköy OSB’de Mart 2018 tarihinde faaliyete başlatacağız ve 2019 ikinci yarısında orda da 120 kişiye çıkmayı hedefliyoruz
Size yazmanın nedeni tüm sanayicilerimizin ortak sorunu haline gelen ve hatta bu nedenle düşük kapasite ile çalışma durumuna geldiği nitelikli/niteliksiz çalışan (işçi) bulamama sorununun büyüklüğünü anlatmaktır.
Nitelikli/niteliksiz çalışan (işçi) bulma konusunda yaşanan sıkıntılar ülke genelinde tüm sanayi kollarında söz konusu.
Biz, ülke olarak ancak dünya pastasından payımızı artırarak gelir seviyesini yükseltebilir ve ülke ekonomisini güçlendirebiliriz. İhracatımızı artırmak için, ihraç edilebilecek katma değeri yüksek üretime yönelmek zorundayız.
Türkiye sanayi çok büyük oranda fason üretim yapıyor. İhracatta fason üretim ağırlıklı.
Fason üretimde maliyetlerin yükseldiği anda alıcı kendine yeni yerler arar ve gider.
Bu nedenle Ar-Ge, tasarıma dayalı katma değerli ürünler ve teknolojiler üretme mecburiyetimiz var.
Hükümetimiz Ar-Ge çalışmaları konusunda oldukça fazla destek vermekte bu takdir edilmesi gereken bir durumdur. Fakat Ar-Ge ve tasarım ancak nitelikle, insan kaynağı ile olur, bu kaynağa sahip değiliz.
Bir sanayici olarak şunu çok net ifade edebilirim, ülkemizin aşması gereken en önemli sorun kaliteli, nitelikli eğitim, maalesef bu konuda dünya ortalamalarının çok altındayız.
Haklı olarak Hükümetimizin sosyal devlet olma ilkesinden hareketle hayata geçirdiği bir çok tedbir (Genel sağlık sigortası/işsizlik parası /sosyal yardımlar/odun, kömür, yemek benzeri yardımlar) toplumu tembelliğe sevk ediyor. Çalışmayan, çalışmak istemeyen yeni bir nesil ile karşı karşıyayız.
Bunlar kesinlikle yapılmalı fakat toplumu tembelliğe itmeyecek, dünya örnekleri ile yapılmalı
Bu nesil kesinlikle sanayide çalışmak istemiyor.
AVM/Restoran/ Bar /Cafe gibi yerlerde imkanları dar olmasına rağmen, çalışmayı tercih ediyorlar. Bir çok sanayici arkadaşımız bırakın nitelikli çalışanı, niteliksiz çalışanı bulup yetiştirmek istemesine rağmen bulamadığı için makinelerini kapatmak, üretim kapasitesini düşürmek zorunda kalıyor.
Birçok sanayicimiz, bu nedenden dolayı büyümek istemiyor, çünkü mevcut işlerinde doğru kalitede doğru zamanda ürünü teslim etmekte ciddi anlamda zorlanıyorlar
Eğer bizler ülke olarak geleceğini üretmekte ve sanayide görüyor isek, belli tedbirler almak zorundayız.
İşçi bulamama ve bu nedenle yaşanan verimsizlikler, üretim kayıplarının önüne geçmek için;
-Sanayi işçisine pozitif ayrımcılık yapılmalıdır.
- Sanayi işçisine madencilikte/askerde olduğu gibi erken emeklilik hakkı tanınabilir. Çalışılan her yıl için 1 ay erken emeklilik ve çalışan tüm çalışma hayatını sanayide/üretimde geçirdi ise 65 yerine 60 yaşında emeklik hakkı verilebilir.
- 2.000 TL. net maaşın altında çalışan sanayi işçisine, AGİ de olduğu gibi SKG işçi primi (asgari ücretli için yaklaşık 268 TL.) ve gelir vergisi (asgari ücretli için yaklaşık 226 TL) teşviki verilmelidir.
SGK işçi pirimi ve gelir vergisinin yarısı, çalışana ödenebilir. Bu durumda, sanayi işçisinin eline toplam 247 ek ücret geçmiş olur
Bu teşvikler sonucu bir çok çalışan sanayide kayıtlı sistem içine girer, devletimiz bu noktada kayıp değil kazanç elde eder.
- Devletin Bireysel emeklilik sistemi için uyguladığı katkı oranı, ortalama %20 ise, sanayi işçisine %25 olarak uygulanması teşvik edici olur
- Sanayinin eleman bulamaması nedeni ile kapasite kayıpları var. Öte taraftan işgücüne katılabilecek, bir kısmı yardımla bir kısmı kaçak yollardan çalışan bir çok Suriyeli ve Irak uyruklu insanlar var. Bu insanlara yasal çalışma izni verilmeli, bu sayede de kayıt altına alınıp, üretime yönlendirilmeleri desteklenmelidir. Tüketen değil üreten bireyler hedeflenmelidir
- Kadınların çalışma hayatına katılmasını önemsiyoruz. Ne var ki, kreş, doğum, süt vs izinleri gibi uzun izin süreleri bir çok işverenin, kadın işçi çalıştırmak istemelerine rağmen, bu zorunluluklar sonucu kadın işçi çalıştırma isteğini azaltmasına yol açıyor. Bu noktada işvereni destekleyecek tedbirler alınmalı, örnek kadın çalışanların işveren yüklerinin bir kısmı devlet tarafından kısa vadeli değil uzun vadeli olarak desteklenmeli.
- Bir çok üniversite mezunu işsizimiz var. Ve bu durum bizleri üzmekte, Arz/talep çalışması yapılıp, üniversitelerde piyasa talebi olmayan bölümlerin kontenjanlar düşürülmeli, daha az fakat daha nitelikli mezun hedeflenmeli.
- Açık öğretim büyük oranda erkek öğrenciler için askerlik muafiyeti nedeni ile tercih ediliyor.
Askerlik muafiyeti kaldırılmalı, gençler hem çalışıp hem okumaya teşvik edilmeli. Mevcut durumda meslek sahibi olacak yaşlarını açık öğretimi bitirmek, genellikle de okulu uzatıp, uzun bir süre askerliği geç yapmak için harcıyorlar. İş hayatına geç başlıyor, doğal olarak da meslek edinmesi, öğrenmesi zorlaşıyor.
- Meslek liseleri için Almanya gibi ülkelerin uyguladığı sistem esas alınıp, bize uygun hale getirip uygulanmalı, meslek lisesi başlangıcı orta okul olmalı.
Lisede bir çocuğa meslek edindirmek için geç kalınmış oluyor , ‘Ağaç yaşken eğilir’ bu atasözü unutulmamalıdır.
- Meslek liseleri 1. Aşamada Sanayi Bakanlığına bağlanmalı, öğretmen, müfredat tüm süreçler bakanlığın sahadan aldığı geri bildirimlere yani ihtiyaçlara göre belirlenmeli.
Uzun vadede 2. aşamada tüm meslek liseleri meslek odalarına bağlanmalı.”
Eli taşın altında olan bir sanayicinin, sanayicilerin ortak sorunlarına ilişkin değerlemelerini okuyucularıma aktarmak istedim.