Nitelikli ve yenilikçi girişimcilere yararlı olacak bir kitap öneriyorum
Önceki gün Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Kemal Madenoğlu’ndan “Türkiye’nin Yenilikçi Girişimcileri Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Örneği” başlıklı bir kitap aldım.
Yazarı, Planlama Uzmanı Mehmet Cansız, yayımlayan da Sosyal Sektörler ve Koordinasyon Müdürlüğü.
Nitelikli ve yenilikçi girişimcilere yol gösterici ve taraflara faydalı olacak araştırma niteliğindeki bu güzel eseri için Mehmet Cansız’ı kutlamak istiyorum.
Cansız’ın “Türkiye son yıllarda yenilik ve Ar-Ge konusunda uygulanan strateji ve politikaları ile bu alanda son derece önemli ivme kazanılmıştır.
Ancak hala gelişmiş ülkeler ile karşılaştırıldığında Ar-Ge ve yeniliğe dayalı girirşimcilik yeterince gelişmemiş olup girişimcilerin yenilik kültürü, Ar-Ge kapasitesi, iş modeli geliştirme ve teknoloji yönetimi ve becerisi yeterli değildir.
Bu yetersizliklerin yanında yenilikçi girişimciliğin geliştirilmesine ve bu kesime sağlanan teşvik ve desteklere yönelik ihtiyaç ve etki analizi ile inceleme araştırma sayısı da oldukça azdır.
Halbuki teknoloji tabanlı yenilikçi girişimcilik; Türkiye’nin uzun vadeli büyüme hedefleri çerçevesinde, rekabet gücünün artırılması, teknoloji geliştirme ve üretim ile teknoloji yoğun mal ve hizmet lehine geliştirilmesi konularında kilit öneme sahiptir.”
Tesbiti, kanımca ülkemizdeki yenilikçi girişimciliğin bugünkü konumunu ve önemini vurgulayan sağlıklı bir tesbittir. Ülkemizde nitelikli, yenilikçi girişimcilik tanımının yeterince bilinmediğine inanalardanım.
Bir avuç üniversitemizin çabasıyla teknoloji geliştirme bölgelerini (TGB), buralar da üretilen ürünlerle ülkemiz ekonomisi, sanayisi açısından yararlı olacağı anlatılmaya çalışılıyor.
TÜBİTAK’ın yaptığı bir değerlendirmeye göre, Türkiye'nin en girişimci ve yenilikçi 50 üniversitesinin varlığını ve teknogirişim sermaye desteğinden de 3 yıl içerisinde bin 134 girişimcinin yararlandığı bilgisini yinelemek istiyorum.
İyi niyetle çalışan üniversitelerimizin yanısıra TGB tanımı içindeki bazı Teknoparkları (yüksek kira getirisi plazalarla yarışan) yüksek kira getirisi amaçlı bir anlayışla yönetmeye çalıştıklarını da anımsatmakta yarar görüyorum.
Oysa, ülkemizde ilk defa KOSGEB tarafından kurulan Teknoloji Geliştirme Merkezleri (TEKMER) bugüne kadar çok sayıda girişimci yenilikçi ürünler geliştirerek ülkemiz ekonomisine, sanayisine katkı sağladıklarını anımsatmak isterim.
Ülkemizde son yıllarda hızla yaygınlaşan girişimcilik eğitimlerinin sayısal artışına rağmen iş kurmaya yönelik sonuçlar çeşitli nedenlerle yetersiz kalmaktadır.
Örneğin, KOSGEB verilerine göre (bu verilere kitapta da yer verilmekte) 2010-2013 yılları arasında yaklaşık 130 bin girişimcilik eğitimine katılanlardan yaklaşık 7 bin kişinin işini kurmaları dikkat çekici bir sonuçtur.
Kitapta bir girişimcinin bu konudaki değerlendirmesi ve önerileri de yer alıyor.
Girişimciye göre “Girişimcilik eğitimlerinin 100 binlere ulaşmasından ziyade bu işlerin etkin yapılması gerekmektedir. Bana göre üniversitelerde verilecek kısa teorik bilgi ve başarı örneklerinin verilmesinin yanında öğrencilerin staj ve çalışmaya yönlendirilmesi, gelecelkte insanların girişimci olmalarında önemli etkiler sağlayacaktır.
Kaldı ki ünüversitelerin ellerinde artık gelişmiş teknoparklar olması,öğretim üyelerinin bu iş yerlerinde iş kurmaları,bu çalışma ortamını da kendiliğinden sağlayabileceklerdir.
Örneğin teknoparkta bulunan işletmelerin o üniversiteden öğrencilere girişimcilik dersi kapsamında staj ve yarı zamanlı çalışma ayarlamaları durumunda üniversite tarafından alınan kiralardan indirime gidilebilir.
Dolayısıyla öğrenciler Ar-Ge kültürü ve gerçek girişimcilikle tanışırlar.
Bunlar için dünyayı yeniden keşfetmeye de gerek yok.
ABD’nin bu işi nasıl yaptığına bakılması yeterli olabilir.”
Girişimcilik eğitimlerine ilişkin bir girişimcinin değerlendirmesi ve önerileri de bunlar.
Girişimcilik eğitimlerinden sayısal çokluğundan söz etmek yerine kalite ve sonuç odaklı bir girişimcilik eğitimin verilmesi kaynaklarımızın da iyi kullanmamızla birebir ilişkisi olacağını gözden kaçırmamamız gerekiyor.
Üniversitelerimizin, yerel yönetimlerin ve STK’ların, girişimcilik eğitim programlarını bu anlayışla yeniden düzenlemesinin gerekliliği bu sonuçlardan da belli oluyor.
Bu işlerin öncülüğünü yapmak sanırım KOSGEB’e düşüyor.
Kalkınma Bakanlığı’na ve Mehmet Cansız’a bu güzel eser için tekrar teşekkür ediyorum..
Konuyla ilgilenler bu kitabı mutlaka edinmeliler..