Nitelikli işsizlik
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın bayram öncesinde açıkladığı 'Orta Vadeli Program'ın işsizlik projeksiyonlarını okuyunca, Türkiye'de her vesileyle işsiz ya da "teğet geçen" küresel krizin "bizim krizimize" dönüşmesiyle daha da işsiz mühendislerin, mimarların ve diğer nitelikli, eğitimli teknik elemanların da işleri çok zor, diye düşündüm.
Zaten, Türkiye'de ekonominin güdük istihdam yapısından doğan işsizlik sorununu "mesleksizlik" veya genel manada "niteliksizlik" kavramlarıyla bütünleştirerek tanımlayan ve bunun karşısına "herkes meslekli yahut nitelikli olsa bu ülkede işsiz kalmazdı" imâsını koyan "düz" yorumları hiçbir zaman anlayamadım.
Şu nedenle anlayamadım: Ekonominin nicel ve nitel istihdam kapasitesiyle, "kemikleşmiş" işsizlik sorunu arasındaki ilişki sadece "niteliksizlikle" ilgili olsa, neyse… Bu ülkenin ekonomik yapısı, çarpık kurgusu nedeniyle bırakın "mesleksizleri"; mevcut, yetişmiş "nitelikli işgücü" birikimini kullanmakta da son derece yetersiz. Tartışılmayan "kök" sorun işte bu.
Hal böyle olunca…
İstihdam-işsizlik sorunu üzerine "düz" ve "yüzeysel" hüküm kuranlar işin bu tarafıyla ilgilenmeyince, Türkiye'de her vesileyle zaten işsiz ya da "teğet geçen küresel krizin "bizim krizimize" dönüşmesiyle daha da işsiz mühendislerin, mimarların dertlerine çare aramak üzere kurultay düzenlemek zorunda kalmalarını anlamak kolaylaşıyor.
TMMOB'nin "nitelikli işsizlik" konusundaki ilgi, bilgi, fikir ve çözüm boşluğunu doldurmaya katkı olarak 14-25 Kasım tarihlerinde İstanbul Teknik Üniversitesi Maçka Kampüsü'nde "Ücretli ve İşsiz Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Kurultayı" düzenleme ihtiyacını duyması bundan.
Kurultayın kapsamlı bir gündemi var: Sadece nitelikli teknik işgücünün "işsizliği" değil, sanayinin gerekli tüm alanlarında çalışma şansını yakalayabilen "ücretli" mühendislerin, plancıların durumu da tartışılacak, çözüm yolları üretilecek. Belli ki, "nitelikli işsizlik" bir büyük dert, "nitelikli ücretlilik" daha büyük bir dert!
Durum ne?
Bir durum şu: TMMOB çatısı altındaki meslek odalarında kurulan komiteler, özellikle kriz sürecinde işini yitiren mensuplarının "çetelesini" tutmaya, bulguları kamuoyuna duyurmaya çalışıyor. Henüz bütüncül bir sonuç çıkarmak mümkün olmasa da meselâ makinecilerde, inşaatçılarda, endüstricilerde "kriz gerekçesinin" ciddi iş kaybına yol açtığı gözlemlenebiliyor.
Bu gözlem, Türkiye İş Kurumu'nun (İŞKUR) "teknik eleman işsizliğine" ilişkin verileriyle hem netlik hem de resmiyet kazanıyor. Başta belirteyim: İŞKUR'un verileri özellikle mühendis, mimar, şehir plancıları kesimindeki işsizliği tam yansıtmıyor. Çünkü, bu kesim iş aramak için kurumu pek kullanmıyor.
Buna rağmen, Aralık 2008 ile Haziran 2009 tarihleri arasında sadece İŞKUR kanalıyla iş arayan mühendis, mimar sayısındaki artış yüzde 33 oranında. Meslek disiplinleriyle ilgili verilere göre, gemi makine mühendisleri, iç mimarlar ve mimarlardaki işsizlik başvurusu artışı yüzde 100'ün üzerinde.
Keza, makine, inşaat, endüstri, ziraat mühendislerinde işsizlik artış hızı yüksek. Elektrik, elektronik, fizik, harita, şehir plancılığı kollarında ise artış hızı nispeten düşük. Ama, oranlar ne olursa olsun nitelikli işsizlik sorunu en az niteliksiz işsizlik sorunu kadar ciddi. Ve, "herkes meslekli olsa bu ülkede işsiz kalmaz" imâsı, elindeki niteliklilere iş yaratamayan bir ekonomik yapıda çözüm değeri ve anlam taşımıyor.