Nitelikli acente oyunları

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI [email protected]

Geçtiğimiz haftalardaki yazılarımda, sıkça, başta kurumlar vergisi olmak üzere ticari işletmelerden toplanan vergilerde, bölgesellik ve sektörellik ilkeleri ile farklılaşmalara gidilmek suretiyle, ülkemizdeki yatırımların özendirilmesi ve gelişimi yavaş olan bölgelere doğru yatırımların yönlenmesinin taşıdığı öneme değinmeye çalışmış idim. Tabi vergi politikalarında bu belirttiğim hususların önemi kadar, ülkemizde bulunarak çeşitli faaliyetler gösteren kuruluşların da yerli şirketlerimize eşdeğer oranda ve adil düzeyde vergi ödüyor olmaları, bu faaliyetlerin de doğru bir şekilde denetlenerek haksızlığa sebebiyet verilmeyek olması da en az ilk cümlemde belirttiğim husus kadar önemli. Zira yabancı sermayedarların ülkemizde gerçekleştirdiği faaliyetler ile elde ettikleri karların mutlak surette Türkiye’de vergilendiriliyor ve gelir olarak beyan ediliyor olması, her Türk vatandaşının ve ticari işletmesinin de haklarının korunması anlamı taşımakta. Bugün, konuyu bir yandan devletin vergi toplama konusundaki hassasiyet açısından ele alırken, diğer yandan da özellikle yabancı taşıma şirketlerinin acentelerinin ülkemizde nasıl rahat hareket ettiklerine ve bunun da dış ticaretçilere yansımalarına da değinmeye çalışacağım.

Pek çoğumuzun bildiği gibi, ülkemizde uluslararası taşımacılık sektörü büyük bir hacme ve öneme sahip olup, Türk firmalarının yanı sıra pek çok yabancı kuruluş da bu hizmeti vermekte. Yabancı menşeli firmaların Türkiye’deki acenteleri de başta havayolu ve denizyolu olmak üzere ülkemizde bu faaliyetlerini sürdürürken, hava ve deniz limanlarında yetkileri olmadığı halde, hizmet veriyormuşcasına acente işlemleri adı altında bazı acente giderleri oluşturuyor, herhangi bir tarifeye uygun olmaksızın ve herhangi bir lisansa da bağlı olmaksızın yan hizmet kuruluşları adı altında yüksek bedeller tahsil ediyor olmaları ne yazık ki pek çok dış ticaret yapan firmanın elini kolunu bağlamakta. Diğer taraftan bu hava ve denizyolu acentelerinin gerçekte gerek kanunen, gerekse Uluslararası Teslim Şekilleri düzenlemeleri (incoterms) çerçevesinde yerine getirmek zorunda ve var ise masraflarını taşıyandan almak durumunda oldukları, çeşitli isimler altında tahsil ettikleri bu bedelleri ithalatçı ve ihracatçılarımızdan talep ediyor olmaları da ayrıca her zaman da belirttiğim gibi dış ticaretçilerimizin kanayan bir yarasıdır. Hatta bununla da kalmayıp, pek çok zaman Incoterms açısından da firmaları işin içerisinden çıkılamaz hale getirmektedir. Hele ki bu giderler arasında yer alan ordino gideri, dünyada eşi benzeri olmaması, ve gerçekte artık Gümrük Kanunu'muz açısından da mevzuatımızda yerinin bulunmamasına rağmen, bir türlü literatürümüzden çıkamamakta ve ithalatçı firmalara önemli bir maliyet olarak yansımaktadır. Üstelik Uluslararası Teslim Şekilleri incelendiğinde dahi böyle bir masrafın ne adı, ne de varlığından söz edilmiyor olması firmaları da zor duruma sokmaktadır. Üzücü olan taraf, bugün gümrük müşavirliği bedelinin dahi hayli üzerinde olan bu bedel, herhangi bir emek verilmeksizin yalnızca bir kağıt parçası için tahsil edilmektedir. İthalatçılarımızın maliyetinin yüksekliğinin ihracatımızın büyük ölçüde ithalata bağlı olduğu düşünüldüğünde gerçekte ihracatçılarımızı da etkileyen maliyetleri olduğunun, yine ihracatçılar tarafından biliniyor ve ele alınıyor olması da gözden kaçırılmamalı.

Peki, bu yollar ile yüksek ciroları, üstelik neredeyse hiçbir masrafa katlanmadan elde eden bu yabancı firma acenteleri aynı oranda kurumlar vergisi ödüyorlar mı diye baktığımızda ise, tahsil edilen bu yüksek miktarlara ve cirolara uygun bir vergi ödemedikleri, ve genellikle de bahse konu bedellerin navlun transferi adı altında yurt dışına aktarıldığı, ülke ekonomimize girememesi gibi handikaplar ile karşılaşıldığını üzülerek görmekteyiz. Bugünlük biraz farkındalık yaratabilmenin ilk adımını atayım istedim, vergi açısından ve çözüme dair önerilerimi bir sonraki hafta ele alarak, bu önemli konuya dair yorumlarımı 29 yıllık tecrübelerim ile birleştirerek aktarmaya devam edeceğim. Zira konu ülkemiz açısından büyük önem taşımakta…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sezon sonu, sezon başı 13 Aralık 2024
Devalüasyon olmadan olmaz 06 Aralık 2024
Sermaye göçü 29 Kasım 2024