Neyi fiyatladığını bilmek

Orkun GÖDEK
Orkun GÖDEK Bakış Açısı

Borsa düşüp, TL değer kaybettiğinde insanların sohbetlerinde ortak tartışma başlığı doğal olarak “ne oluyor?” sorusuna yanıt aramak oluyor. Bugünlerde herkesin dilinde aynı soru var. Takside, otobüste, stadyumda, iş yerinde, akşam sofrasında… Durum böyle olunca algı da yükseliyor. Ancak, algının doğru noktada olduğu konusunda şüphelerim var. Gelin birlikte tartışalım.

Günlük hareketlerle yaşar olduk. “Fast Food” tanımı artık gıdadan gündelik yaşama geçmiş durumda. En yakından hissedildiği yer de bana göre yatırım kararları olmaya başladı. Belli başlı ölçümlemeleri yaparken geçmişle kıyaslıyoruz. “Zirveden şu kadar düşüş oldu, dipten yükseliş şu seviyeyi aştı” gibi ifadeleri yatırım kararları verirken sıklıkla kullanıyoruz. Bize has değil, kabul ediyorum. Ancak, kullanım aralıkları sanıyorum ki bizim için artmış durumda.

Kabul etmemiz gereken gerçeklerle devam edelim. Erken seçim süreci içerisinde olan bir varlık grubundan bahsediyoruz. İlk piyasa tepkisinin olumlu olması, bundan sonra devam edecek olan sürecin de bu şekilde olacağı anlamına gelmiyordu. Bu durumu yine bu köşede anlatmaya çalışmıştım. Sizin kendi evinizdeki gürültü kadar dışarıdaki gürültü de güzel bir uyku uyumanıza engel olabiliyor. Öncelikle bu gerçeği benimsemek gerekiyor. Kabul etmediğimiz, görmek istemediğimiz, yok saydığımız her gerçek zaman içerisinde daha farklı bir şekilde karşımıza yol üstünde çıkıyor. Doğanın kanunu bu maalesef.

Rakamlarla anlatmaya çalışayım. Erken seçim çağrısının yapıldığı ilk tarih olarak karşımıza 17 Nisan çıkıyor. Şayet dolar/lira kuru için söz konusu tarihe 100 değerini verecek olursak 8 Mayıs tarihinde bahse konu rakam 104.70’e yükseliyor. Yani, Amerikan doları karşısında Türk lirasının değeri yüzde 4.7 azalmış oluyor. Peki, aynı süre içerisinde Amerikan dolarının küresel çapta değerini gösterir dolar endeksi ne oluyor? 104.01 seviyesine yükseliyor. Yani, bardağın bu kısmından baktığımızda genele yayılır, global çapta bir Amerikan doları değerlenmesi durumu görüyoruz. Aynı süre zarfında euro/dolar paritesi 95.89’a geriliyor. Ortak para birimi euro zayıflıyor. Gelişmekte olan ülke para birimlerinin değerini gösterir JP Morgan endeksi de 95.86’ya düşüyor. Buraya kadar olan kısım oldukça net; küresel hareketten etkileniyoruz.

Gelin süre zarfını biraz daha genişletelim ve bakalım resim değişiyor mu? Dünya varlıklarında 26 Ocak tarihinden bu yana risk algısında bozulma söz konusu. Yatırımcı kesimi artık 2016-2017 döneminde olduğu üzere riskli gördükleri varlıklara gözleri kapalı giriş yapmak istemiyorlar. Dünya, Başkan Trump’ın seçim sürecinde dile getirdiği başlıkların hayata geçiş aşamalarına tanıklık ediyor. İki büyük ekonomi olan ABD ve Çin birbirine karşı vergi tarifeleri üzerinden adım atıyor, daha ileri gitmekle tehdit ediyor. Yani, durum pek süt liman değil. O halde aralık olarak 26 Ocak-17 Nisan arasını seçelim. Bu dönemde dolar/lira kuru ne yapıyor? 100 seviyesinden 109.23’e yükseliyor. Ne demiştik yukarıda? Yani, TL’nin kaybı yüzde 9.23 oluyor. Peki, emsallerimiz dediğimiz gelişmekte olan ülke para birimleri ne yapıyor? 97.60’a geriliyor. Dolar endeksi ise 100.50 ile neredeyse yerinde sayıyor. Yani, Türk lirası henüz “erken seçim süreci” başlamamışken çoktan negatif yönde ayrışmaya başlamış oluyor.

Böylesi günlerde herkes durum analizi yapıyor, rakamlar birbirine karışıyor, nedense herkes haklı çıkıyor. Ancak, durum öyle değil. Analizin kapsamını, süresini dikkatle belirlemek gerekiyor ki bardak dolu mu boş mu anlayabilelim. Şimdi size bilinmedik şeyler anlatmayacağım; sadece serzeniş yapmak istiyorum. Hepimiz gidişat konusunda çözümü TCMB’de arıyoruz. Esasen yanlış da yapıyoruz.

Para politikasının üzerine düşen kısım ayrı, diğer paydaşların düşen ise apayrı. Uzun süredir Türkiye’de para ve maliye politikaları arasında eşgüdümü sağlamakta zorlanıyoruz. 2006-2016 arası dönemin tek hanede olan ama yine de TCMB’nin hedefi üzerinde kalan yüzde 8’lik ortalama enflasyonunu son iki yılda çift haneye taşımış durumdayız. İç tüketimimiz canlı. Ekonomide çıktı açığı TCMB hesaplamasına göre yüzde 1 ile pozitif tarafta. Üstelik olmayacağına yatırımcıları ikna ettiğimiz anda erken seçim başlığını tartışmaya açıyoruz. Dışarıdaki fiyatlama ortamı bu süreçte kaygan zeminde ilerliyor, Amerikan doları da değerleniyor. Yani, zamanlama olarak da biraz şanssızız.

Bugünlerde herkes bir sinyal, ışık, yol gösterici bir şeyler arıyor. Algının bozulduğu dönemlerde “oyun değiştirici” etkiye sahip bir hamle yapmazsanız oynaklığın boyutu da süresi de genişliyor. Kısa vade için risk olarak görülen başlıklarımız herkesin malumu. Dışarıdaki akışın lehimize olumluya dönmesini beklemekten başka elden gelen pek bir şey yok gibi. Seçim sürecini atlatıp belirsizliği azalttığımızda ise yatırımcılarda icraat beklentileri oluşacak. Bunun adı da “yeni hikaye yazma şansı” oluyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
ECB hamleleri ve riskler 14 Eylül 2019
GOÜ heyecanı her yerde 07 Eylül 2019
Beklemekle oluyor mu? 17 Ağustos 2019