Neye dikkat edeceğiz?
Arkadaşımız Ferit Parlak’ı aldığı ödül için kutlayarak, geçen gün köşesine aldığı haberi, şarkıcı Hadise’nin meşhur marka bir çantası yüzünden başına geldiği söylenenlerle birleştirerek ihracata farklı bir açıdan bakmaya çalışacağım.
Arzum’un sahibi Sayın Murat Kolbaşı ile yaptığı sohbette genç kuşağın, fuarlara gitmekten pek hoşlanmadığını ve bunu masraflı olarak gördüklerini öğrendiğini aktarıyordu.
Bu görüşe çok karşı çıkmamakla beraber, olumsuz bakışımın daha ağır bastığını belirtmem gerekir.
Önce olumlu bakış açısından başlayalım.
Birçok ürünü internetten almanız ve sorun yaşamadan kullanmanız mümkündür. B2C denilen ve üreticiden tüketiciye doğru giden ticarette, gün geçtikçe artan bir e-ticaret hacmi görüyoruz. İnternetten yapılan ticarette nerdeyse yok yok. Bu sohbetimizi yazdığım diz üstü bilgisayarımı bile internetten aldığımı itiraf etmem gerekir.
Ancak diyelim ve şarkıcı Hadise’nin sahte çıkan çantasına dönelim.
Çok meşhur bir marka çantanın, hava alanı güvenliği tarafından yapılan incelemede sahte çıkması üzerine şarkıcı hanım, havaalanında epeyce sorgulamaya maruz kalmış ve internetten aldığını kanıtlamaya çalışması üzerine ve çantasını havalimanında bırakmayı kabul etmesiyle gittiği ülkeye girmesine izin verilmiş.
Burada bilinen bir İngiliz özdeyişini tekrarlamak isterim; “Seeing is believing.", Türkçe karşılığını “Görmek inanmaktır" diye ifade edebileceğimiz bu özdeyiş her ne kadar eski de olsa bu olay onun hala geçer akçe olduğunu kanıtlıyor.
İnternet üzerinden yapılan alışverişin sağlığı konusunda epey şikâyet olduğunu ve bu şikâyetlerden özellikle dürüst e-ticaret yapanların zarar gördüğünü hepimiz biliyoruz. Parayı tahsil edip mal yollamayanlar ne kadar az olsa da gönderileceği söylenen ürünlerin yerine kötü kalite veya satışı yapılanla hiç ilgisi olmayan ürünlerin yollandığı da haberlere epey konu oluyor.
Uzun soluklu, güvenilir ve sağlıklı işbirliklerinin, tarafların karşı karşıya gelmeden başlatılması ve kurulması bugün için pek de olası görünmüyor.
Fuarları, satış bağlantısı yapılacak yerler görerek, oralarda satış bağlantısı kurmadan dönmeyi yenilgi ve başarısızlık olarak görenlerdenseniz, fuarların azalan ziyaretçilerinin sizleri tedirgin etmesi çok doğaldır. Benim fuarlar hakkındaki görüşüm biraz farklı.
Bayram, yılbaşı ve benzeri özel günler öncesi yapılan hediyelik eşya fuarları dışındaki organizasyonları, satış bağlantısı yapılacak yerler olarak görmüyorum.
Buralar potansiyel alıcıların mümkün olduğunca çok kaynağı bir arada gördüğü, karar vermek için seçenekleri aynı anda değerlendirdiği, varlığından haberdar olmadığı üretici ve tedarikçileri bulabildiği, mümkün olduğu ölçüde ürünleri inceleyebildiği, rakiplerin birbirlerini tanıdığı ve ürünlerini inceleyebildiği, yeni teknolojilerin ve malzemelerin piyasaya sürüldüğü çoklu görüşmelere olanak sağlayan ortamlardır.
Bu seçenekleri oldukça yüksek sayılara vardırabiliriz.
İnternetin getirdiği olanakları yadsımak, gerçeklere gözlerimizi kapatmak olur.
Öte yandan fuarların sağladığı, çok kısa sürelerde mümkün olabildiğince fazla görüşme yapmak, ürün inceleme, firma yetkilileri ile görüşme yapabilme gibi olanaklar internette olmayan imkânlardır.
Teknolojiyi gözden uzak tutmadan, ne getirir ne götürür hesabını iyi yapmak gerekir.