New Deal efsanesi

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

Tüm dünyada gözler ABD Başkanı Barack Obama'nın ekonomik programına çevrilmiş durumda. AB başta olmak üzere herkes New Deal'e yani "Yeni bir dünya için yeni bir görüş" ihtiyaç duyulduğunu gündeme getiriyor. New Deal (Yeni Görüş) 1929 yılında başlayan ve tüm dünyayı etkisi altına alan ekonomik kriz dönemine ait bir kavram. New Deal, 1932 yılında ABD Başkanı olan  Franklin D. Roosevelt'in ABD'yi bu buhrandan kurtarmak için uyguladığı ekonomik, sosyal ve siyasal önlemleri içeriyor. New Deal girişimi özellikle istihdam yaratmaya ve kamu yatırımlarının artırılmasına odaklanmıştı.  ABD bugün yaşadığımız krizi bu eski formülle iyileştirmeyi hedefliyor. Obama, son 50 yılın en kapsamlı harcama paketi olacak yeni New Deal müjdesini çoktan verdi. Bu kapsamda üretimi canlandırmak için kamunun altyapı yatırımlarıyla ekonomiye para akıtılacak. Finans sektöründen sonra reel sektör de desteklenecek.

Peki New Deal, 30'lu yıllarda yaşanan Büyük Buhran'ı sona erdirmeyi başardı mı? Fransa'nın önde gelen işletme ve ticaret üniversitesi ESSEC profesörlerinden Florin Aftalion'un bu soruya verdiği cevap, hayır. Bu düşüncenin çok yaygın bir efsane olduğunu ifade eden Aftalion, bu görüşünü şöyle savunuyor: "1930'lu yıllarda işsizliğin gelişimi New Deal'in başarısız olduğunun kanıtı. Franklin Roosevelt'in ilk başkanlık yılı olan 1933'te işsizlik oranı yüzde 25'lerdeydi. İlk görev süresinin tamamlandığı yıl ise yüzde 15'e düştü. 1937 yılında ise ekonomik durum yeniden kötüleşti. Kürüz içinde bir kriz yaşandı ve işsizlik yüzde 19'a yükseldi. 1940'a gelindiğinde ise hâlâ yüzde 10'un üzerindeydi."

Bu rakamlara bakıldığında depresyonun New Deal politikasına rağmen uzun yıllar devam ettiğine dikkat çeken Aftalion, 1932 yılında kongrede New Deal politikasını anlatan Roosevelt'in bile, bu politikanın içeriğinden habersiz olduğunu söylüyor.

Aftalion şu sözlerle devam ediyor: "Roosevelt başkan seçildikten sonra, uzman olarak değerlendirdiği kişilerin düşüncelerine başvurdu. Yeni başkan dikkate aldığı bu düşüncelerin sonucunda, kendinden önceki ABD Başkanı Hoover gibi, ABD'nin sorununun aşırı rekabetten kaynaklanan üretim fazlası olduğu görüşüne vardı. Aynı uzmanlara göre krizden çıkmak için, tarım ürünleri başta olmak üzere, fiyatların ve gelir düzeylerinin artırılması gerekiyordu. Bu amaçlara ulaşmak için sanayide tekelleşmeye gidildi, asgari fiyatlar ve ücretler belirlendi, mahsuller yok edildi, milyonlarca hayvan öldürüldü, köylülere adeta hiçbir şey yapmamaları için para ödendi. Bu anlamsız mantık kapsamında, dışarıdan gelen ürünlere oranla çok daha pahalı seviyelere ulaşan ABD ürünlerinin korunması gerektiği düşünüldü. Hoover dönemine ait olan yüksek gümrük vergileri korundu. Oysa bu vergiler Büyük Buhran'ın daha ciddi boyutlara ulaşmış olmasının nedenlerinden biriydi."

Aftalion uygulanan bu politikaların beklenen sonuçları doğurmadığını, tam tersine yapay bir şekilde artırılan gelirlerin işsizliği de artırdığını belirtiyor. Hane harcamalarının düştüğünü, çiftçilerin gelirlerinin yok olup gittiğini söyleyen Aftalion, "Kriz kurbanlarına cömertçe dağıtılan devlet yardımları, devlet altyapı çalışmaları devlet bütçesini daha da ağırlaştırdı. Devletin masrafları iki katına çıktı" diyor.

Bütçeyi dengelemek isteyen Roosevelt'in, yeni vergiler yarattığını, mevcut vergileri ise artırdığını kaydeden Aftalion, toplamda vergini gelir düzeyinin yüzde 90'ına ulaştığına dikkat çekiyor. Tüm bu önlemlere rağmen bütçe açığının kapanmadığını söyleyen Aftalion, bunun nedeni olarak inanılmaz boyutlara ulaşan devlet harcamalarını gösteriyor.

New Deal Keynes'den esinlenmedi

Bu noktada Aftalion'un dikkat çektiği ilginç bir konu daha var. "Devlet harcamaları inanılmaz boyutlara ulaşmıştı, fakat Keynes açısından bakıldığında hâlâ çok zayıf olduğu söylenebilirdi. Keynes'i ekonomistten çok bir matematikçi olarak gören Roosevelt, onun görüşlerini dinlemiyordu. Efsane içinde bir başka efsane de New Deal'in Keynes'den esinlendiği söylemidir. Bunun doğru olmadığını gördük" diyor.

Doğaçlama ve düzensiz reformlar

Roosevelt'in politikasının bir dizi doğaçlama ve düzensiz reformlardan oluştuğunu ifade eden Aftalion, bunların işletme mantığına ters düşen bir mantığa dayandığına ve ani yasal müdahalelerin Yüce Divan tarafından anayasaya aykırı bulunduğuna dikkat çekiyor. Aftalion, görüşlerini şöyle dile getiriyor: "O derece büyük bir belirsizlik ortamı oluştu ki, şirketler yatırım yapmayı durdurdu. 1933 yılı başında hareketlenmeye başlayan ekonomi, New Deal'in etkisiyle 1934 ve 35 yıllarında duraklamaya başladı. Daha sonra ABD Merkez Bankası FED'in, özellikle uluslararası sermaye hareketleri ile gelişen para politikası sayesinde, ABD ekonomisi 1936 yılından itibaren hızla toparlanmaya başladı. Bu durum enflasyonist bir korku oluşturdu ve merkez bankası parasal büyümeyi frenledi. Bu noktada da biraz önce bahsettiğim, kriz içinde kriz durumu yaşandı."

Büyük Buhran 2. Dünya Savaşı ile sona erdi

Sonuçta Florin Aftalion'a göre Büyük Buhran 2. Dünya Savaşı sayesinde sona erdi. "Savaş bir yandan işgücü kıtlığı yaratırken, diğer yandan özel sektörün savaş ekipmanı üretmesine yol açtı" diyen Aftalion, bu sayede ülkenin ekonomi politikası idaresinin ideologlardan, ülke yöneticilerine geçtiğini söylüyor.

Aftalion'un, kendi New Deal'ini açıklayan ve bu kapsamda üretimi canlandırmak için kamunun altyapı yatırımlarıyla ekonomiye para akıtmayı, finans sektöründen sonra reel sektörü de desteklemeyi hedefleyen ABD'nin yeni başkanı Obama'ya bir uyarısı var: "New Deal politikası ABD'yi krizden çıkarmaktan çok, daha fazla krize soktu. Umarız bazılarının Roosevelt ile kıyasladığı Obama, aynı yanılgıya düşmez."

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar