‘Network’ü iyi kullandıran rekabette öne geçer’

Volkan AKI
Volkan AKI İŞ'TEN SOHBETLER [email protected]

Dalgalanmalardan da konuştuk, tahminler de aldım. Ama o kadar göreceli ki birkaç satır dışında çok da değinmek istemiyorum. KOBİ’lerde iddialı, son dönemde ise ‘Girişim Bankacılığı’, ‘Melek Yatırımcı Platformu’ gibi yeni dönemin dünyasına, yenilikçi yaklaşım sergileyen TEB’in (Türk Ekonomi Bankası) Genel Müdürü Ümit Leblebici’den trendleri ve yeni rekabetin ipuçlarını almaya çalıştım. Sorum şu, rekabet hangi alanlarda olacak? Para satmaktan çok hizmet ve ürün geliştirme tarafları mı öne çıkacak? 
“İyi hizmet veren bankalar öne çıkacak bu kesin. Bu, şu değil, bana ne kadar hızlı cevap verdiler… Başka ihtiyaçlar var. İşlerini büyütürken bir takım mevzuatları bilmiyorlar, network ihtiyaçları var. Bunları sağlayabilen bankalar işlerini büyütecek. Biz buralarda ortağımız BNP aracılığıyla çok iyi bir network’e sahip olduğumuzu, müşterilerimizin o network’e ulaşmasına yardımcı olabileceğimizi düşünüyoruz. Bunu ağırlıklı kullanacağız… Diğer bankaların da Türkiye’de yabancı ortakları var. Kim iyi kullanırsa, onlar rekabet avantajı sağlayacak” diyor Leblebici. 

Dışa açılma kritik faktör 

Aslında Ümit Leblebici’nin senaryosu şu: Türk şirketleri ister istemez yurt dışına açılacak. Bunun bir kısmını zincir mağazalar, güçlü markalar oluşturacak. Fakat tek başına başarı öyküleri de oluşabilir. Leblebici, “Bunun arkasında, bankacılık olarak onları desteklemeliyiz. Diğer türlü ilerlemek zor. Ticaretin geliştiği yere bizim de entegre olmamız gerekli…” diye tanımlıyor. Tabii bu özellikle KOBİ tarafı… 

“KOBİ’lerle çalışırken ne dersler çıkardınız?” diye soruyorum Leblebici’ye: “Öncelikle KOBİ’ler nerelerde hata yapıyor diye baktık. Gördük ki çok iç piyasa odaklılar. Biz onları ihracatçı olmaya çevirdik. İhracat nasıl yapılır diye anlattık. Hatta bir rating şirketi bize geldi. Ekonomide bir sıkıntı olursa, en büyük KOBİ portföyü, sizde sıkıntı yaşar mısınız? Biz dedik ki hangi ekonomi? Biz zaten onları ihracatçı yaptık. Bizim sıkıntı yaşamamamız lazım…” 

KOBİ daha uzun ömürlü oluyor 

İhracat kredilerinin bireysel hariç toplam kredilere oranı yüzde 8-10 arası değişiyor. TEB’de bu oran yaklaşık 2 katı… Leblebici, “Oradan öğrendiğimiz şu: KOBİ’leri dışa açtıkça, daha uzun ömürlü oluyor, daha verimli hale geliyor, daha kârlı çalışıyorlar. Bizim de tabii daha uzun vadeli müşterimiz oluyorlar. Bu müşteriye fiyatla verebileceğiniz bir şey değil. Bu eğitim, bilgi toplumu, iş yapma biçimini öğretme, KOBİ’nin yurtdışındaki ihtiyaçlarını karşılayabilme. Biz bunu yapabileceğimizi düşünüyoruz. Bankanın temelinde de bu var. Kurumsaldan gelmiş, dış ticaretin desteğini vermiş… Hazır o maya varken bu da iyi tuttu diye düşünüyorum” diyor. 

Yeni bir nesil geliyor? 

Yeni neslin hızlı şekilde ‘bankalı’ nüfusa katıldığını belirten Ümit Leblebici aslında benim bankasız nüfus potansiyeli tanımıma şöyle bir açılım getiriyor: “Türkiye çok hızlı genç jenerasyonu yetiştiriyor. Bankacılık sistemine girecek yeni insanlar geliyor. Bunları iyi yakalamak gerekiyor. Bu yeni neslin yaklaşımları eskisinden farklı. Örneğin, onların zamanları daha kıymetli, farklı düşünüyorlar, farklı yaşıyorlar. Çok fazla kullanıcılar… Daha az üreticiler… Hem ‘girişim bankacılığı’nda hem ‘melek yatırım platformu’nda aslında bizim yaratmak istediğimiz dalga o… Bunlar üretici olsun ki, o zaman ülke ekonomisine katkı yapma derecemiz artsın.” Yeni nesle yeni trend Aslında duymuşsunuz bu yeni bankacılık modellerini. Yakında TEB’in bunu yurtdışında BNP network’lerine de göndereceklerini söylüyor. Evet, nedir bu ‘girişim bankacılığı’ ve ‘melek yatırım platformu.’ 

Ümit Leblebici süreci şöyle anlatıyor: “Bizim için KOBİ’ler önemli süreç oldu. Onlarla büyüdük, onlarla birlikte yürüdük. Bu anlamda da öğrendiğimiz çok şey oldu. Alt kademede biz onu girişim bankacılığına taşıdık. Çünkü girişimci pek çok insan var. Çok değerli fikirler var fakat bunlar hayata geçmiyor ve yok olup gidebiliyor. Sürekli biz bunu konuşmak istiyoruz. Biz onları hayata geçiren banka olmamız lazım. Bu bir ekosistem yaratmakla alakalı, önce girişim evini açtık, girişim bankacılığına başladık. Sonra TİM ile işbirliğine giderek 10 tane girişim evi daha açıyoruz. Antep’te açtık, İzmir’de açtık. Silikon Vadisi’nde ODTÜ ve TİM ile beraber bir girişim evi açtık. Burada yaptığımız şu: Bunlar bir ekosistem oluşturma işi olduğu için yurtdışıyla, yurtiçiyle bu fikirleri buluşturabilmek çok önemli. Bunun için bir de neye ihtiyaç var. Melek yatırımcıya ihtiyaç var. Türkiye’nin en büyük ve en geniş platformu TEB Melek Yatırımcı Platformu’nu oluşturduk. Melek yatırımcılar da işin içine gelmeye başladıktan sonra bu ekosistemi tamamlamış olacağız diye düşünüyorum. Bizim ana amacımız bu...”

 

 

Dalgalanmalardan da konuştuk, tahminler de aldım. Ama o kadar göreceli ki birkaç satır dışında çok da değinmek istemiyorum. KOBİ’lerde iddialı, son dönemde ise ‘Girişim Bankacılığı’, ‘Melek Yatırımcı Platformu’ gibi yeni dönemin dünyasına, yenilikçi yaklaşım sergileyen TEB’in (Türk Ekonomi Bankası) Genel Müdürü Ümit Leblebici’den trendleri ve yeni rekabetin ipuçlarını almaya çalıştım. Sorum şu, rekabet hangi alanlarda olacak? Para satmaktan çok hizmet ve ürün geliştirme tarafl arı mı öne çıkacak? 
“İyi hizmet veren bankalar öne çıkacak bu kesin. Bu, şu değil, bana ne kadar hızlı cevap verdiler… Başka ihtiyaçlar var. İşlerini büyütürken bir takım mevzuatları bilmiyorlar, network ihtiyaçları var. Bunları sağlayabilen bankalar işlerini büyütecek. Biz buralarda ortağımız BNP aracılığıyla çok iyi bir network’e sahip olduğumuzu, müşterilerimizin o network’e ulaşmasına yardımcı olabileceğimizi düşünüyoruz. Bunu ağırlıklı kullanacağız… Diğer bankaların da Türkiye’de yabancı ortakları var. Kim iyi kullanırsa, onlar rekabet avantajı sağlayacak” diyor Leblebici. 

Dışa açılma kritik faktör 

Aslında Ümit Leblebici’nin senaryosu şu: Türk şirketleri ister istemez yurt dışına açılacak. Bunun bir kısmını zincir mağazalar, güçlü markalar oluşturacak. Fakat tek başına başarı öyküleri de oluşabilir. Leblebici, “Bunun arkasında, bankacılık olarak onları desteklemeliyiz. Diğer türlü ilerlemek zor. Ticaretin geliştiği yere bizim de entegre olmamız gerekli…” diye tanımlıyor. Tabii bu özellikle KOBİ tarafı… 

“KOBİ’lerle çalışırken ne dersler çıkardınız?” diye soruyorum Leblebici’ye: “Öncelikle KOBİ’ler nerelerde hata yapıyor diye baktık. Gördük ki çok iç piyasa odaklılar. Biz onları ihracatçı olmaya çevirdik. İhracat nasıl yapılır diye anlattık. Hatta bir rating şirketi bize geldi. Ekonomide bir sıkıntı olursa, en büyük KOBİ portföyü, sizde sıkıntı yaşar mısınız? Biz dedik ki hangi ekonomi? Biz zaten onları ihracatçı yaptık. Bizim sıkıntı yaşamamamız lazım…” 

KOBİ daha uzun ömürlü oluyor 

İhracat kredilerinin bireysel hariç toplam kredilere oranı yüzde 8-10 arası değişiyor. TEB’de bu oran yaklaşık 2 katı… Leblebici, “Oradan öğrendiğimiz şu: KOBİ’leri dışa açtıkça, daha uzun ömürlü oluyor, daha verimli hale geliyor, daha kârlı çalışıyorlar. Bizim de tabii daha uzun vadeli müşterimiz oluyorlar. Bu müşteriye fiyatla verebileceğiniz bir şey değil. Bu eğitim, bilgi toplumu, iş yapma biçimini öğretme, KOBİ’nin yurtdışındaki ihtiyaçlarını karşılayabilme. Biz bunu yapabileceğimizi düşünüyoruz. Bankanın temelinde de bu var. Kurumsaldan gelmiş, dış ticaretin desteğini vermiş… Hazır o maya varken bu da iyi tuttu diye düşünüyorum” diyor. 

Yeni bir nesil geliyor? 

Yeni neslin hızlı şekilde ‘bankalı’ nüfusa katıldığını belirten Ümit Leblebici aslında benim bankasız nüfus potansiyeli tanımıma şöyle bir açılım getiriyor: “Türkiye çok hızlı genç jenerasyonu yetiştiriyor. Bankacılık sistemine girecek yeni insanlar geliyor. Bunları iyi yakalamak gerekiyor. Bu yeni neslin yaklaşımları eskisinden farklı. Örneğin, onların zamanları daha kıymetli, farklı düşünüyorlar, farklı yaşıyorlar. Çok fazla kullanıcılar… Daha az üreticiler… Hem ‘girişim bankacılığı’nda hem ‘melek yatırım platformu’nda aslında bizim yaratmak istediğimiz dalga o… Bunlar üretici olsun ki, o zaman ülke ekonomisine katkı yapma derecemiz artsın.” Yeni nesle yeni trend Aslında duymuşsunuz bu yeni bankacılık modellerini. Yakında TEB’in bunu yurtdışında BNP network’lerine de göndereceklerini söylüyor. Evet, nedir bu ‘girişim bankacılığı’ ve ‘melek yatırım platformu.’ 

Ümit Leblebici süreci şöyle anlatıyor: “Bizim için KOBİ’ler önemli süreç oldu. Onlarla büyüdük, onlarla birlikte yürüdük. Bu anlamda da öğrendiğimiz çok şey oldu. Alt kademede biz onu girişim bankacılığına taşıdık. Çünkü girişimci pek çok insan var. Çok değerli fikirler var fakat bunlar hayata geçmiyor ve yok olup gidebiliyor. Sürekli biz bunu konuşmak istiyoruz. Biz onları hayata geçiren banka olmamız lazım. Bu bir ekosistem yaratmakla alakalı, önce girişim evini açtık, girişim bankacılığına başladık. Sonra TİM ile işbirliğine giderek 10 tane girişim evi daha açıyoruz. Antep’te açtık, İzmir’de açtık. Silikon Vadisi’nde ODTÜ ve TİM ile beraber bir girişim evi açtık. Burada yaptığımız şu: Bunlar bir ekosistem oluşturma işi olduğu için yurtdışıyla, yurtiçiyle bu fikirleri buluşturabilmek çok önemli. Bunun için bir de neye ihtiyaç var. Melek yatırımcıya ihtiyaç var. Türkiye’nin en büyük ve en geniş platformu TEB Melek Yatırımcı Platformu’nu oluşturduk. Melek yatırımcılar da işin içine gelmeye başladıktan sonra bu ekosistemi tamamlamış olacağız diye düşünüyorum. Bizim ana amacımız bu...”

‘Pozisyonları koruma yılı olur’

Dalgalı bir dönem, nasıl değerlendiriyorsunuz? Sorumu şöyle yanıtlıyor Ümit Leblebici: “Bu hikayenin başı 2014’den başlıyor. FED ile ilgili pek çok konuşma oldu. Baktığınızda çok görmediğimiz bazı dış dünya gelişmeleri oldu. Bunlardan Rusya, Ukrayna, Kırım hiç konuşmadığımız şeylerdi. Sonra Irak’taki gelişmeler bizim pek gündemimizde olmayan şeylerdi… Bunlar bizim ihracat pazarlarımızı bir şekilde daralttı. Daraltınca büyümeye de negatif etkileri oldu. 2015’e baktığımızda bu olayların etkisi kalktı mı, hayır pek kalktığı söylenemez. 2014’te de bu benzer trendin içindeyiz aslında. Toplamda Türk bankacılık sektörü herhalde ‘flat’ yani kârlılıkların çok artacağı değil mevcut pozisyonların korunacağı bir yıl olur. Bankalar farklı stratejiler izleyebiliyorlar. Biz ne olursa olsun büyümemizi devam ettirmek zorundayız. O nedenle bizim büyüme eğiliminde bir değişiklik yok.” 

‘Yüzde 20’ler civarında büyürüz’

Ümit Leblebici, şartlara rağmen kredi büyümesini devam ettireceklerine dikkat çekiyor. Hedeflerini ise şöyle anlatıyor: “Biz tabii gelişmeler sonucunda yapıyı biraz daha kurumsal tarafa doğru kaydırıyoruz. Bireysel ve KOBİ zaten ağırlıklı olarak, büyüdüğümüz yerlerdi. Şimdi biraz daha kurumsala yer vermek istiyoruz. Ama buradan kastettiğim şu çıkmasın… Bireysel ve KOBİ’de sıfır büyüme, kurumsalda 50 büyüyeceğiz. Bir yerde 20 büyüyorsak öbür tarafta 25 büyüyeceğiz. Paçalı da 20’lere 22’lere getireceğiz demektir. Bu stratejimiz bu şekilde devam edecek.”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar