Netanyahu ABD’nin kontrolünden çıktı

Prof. Dr. Ragıp Kutay KARACA
Prof. Dr. Ragıp Kutay KARACA DIŞ POLİTİKANALİZ ragipkutay.karaca@dunya.com

Bu yıl yine bir olimpiyat yazı yaşıyoruz. Nefeslerimizi tu­tarak müsabakaları izliyoruz. Sa­hada mücadele eden sporcuların kökeni, rengi, cinsiyetine bakma­dan giriştikleri rekabeti alkışlıyo­ruz. Müsabaka sonrasında birbir­lerini kutlamalarını, teselli etme­lerini seyrediyoruz.

İlk modern Olimpiyat Baron Pierre de Coubertin öncülüğün­de, 1896 yılında, Atina’da organize edildi. Coubertin, sportif yapılan­maların Avrupa'nın örf ve adetleri arasına girmesi durumunda barış için büyük bir destek olacağı, bu nedenle olimpik oyunların yaşatıl­ması gerektiği üzerinde durdu.

Olimpiyat ruhu olimpiyat oyunlarının amacında şekille­nir. Evrensel bir iyi niyet ortamı yaratarak barışçı bir dünya için, gençlerin spor yoluyla birbirleri­ni anlamalarını ve dost olmaları­nı sağlamak ve geliştirmek amaç­lanmıştır.

Keza beyaz zemin üzerine birbi­rine geçen ve kenetlenen beş ayrı renkteki olimpiyat halkaları, dün­yanın beş kıtası ve bu kıtaların birliğini ifade eder. Son dönem­lerde olimpiyatlar, ülkelerin ekonomik, siyasal ve sosyal beklentilerinin olduğu orga­nizasyonlar haline gelse de olimpiyatların dünya barışına hizmet ettiği fikri her zaman sıcak tutuldu.

Dünya ‘Ukrayna-Rusya’ ve ‘İsrail-Filistin’ krizlerinin kıskacında

Tüm bu güzellikler içinde olimpiyatların yaratacağı dü­şünülen ‘barış’ nerede diye sorma­dan da geçemiyoruz.

Her gün yeni bir gelişmeyle uya­nıyoruz. Hamas lideri İsmail Ha­niye'nin İsrail'in Tahran'da düzen­lediği saldırıda öldürülmesi sürek­li gergin olan tansiyonun büyük ölçüde yükselmesi anlamına geli­yor. Daha da üzücü yanı mahkûm değişim müzakerelerini ve ateşke­si baltalaması.

Netanyahu liderliğindeki İsra­il’in bölgede barış istemediği ak­si iddia edilemeyen bir gerçek. Netanyahu ABD’nin kontrolün­den çıkmıştır ve ABD seçimleri bitene kadar da kontrol edileme­yecektir. Netanyahu bu yüzyılın ‘Hitler’idir. Görünen o ki Netan­yahu, olimpiyat yılında olimpiyat ruhunu yansıtacak küresel barışa hizmet etmeyi değil iktidardaki varlığını baki kılmak için bölge­sel bir çatışmayı yeğliyor.

İran bölgesel bir barıştan yana mı?

İran ve Hizbullah’ın Haniye’ye yönelik saldırıya karşılık verme­si Netanyahu’nun amacına hiz­met edecektir. Ama İran cevap ve­recektir. Ancak saldırının boyutu nasıl şekillenir bu bilinmiyor. 13- 14 Nisan’da yaptığı saldırıdan da­ha etkili olacağı kesin...

Bence sorulması gereken en önemli soru, İran’ın gerçekten böl­gesel bir barışı isteyip, iste­mediğidir. Bölgesel bir barış İran’ın yalnızlığını daha da ar­tıracak ve İsrail’in bölgede ya­şadığı konumuna benzer bir konumda kendini bulacaktır.

Uzun lafın kısası Netan­yahu’nun izlediği politikalar İran’a da hizmet etmektedir. İran için Filistin hiçbir zaman dava olmamıştır, hatta bölge­sel politikaları için araç göre­vi yapmıştır.

Barışın kilidi ABD’nin elindedir

ABD topyekûn bir Orta Doğu sa­vaşına doğru gidişi durdurmanın yolunu bulmak istiyor. ABD ge­rek İsrail gerekse İran için barışın önünü açacak politikaları hemen işleme koyabilir. Nitekim barışı sağlayacak bir başarı, iktidarda­ki Demokratlar için yeni bir seçim zaferi demek olur.

İran’a itidalli davranması kar­şılığında nükleer anlaşmaya ge­ri dönme sözü verilebilir. Bu söz İran’ı izolasyondan çıkarma anla­mı taşıyacaktır. Bu söz eski anlaş­maya dönüşü mü, yoksa yeni mü­zakereleri mi içerecek bu önemli. Nitekim yeni müzakere uzun süre­bilecek bir diplomasi silsilesi de­mek. İran buna yanaşmayacaktır.

ABD, İsrail’e yönelik politika­larında ise gerilimin daha da tır­manmasını engellemek için bir çizgi çizmenin hayati önem ta­şıdığı noktasında. Netanyahu’ya yönelik baskıların artması, aske­ri yardımların kesilmesi ve des­teğin azaltılması sonuç verebilir. İsmail Haniye suikastının Çin ve Rusya tarafından kınanması da İsrail için değerlendirilmesi ge­reken başka bir etken.

ABD bunu başaramaz ve bir bölgesel savaşı engelleyemez ise yalnızca Ortadoğu’da kaybetme­yeceği bir gelecekle karşı karşıya kalacaktır.

Olimpiyat oyunlarını seyreder­ken çatışmaların ötesinde bir dün­ya olduğunu hissediyoruz. İnsan­lığın bir ‘barış’ molasına ihtiya­cı var. Bunun için olimpiyatların “Citius, Altius, Fortius” (Daha Sü­ratli, Daha Yükseğe, Daha Kuvvet­li) sloganını, Fransız Devrimi’nin “Libertas, Aequalitas, Fraternitas” (Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik) slo­ganıyla birleştirmeliyiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ayşe hâlâ tatilde 19 Temmuz 2024
BRICS ve Türkiye 13 Haziran 2024
Fenerbahçe 04 Haziran 2024