Net-Zero ve güneş santrali yolculuğu
Net Zero, işletmelerin 2030’a kadar kotarması gereken sürdürülebilirlik hedeflerinin en önemlilerinden ve gerçekleştirmesi en zor olanlarından biri. Net Zero, üretilen sera gazı emisyonlarının, emisyonları dengeleyen veya gideren önlemlerle sıfıra indirilmesi demek oluyor.
Bu konuyu somut ve başarılı bir örnekle anlatmak istedim. Solarçatı ile Lila Kağıt, Sales Network Summit 2024’te “Net Zero” projesini anlatınca ve rakamlarını duyunca kapılarını çaldım. “İyi uygulama örneği” olarak sizlerle paylaşıyorum. Çünkü proje aşağıda detaylarını okuyacağınız gibi hem çok büyük, önemli ve başarılı hem de iş-güç birliği yapan iki firmanın bir araya gelme öyküsü oldukça ilginç.
Karşılaşma ve başlama: Sektörlerinin öncü ve lider firmalarından olan iki kurumun Net Zero Yolculuğu Lila Kağıt Genel Müdürü Alp Öğücü’nün iki yıl önce Sales Network Summit’te Solarçatı CEO’su Utku Korkmaz’ın yenilenebilir enerji üzerine yaptığı sunumu dinlemesiyle başlamış. Sunum sonrası Alp Bey, Utku Bey’e görüşmek istediğini söylemiş ve devasa diyebileceğimiz boyuttaki proje bu merhaba ile yola çıkmış.
Burada, özellikle iş dünyasını “rekaberlik” dürtüsü ile bir araya getiren, içerikleri iyi ve dolu dolu dizayn edilmiş inisiyatiflerin ve network oluşturma çabalarının, ekosistemin ne kadar önemli olduğuna vurgu yapmak isterim. Çünkü öylesine hızlı bir yeni çağa geçiyoruz ki başarı için işbirliği yapma kabiliyeti her şeyden daha önemli olacak.
Projenin detayları: Projede Lila Kağıt, iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında, emisyon azaltımında öncü bir rol oynama vizyonunu gerçekleştirmek üzere bu tesadüfi tanışmadan kısa bir süre sonra, Solar Çatı’yı partner olarak seçiyor. Hedefleri, üretimleri için sürdürülebilir “temiz elektrik” kullanarak, karbon salımına yardımcı olan ağacı, yeşili ve doğayı korumak. Bu amaçla çıkılan yolda, lisanslı bir Kojen santraliyle birlikte ilk kez “Lisanssız Üretim Yönetmeliği” kapsamında ve şebekeye elektrik vermeme taahhüdüyle Trakya bölgesinde bir “Lisanssız GES” projesi hayata geçirilmiş oluyor.
Yapılan iş, Tekirdağ Ergene’de bulunan Lila Kağıt Fabrikasına kurulan çatı üstü 12,5 MW güneş enerji santrali. Santral firmanın kendi tüketiminin %7,5’ini karşılıyor ve bu santralde 19 bin MWh/yıl elektrik enerjisi üretiliyor. Yani bu şu demek:
Bu santral, Türkiye’nin elektrik ihtiyacının 7/100 binini üretiyor.
Türkiye’deki 10 bin evin elektrik ihtiyacını karışlayabilir durumda.
Türkiye’deki tüm elektrikli araçları 1 ay boyunca şarj edebilir.
Türkiye ve Avrupa’da kurulmuş en büyük çatı üstü enerji santralleri arasında yer alan tesis, yakın dönemde hayata geçirilecek birçok santral tarafından da örnek alınıyor. Hatta yenilenebilir enerji döngüsünün önemli elemanlarından biri olan rüzgâr için ön çalışmaların yapılması ve elektrikli araç kullanımına yönelik dönüşüm süreci de hız kazanmış durumda.
Geri dönüş süresi ve kazanç
İyi planlanmış bir güneş enerjisi projesi, genellikle 3 ile 5 yıl arasında bir geri dönüş süresine sahip. Bu, yatırımcıların kısa sürede yatırım maliyetlerini kurtarabilecekleri anlamına geliyor ve uzun vadede karlı bir yatırım yapmalarını, doğaya zarar vermeden kendi enerji ihtiyaçlarını çok düşük maliyetle karşılamalarını sağlıyor. Örnek olarak bir fabrika senede ortalama olarak 1 milyon TL değerinde elektrik faturası ödüyorsa güneş enerjisi santralleri ile bu maliyetin % 50 oranında düşmesi mümkün ki bu da 500 bin TL kadar tasarruf etmek demek oluyor.
Sonuç: Ülkemizde en çok enerji harcayan sektörler olan çimento, alüminyum, cam, çelik, gübre, kağıt, seramik, tekstil, gıda ve petrol tesisleri. Öncelikle buralarda yenilenebilir enerji yatırımlarının hızla artması gerekiyor. Verimlilik yatırımlarının yapılması halinde üretim tesislerinin neredeyse tamamında %40’a kadar enerji tasarrufu yapmak mümkün.