Neler oluyor hayatta? Neler oluyor dış ticarette?

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI [email protected]

Aslında bu soru öylesine önemli ki yaşamımızda; çünkü neredeyse ülkelerin ekonomilerindeki en önemli belirleyici unsur ülkelerin birbiri ile gerçekleştirdikleri ticaret ve bunların yarattığı etki oldu. Örneğin ABD’nin çelik ve alüminyum ithalatına karşı yüzde 25 ve ardından yüzde 10 gümrük vergisi uygulanması kararı, ardından AB'nin de 26 çelik ürününün ithalatına ilişkin soruşturma başlattığı bilgileri pek çok firmanın kaderine doğrudan ve büyük oranda etki yarattı. Her zamanki gibi sade bir dille, önce bu kararların yarattığı etkiye değinirken, yazımın sonuna doğru da dış ticaret ile uğraşan firmalara yol gösterecek bazı mesajları sıralamak istiyorum.

ABD'nin Kanada, Meksika ve AB'nin vergi muafiyetini 1 Haziran itibarıyla resmi olarak sonlandırdığı, bu uygulamanın ardından ülkelerin, kendi iç piyasalarını koruma amaçlı politikalarını arttırdıkları yetkililer tarafından açıklandı. Bu gelişmelerin, ülkemiz çelik sektörünün ABD ve AB'nin korumacılık önlemleri sonrasında üretim ve ihracat açısından etkileneceği muhakkak. Zaten son 2 ayda uygulamaların piyasalarda yarattığı belirsizlikler bile çelik ürünleri ihracatını azaltmaya başlamış durumda. Durumun böyle devam etmesi halinde, 2018 yılı sonunda bu sektörlerdeki üretim ve ihracatımızda önemli bir düşüş görüleceğini bu günden görebiliyoruz. ABD’de, AB’de bu kararlarından geri adım atarlar mı orasını kestirmek zor. Ancak bugün çelik ve alüminyum gibi son derece önemli girdiler oluşturan bu sektörlerdeki koruyucu engellemelerin yarın diğer sektörleri de cesaretlendireceğini şimdiden görebilmek zor değil.

Konuya ilişkin olarak Türkiye Çelik Üreticileri Derneği şöyle bir açıklama gerçekleştirdi : "Söz konusu gelişmeler neticesinde, Türk çelik sektörünün ABD ve AB'nin korumacılık önlemlerinden üretim ve ihracat yönü ile etkilenmesi muhtemeldir. Bu uygulamaların piyasalarda yarattığı belirsizlikler nedeniyle çelik ürünleri ihracatı miktar olarak 2 aydır gerilemektedir. Mevcut şartların devamı halinde 2018 yılının tamamında ihracatın azalması söz konusudur. Üretimin korunması bakımından iç piyasamızın, çelik ürünleri ticaretinde trafik sapmalarına ve haksız rekabet yaratması söz konusu niteliksiz ürünlere karşı korunması elzemdir." Ham çelik üretimine ilişkin dünyadaki gelişmelerin de paylaşıldığı açıklamada, Dünya Çelik Derneği tarafından açıklanan nisan ayı verilerine göre dünya ham çelik üretiminin 2017'nin aynı ayına kıyasla yüzde 3,3 artarak 147,1 milyon tona, yılın 4 ayında da yüzde 3,2 artışla 571 milyon tona ulaştığı belirtildi.

Dış ticareti ve dış ticaretçiyi etkileyen pek çok faktör var. Ancak son yıllarda üç önemli faktörün yaşama büyük etki ettiğini söylemek mümkün. Bunlardan ilki, elbette teknolojideki gelişmeler ve tüketim hızının da buna bağlı olarak artması. İkincisi, her zamankinden daha fazla, siyasi değişimler ve olaylar, üçüncüsü ise korumacılığın dünya üzerinde çok daha fazla ön plana çıkması ve ülkelerin bu yönde izlediği tutum ve davranışlar.

İlk maddede sözünü ettiğim, teknolojideki gelişim; internet teknolojisi ve e-ticaretin de hızla artması ile tüketimi her geçen gün biraz daha körükleyen ve kişilerin ihtiyaç duyduğu her şeyi dünyanın neresinde olur ise olsun, daha hızlı sahip olmalarına istekli hale getirdi. Elbette buna lojistikteki hızlı gelişim de eklenince, dış ticaretin dünyanın toplam gayri safi hasıla içerisindeki payı da hızla artış gösterdi. Ancak ne var ki, bu hız, dünyadaki arzın artmasına, ucuz işgücü ve enerji maliyetine sahip ülkelerin avantajlı hale gelmesine sebep oldu. Elbette hal böyle olunca, korumacılık ve siyasi nedenler de daha fazla ön planda tutularak ülkeler kendilerine pozisyon almaya başladılar. Bana göre bu durum, böyle de devam eder ve bundan böyle de ülkelerin değerlendirme kriterlerinin en tepesine korumacılık uzun süre oturur.

Bir haber, Rus turistlerin ülkemize dönmeye başladığını ve perakendecilerin yüzlerinin güldüğünü dile getirirken, tekstil sektörünü bu sıralar kara bir düşüncenin aldığını da ben haber haline getireyim isterim. Zira 18 Temmuz’dan itibaren, Çin’den gerçekleştirilecek hazır giyim, ev tekstili, ayakkabı gibi ürünlerin ithalatı neredeyse imkansız hale getiriliyor. Üretimimizin canlanmasına getireceği fayda ile konuya pozitif bakmak da mümkün, satın alma gücü açısından rekabetçi fiyatlar ile ülkemize gelen bu ürünlere artık sahip olunamayacağını düşünerek, negatif de. Çok yorum yapmayayım, bekleyelim, bakalım neler olacak.
Siyasi gelişmelerin ticarete etki etmediği bir dünya yaratabilmek ve bunlardan korunabilmek en sağlıklısı; mümkün mü, işte o tartışılır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar