Nefesi parkta da alabiliriz, üretirken de…
Roma’nın 15 kilometre güneyinde yaşayan bir aileye konuk olmuştuk…
İçinde doktoru, akademisyeni, öğrencisi olan 43 kişilik o ailenin, 87 yaşındaki büyükanne koordinasyonunda yaşadığı, 23 dönümlük arazide; sabahın 4’ünde başlamıştı hayat…
Koyunlar, ördekler, tavuklar hem otlanmak, hem de zeytinlik ve üzüm bağındaki zararlıları temizlemeleri için ağıl ve kümeslerden çıkarılmıştı…
Sulama sistemi çalıştırılmış, bağlık bölgede toprak çapalama başlamıştı…
* * *
3’ü üniversite, 2’si lise öğrencisi 5 torun ve yardımcılarının 40 koyunu sağmasına yardım ederek, sabah sporunu tamamlamıştık!
O koyunlar akşam tekrar sağılacak ve elde edilen süt, torunların ‘bakterili peynir odasında’, kilosu 80 euroya kadar satılabilen, yıllanmış peynirlere dönüşecekti…
* * *
Üretilen ve 35 euroya müşteri bulan zeytinyağı ve şarabın bir kısmı karşılığında trampa sistemiyle alınan un ise, büyük gelinin ‘el yapımı’ makarnasına malzeme olmuştu!
* * *
O gün o aileyi yemek programına konuk alan ve çektiği programları dünyanın 32 ülkesine pazarlayan, böylece İtalyan kültürü ile ilgili merak ve cazibe uyandıran gastronomi programları yapımcısı anlatmıştı:
“Tarımsal üretimi hobi olarak yapan binlerce aile var İtalya’da. Ciddi para da kazanıyorlar. Bu aileleri, ürettiklerini ve ürettikleri ile yaptığı yemekleri anlatıyoruz programlarda. Seyrettikten sonra Çin’den, Yeni Zellanda’dan gelen aileler biliyorum…”
* * *
Orada, ‘gastronomi’ ile öne çıkabilecek birçok kentimiz gelmişti aklıma…
Mesela Gaziantep…
Mutfak tamam, orada sorun yok, ama…
Yemeklerde kullanılan ürünlerin tamamını üretebilecek, hatta tüm ülkenin ihtiyacını karşılayabilecek bir potansiyel de var Gaziantep’te…
Tabi değerlendirilirse…
Mesela tüm ülkenin soğan, sarımsak ihtiyacını karşılayabilecek Araban’ı var…
Tüm ülkenin zeytin ihtiyacını karşılayabilecek Nizip’i var…
Tüm ülkenin yerel tohumdan kırmızıbiber ve buğday ihtiyacını karşılayabilecek İslahiye’si, Nurdağı var…
Tüm ülkenin meyve, sebze ihtiyacını karşılayacak Oğuzeli’si, Karkamış’ı, Yavuzeli’si var…
Tüm ülkenin nohut, mercimek ihtiyacını karşılayabilecek Şahinbey’i var…
Bu bölgelerde üretecek, geliştirecek ‘genç işgücü’ de var…
* * *
Dün, Gaziantep Temsilciliğimizden Güneş Soylu ve Tekin Çiçek ile birlikte Belediye Başkanı Fatma Şahin’in misafiriydik…
Kentin çehresini değiştirecek yeni ve devasa park, bahçe, müze projelerini dinledik…
Tabi ki nefes alınacak sosyal alanlarının olması, bir kent için, üretimde de rekabet avantajı…
Ama…
Üretmemiz, boş zamanlarımızda da üretmemiz ve nefesi ‘İtalyan modeli’ gibi üretirken almamız gereken bir süreçten geçiyoruz…
* * *
Bu nedenle sordum Şahin’e…
Belediyenin tarımsal üretime ve dolayısıyla gastronomi turizmine ve dolayısıyla ülke ekonomisine yapacağı katkıyı…
Şahin’in yaptıkları hem umut, hem heyecan verici…
Belediye’de tarım müdürlüğü kurmuş…
Yıllarını tarım ürünlerinde verimliliğe adamış İbrahim Yılmaz’ı da bu müdürlüğün başına getirmiş…
Yılmaz’ın anlattıkları; zeytinden hayvancılığa, hububattan sebzeye kadar her alanda üretimi 5-6 kat artıracak projeler ve uygulama sonuçları sonraki yazılarıma malzeme olacak.