Neden üniversiteye gideriz?

Ümit ÖZLALE
Ümit ÖZLALE umit.ozlale@dunya.com

Bundan tam 30 yıl önce ODTÜ’de İktisadi Düşünce Tarihi dersinde bende büyük emekleri olan hocam Eyüp Özveren ile aynı derste iki konuyu tartışmıştık. İlk tartışma konumuz, birinci sanayi devrimiyle toplumsal hayatın bir parçası haline gelen kampüs üniversitelerinin önümüzdeki dönemde hangi işlevleri üstleneceğiydi. İkinci konu da müfredatta bu kadar fazla iktisat tarihi ve iktisadi düşünceler tarihi dersine gerek olup olmadığıydı! Yılların eskitemediği soruyu o zaman biz de sormuştuk: Bütün bu bilgiler gerçek hayatta bizim ne işimize yarayacak? İki farklı konuyu tek bir soruya cevap aramak için tartışmıştık: Neden kampüse gideriz?

Şimdi zamanı ileriye doğru saralım. Bundan 5 yıl önce, daha siyasete girmemişken, COVID zamanında Harvard Üniversitesi için Türkiye’den dünyanın farklı noktalarına Kalkınma Ekonomisi dersini anlatıyordum. Çeyrek asır içinde eğitim teknolojilerinde ilerleme ve olağanüstü koşulların gelişmesiyle ders anlatmak için kampüse gitmeye gerek kalmayacaktı. Aynı sene yine bu üniversitenin müfredatından sorumlu bir akademisyenle yaptığımız konuşmayı hatırlıyorum. Müfredatlarının çağın gerekliliklerini yakalayamadığından yakınıyordu!

Yeni bir kampüs anlayışı

Yukarıdaki argümanlardan yola çıkarak önümüzdeki dönemde kampüslerin işlevlerinin iki amaç doğrultusunda zenginleştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. İlk olarak, kampüsleri, üniversite eğitiminden arta kalan zamanda, daha fazla insanımızın kullanımına açmayı düşünebiliriz. Neredeyse her şehre kurulan ve mevcut durumda işsizliği dört sene erteleyen üniversiteler bulundukları ilin çok ötesinde imkanlara sahip. Yeni sanayi devriminin gerektirdiği becerileri, kısa dönemli kurslarla, toplumun daha geniş kesimlerine sunabiliriz. Bu beceriler, o bölgede faaliyet gösteren sektör kollarının ihtiyaç duyduğu spesifik beceriler kadar insani beceriler de (soft skills) olabilir. Unutmayalım: Belirsizlik altında karar verebilme, büyük resmi görebilme, empati kurabilme, fırsat tanımlama gibi insani becerilere önümüzdeki dönem daha fazla ihtiyacımız olacak. Özetle, Türkiye’de beceri politikasının eğitim politikası kadar önemli olduğunu, yeni bir büyüme ve kalkınma hikayesi için çağın gerekli becerilerini üniversite öğrencileri kadar toplumun geniş kesimlerine de kampüsleri kullanarak verebileceğimizi düşünüyorum.

Risk almak ve KPSS

Üniversitelerden devam edelim. Yurtdışındaki iddialı üniversitelerin hemen hepsinde öğrencilerin girişimcilik kaslarının geliştirilmesine yönelik derslerin artan bir oranda açıldığını görüyorsunuz. Sayıları sınırlı da olsa ülkemizde de bunu uygulamaya çalışan üniversitelerimiz var. Öte yandan bugün yurdun dört bir yanında gençlerle konuşurken en fazla dile getirdikleri sorunlardan biri devlet memurluğuna başvuru sürecinde yaşadıkları mülakat haksızlığı oluyor. Benzer bir şikayeti yerel yönetimlerde işe başvuranlardan da duyuyoruz. Çok da haklılar. Gelin duruma farklı bir perspektiften yaklaşıp şu soruyu soralım: KPSS sınavında 85 üstü alacak kadar azimli ve başarılı bir genç neden devlet memuru olmak ister? Bir karşılaştırma yaparak durumun ciddiyetini anlatalım. Nüfusu 85 milyon olan ülkemizde 2024’de KPSS’ye (Kamu Personeli Seçme Sınavı) 1,5 milyona yakın kişi başvurmuş. Nüfusumuzun tam %1.7’si! Nüfusu 1,4 milyar (bizim 16 katımızdan fazla) olan Çin’de ise benzeri bir sınava (National Public Servant Exam) başvuru sayısı son dönemde büyük bir artış göstererek 3.4 milyon oldu! Temel soru şu: gençlerimiz neden devlet memuru olmak istiyor? Ya da neden bana çok başarılı bir yakınının özgeçmişini yollayan tanıdıklarım “garanti bir masa başı işi olsun” diyor. Bugün bence kafa yormamız gereken sorulardan biri mülakat haksızlığı kadar gençlerimizin neden devletteki bir işi özel sektöre tercih ediyor olmasıdır. İstihdam ve yatırımların özel sektör tarafından girişimci bir anlayışla yaratılması gerektiğini düşünen biri olarak bu durumun toplumumuzun temel problemlerinden biri olduğunu düşünüyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Basit ama zor… 26 Mart 2025
Tarih tekrar eder mi? 26 Şubat 2025
TÜSİAD vs MÜSİAD 19 Şubat 2025
Devlet korur… 07 Şubat 2025