Neden olumsuz yönde ayrışıyoruz?

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Küresel düzeyde son bir ay içinde yaşanan piyasa gelişmeleri, ülkemiz adına iyi şeyler söylemiyor! Amerikan dolarındaki güçlü değerlenmenin, oynak bir düzeltme sürecine girmesi ile birlikte bir süredir kısmi bir rahatlama yaşanıyor. Başta petrol olmak üzere emtialar, son altı aydaki kayıplarını kısmen geri alıyor. Gelişen ekonomi paraları bu durumdan farklı oranlarda yararlanıyor. Riskten kaçınma eğilimi, en azından geçici bir mola vermiş gibi görünüyor. Fakat Türkiye, güçlenen olumsuz ayrışması ile güven vermiyor! 

Bu aşamada sormak gerekiyor: Küresel düzeydeki göreceli sakinleşmeden neden yararlanamıyor ve beklentilerin daha da olumsuzlaşmasını engelleyemiyoruz? Yerel ve bölgesel sorunlar, Genel Seçimler sonrasına ilişkin endişeler, görece güçlü olanların yaşadığımız coğrafyaya ilişkin hesapları türünden farklı değişkenler ülkemize yönelik kırılganlık algısını güçlendiriyor olabilir. Eğer böyle olmasa idi Türk Lirası değer kaybında yeni rekorları test etmez, beklentiler daha da bozulmaz, etkili ve yetkili kesimler olumsuz eğilimler karşısında bu kadar çaresiz kalmazdı! 

Ekonomimiz seri bir şekilde durgunlaşmaya devam ediyor, işsizlik artıyor ve maliyet kökenli ya da olası arz daralmalarına dayalı enflasyon baskıları ciddileşiyor. Devamında döviz kuru ve faizler dalgalı bir şekilde yükseliyor; ekonomik beklentiler iyice bozuluyor. Oluşan bu kısır döngüyü kırma amaçlı müdahaleler yetersiz kaldıkça, güvensizlik büyüyor ve istikrarsızlık endişeleri farklı boyutlara tırmanıyor. Gerçekçi olunamıyor ve daha fazla kaybın yaklaşan Genel Seçimler öncesinde göze alınamıyor olması, sorunları ağırlaştırmaya devam ediyor. 

Ülkemiz adına, sorunları ağırlaştırma pahasına günün kurtarılması konusunda yolun sonuna çok yaklaşmış olabiliriz. Fakat iş dünyası, siyasilerin çok büyük bir kısmı ve sözde aydınlar bu güçlenen olasılığı hiç dikkate almıyor! Durum böyle olunca ağırlaşmış sorunların esiri olmaktan kurtulmak, pek mümkün olamıyor! Güvensizlik büyüdükçe, her kafadan ayrı bir ses çıkıyor ve kimse bir diğerini dinlemiyor. Uzlaşabildikleri tek konu, sorunların ağırlaşmasına ve kırılganlığın artmasına eşlik etmek oluyor! 

Türk Lirasının değer kaybı yeni rekorları test ettikçe, durgunluktan bunalan ve faizler düşürülsün diyenlerin sesi daha az çıkıyor; faizler seçimlerden sonra sert bir şekilde yükselebilir diyenler ön plana çıkıyor. Böyle bir tercihin ekonomide yaratacağı daralmanın maliyeti ise hiç konuşulmuyor. Çoğunluk kurlar yükselirken geriliyor, eğilimin geçici de olsa değişmesi ve kayıpların cüzi bir kısmının geri alınması ile rahatlıyor! Bir başka deyişle, finansal piyasa eğilimleri etkili ve yetkili kesimleri parmağında oynatıyor ve sözüm ona profesyoneller bu durumun farkında olamıyor! Böyle gitmez diyen biri çıkar ise, çözümü üç maymunu oynamak ya da kendi hayal dünyalarına saklanmakta arama gafl etine düşmekten kurtulamıyorlar! 

Yine sormak gerekiyor: genel seçimler sonrasında faizler sert bir şekilde yükseltilir ise döviz kurları çok daha makul seviyelere geriler ve kırılganlık algısı gereken ölçüde geriler mi? Kesinlikle hayır. Ekonomik kırılganlık seri bir şekilde yükselmeye devam edeceği için kurlarda kısa vadede yaşanabilecek gerilemeler kalıcı olamaz. Yükseltilen faizler gerilemez ve ekonomideki durgunlaşma yıkıcı olabilecek bir daralmaya dönüşebilir! 

Döviz kuru ve faizleri etkileşimli olarak geriletip ekonomiyi geçici de olsa rahatlatabilecek tek gelişme, küresel düzeydeki risk alma isteğinin ülkemizi de etkileyecek şekilde geri dönmesidir. Bu olasılık ne yazık ki pek mümkün görünmüyor, gerçekleşme şansı erimeye devam ediyor. 

Eğer beklentiler hemen yukarıda özetlemeye çalıştığımız gibi olmasa idi, yapısal reform söylemlerine rağmen geride bıraktığımız hafta genelinde ve gelişenler arasında en olumsuz ayrışan ekonomi konumuna düşmezdik.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar