Neden kentler Olimpiyatlara ev sahipliği yapmak ister?
2020 Yaz Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları’na Tokyo ev sahipliği yapacak. Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC)’nin kararının ardından Tokyo’nun neden kazandığı; İstanbul’un neden kaybettiği çok kez tartışıldı.
The Economist dergisi ise olaya farklı bir boyut getiriyor ve kentlerin Olimpiyatlara ev sahipliği yapmakta neden bu kadar istekli olduklarını sorguluyor.
Dergiye göre, 2020 Olimpiyatları’na ev sahipliği yapmak için adaylığını koyan şehirler, çok güçlü adaylar değildi. Tokyo, 2016 Olimpiyatları için de adaylığını koymuştu, ama kaybetti. Madrid 2016 ve 2012 yıllarında aday oldu, ama başarıya ulaşamadı. Türkiye ise beşinci kez eli boş dönüyor. Bu mağlubiyetlere rağmen, hiçbiri aday olmaktan vazgeçmiyor.
Peki neden?
Aslında, dünyanın en büyük spor organizasyonuna ev sahipliği yapmak ve tüm masrafları karşılamak çok da çekici değil. İlk başlarda fatura çok yüksek değildi. Örneğin 1948 Londra Olimpiyatları’nın maliyeti 732.268 pound oldu. Yani bugünün parası ile 30 milyon dolar. Oysa bugün Olimpiyatlar’a ev sahipliği yapmak çok farklı bir iş. 2008 Pekin Olimpiyatları’nın maliyetinin tam 40 milyar dolara ulaştığını hatırlarsak, işin ne boyutta farklılaştığını anlamak kolaylaşır.
7-23 Şubat 2014 tarihleri arasında Rusya’nın Soçi kentinde düzenlenecek olan Kış Olimpiyatları’nın maliyetinin 50 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Turizm gelirlerinin, bu masrafı kapatması bekleniyor ama ziyaretçi sayısının beklenen düzeyde olup olmayacağının garantisi yok. Nitekim Pekin Olimpiyatları sırasında otel rezervasyonları beklenenin altında kalmıştı. Yapılan altyapı yatırımları da her zaman beklenen sonuçları vermedi. Yunanistan’ın en pahalı stadyumları bile gerekli ilgiliyi göremedi.
En fazla İstanbul istedi
Tüm bu olumsuzluklara rağmen, IOC tarafından yapılan araştırmalar, kamuoyunun Olimpiyatlar’a ev sahipliği yapılmasını desteklediğini ortaya koyuyor. Son araştırmaya göre bu destek Tokyo’da yüzde 70; Madrid’de yüzde 83; İstanbul’da yüzde 83 oldu.
Her ne kadar bazı gazeteler karşı çıkmış olsa da, Londralıların büyük bir çoğunluğu da 2012 Olimpiyatları’na ev sahipliği yapmayı istemişti. 2012 yılının sonuna gelindiğinde her 10 kişiden 8’inin yorumu şöyle oldu: Korkunç yüksek faturaya; zarar gören kamu hizmetlerine rağmen, buna değdi!
Şehrin popülaritesinin artmasının yanı sıra, Olimpiyatlar’a ev sahipliği yapmanın farklı getirileri de var.
Pekin Olimpiyatları, Çin’in organizasyon kapasitesini ortaya koydu. Londra Olimpiyatları, normal bütçe ve planlama düzenlemelerini aşan bir sermayeyi harekete geçirdi. Tokyo’nun beklentisi de, 2020 Olimpiyatları’nın Japonya’nın sönük ekonomisini canlandırması.
Yüksek riskli bir oyun
Olimpiyatlar’a ev sahipliği yapmanın yüksek riskli bir süreç olduğu yadsınamaz.
Rio, 2016 Olimpiyatları’na ev sahipliği yapmak için adaylığını koyduğunda, yerel destek son derece güçlüydü; fakat daha sonrasında Olimpiyatlar, hükümet harcamalarını protesto edenlerin odak noktası haline dönüştü. Aynı kişiler, Brezilya’nın önümüzdeki sene ev sahipliğini yapacağı Dünya Kupası’nı protesto ediyorlar.
1968 Meksika Olimpiyatları dendiğinde ise akla ilk gelen, Olimpiyatlar’ın hemen on gün öncesinde katledilen gösterici öğrenciler oluyor.
Öte yandan, Olimpiyatlar iyi sonuçlansa da, ev sahipliğine aday olan ve bunun için büyük çabalar harcayan siyasetçiler ile, Olimpiyatların yapılacağı sene hükümette olan siyasetçiler aynı olamayabiliyor.
2013 yılından 2020 yılına kadar daha yedi sene olduğunu unutmamak lazım. Shinzo Abe’nin Japonya Başbakanı olarak herhangi bir görev zamanı sınırlaması yok ve 2020’de hala aynı görevde olması muhtemel. Londra’nın 2012 Olipiyatları’na ev sahipliği yapması için adaylık başvurusunu yapan hükümet ve Londra Belediye Başkan ise, 2012 yılında çoktan gitmişlerdi.
Sonuçta, bugün gösterilen çabaların mükafatı ya da ceremesi, başkalarının başına patlayabilir…