Neden hepsi bir arada olmuyor?

Serdar PAZI
Serdar PAZI PİYASANIN İÇİNDEN

Haftanın önemli gelişmelerinden biri şüphesiz Hazine’nin düzenlediği euro­bond ihracıydı. Hem vadesine kısa süre kalan 1.9 milyar dolar tahvil geri alınarak yerine 10 yıllık tahvil verildi, hem de toplamda 3.5 mil­yar dolar tutarında bir satış gerçekleşti.

Yeni tahvilin getirisi için ilk planda %7.2 civarı bir getiri konuşulurken, gelen yoğun talep ile be­raber nihai getiri %6.75 düzeyine gerçekleşti. Yakın zamanda büyük bankaların ve şirketle­rin yaptığı daha kısa vadeli tahvil ihraçlarına da yoğun ilgi gösterildiğini takip ettik.

Yabancı girişi sürüyor

Haftalık rezerv verilerine bakıldığında fa­iz farkından faydalanma amaçlı swap kanalı üzerinden gelen yabancı yatırımcı girişi de­vam ediyor. Açıklanan menkul kıymet ista­tistikleri de gösteriyor ki tahvil piyasasına da yoğun girişler sürüyor. Ancak şu an için zin­cirin zayıf halkası olarak görülen hisse senedi tarafına geldiğimizde ilginin oldukça azaldı­ğını görüyoruz.

Piramitin en tepesi olan olan doğrudan yabancı sermaye girişi noktasında ise Çin’den gelen otomotiv adımı dışında bir şeyden söz etmek zor. Demek ki orta ve uzun vadeli tahvil alan yatırımcı kredi notunu ya da kur riskini çok dert etmeyebiliyor ancak benzer vadede şirketlere ortak olmak iste­miyor. Buradan nasıl bir sonuca varabiliriz? Uygulanan sıkı para politikası, maliye poli­tikaları ile desteklenmese de tek başına eko­nomik aktivitenin yavaşlamasına neden ola­bilecek güçte.

Temkinli iyimserliğin nedeni

Hafta içinde Fitch tarafından gerçekleşti­rilen sunumda da bardağın iyi tarafına odak­lananların görmek istemediği noktalardan biri de bu. Büyüme hızı yavaşlayacak, buna karşın enflasyon bize yakın kredi notuna sa­hip ülkelerin çok üstünde kalmaya devam edecek. Şu an bulunduğumuz yerden bakıl­dığında enflasyon %30’lara geldiğinde büyük başarı kazanmış gibi hissedeceğiz ancak o se­viye bile bizi dünyada ilk 10 içinde tutmaya yetecek kadar yüksek.

Fitch ve S&P tarafın­dan dile getirilen diğer bir risk ise, hane halkı ve iş dünyasının dezenflasyon sürecine inan­maması. Hedefler 2026-2027 dönemine dair projeksiyonlar içeriyor ancak seçim sürecine girildiğinde popülist politikalara dönüş riski azımsanmayacak kadar yüksek deniyor. Bu ortamda da yabancının temkinli ya da seçici iyimserliğine fazla şaşırmamak gerekiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomide yol ayrımı 25 Ekim 2024