Neden dayak yiyoruz?
Gelişmekte olan piyasalarda hava bozuyor. Haftanın son günü kırılgan beşli döviz piyasalarından başlayan satışlar risk iştahını bozarak gelişmekte olan tahvil ve hisse senedi piyasalarına yayıldı. Geleneği bozmayan Türkiye varlıkları kırılgan beşli içinde en çok dayak yiyenler arasında yer aldı.
Neler oluyor? Son dakika sürprizi ile Fed’in başına şahin bir başkan mı geçti? ABD enflasyonu beklentilerden çok yüksek mi geldi? Tarım dışı istihdam ve ücret artışları rekor mu kırdı? 10 yıllık ABD tahvil faizleri yeniden yüzde 2,5 seviyesinin üzerine mi çıktı? Wall Street kaynaklı bir satış dalgası ile mi karşı karşıyayız?
Batı cephesinde gelişmekte olan piyasaları tehdit eden bir haber görmüyoruz. Tam tersine destekleyici gelişmeler var. Fed’in başına Yellen sonrası, olabilecek en güvercin isimlerden birisi, Jay Powell geçti. Cuma günü açıklanan tarım dışı istihdam verisi beklentilerin altında ücret artışı ile olumlu sürpriz yaptı.
ABD hisse senedi ve tahvil piyasaları da gelişmekte olan piyasaları destekleyici sinyaller üretiyor. Dow, S&P 500 ve Nasdaq endeksleri yeni zirvelere yükseliyor. Ekim ayında yüzde 2.5 seviyesine yaklaşan 10 yıllık ABD tahvilleri cuma günkü zayıf ücret artışı sonrası yüzde 2.33 seviyesine geriledi.
Piyasaları tehdit eden sinyaller dolar cephesinden geliyor. Zayıf ücret artışı sonrası hafif gerileyen DXY dolar endeksi kayıplarının fazlasıyla geri alarak 94,9 seviyesine yükseldi. Bu seviyenin üzerinde tutunmayı başarabilirse 98 seviyesine kadar uzanabilecek bir yükseliş görebiliriz.
Neler oluyor? Ne değişti de, düne kadar “ne olacak bu doların hali” diyen yatırımcılar yeniden dolara yöneliyor. Bu sorunun cevabı ekonomik verilerden çok Fed’in verdiği sinyallerle ve dolarda kısa pozisyonu riskli varlıklarda uzun pozisyonu olan yatırımcıların çıkış kapısına koşmaları ile açıklanabilir. Güçlü büyümeye rağmen enflasyonun düşük kalması yakın zamana kadar Fed’in faiz artışı tahminlerini ötelerken doları baskılıyordu. Oysa Fed’den gelen sinyaller kademeli olarak da olsa faiz artışının devam edeceğine işaret ediyordu.
Fed’in görece zayıf enflasyon verisine rağmen aralık ayında faizleri artıracağı sinyali vermesi bu durumu değiştirdi. Fed vadelilerindeki fiyatlamalar tam olarak değişmedi. Ancak bazı oyuncular 2018 yılında da 2017 yılında olduğu gibi üç faiz artışı gelebileceği endişesi ile dolara yöneldi. Dolardaki yükselişin beklentinin çok üzerindeki Ekim ayı enflasyonu ve bankalara faizleri düşürün baskısı ile çakışması küresel satış dalgasının Türkiye varlıkları üzerindeki etkisini artırdı. Son iki haftada jeopolitik risklerdeki artış ile yıpranmış piyasalar dolar şoku karşısında tutunamadı. Dolardaki yükselişin bu hızla devam etmesini beklemiyoruz.
Ancak cuma günkü küresel satışlar karşısında Türkiye varlıklarının kırılganlığı teknik olarak zayıf bir piyasaya işaret ediyor. Doların küresel olarak güçlendiği bir senaryoda Türk lirasının 4.0 seviyesine kadar yükseldiği ve 10 yıllık DİBS faizlerinin yüzde 12-yüzde 13 seviyesine yükseldiği bir döneme girebiliriz. Güçlü şirket karları ve gelişmekte olan piyasalara göre yüksek ıskontoya rağmen Borsa İstanbul yatırımcısı küresel dalgalar karşısında önce satıp sonra değerlendirmeyi tercih edecektir.