Neden buluta taşınmalıyız ve neden yerli veri merkezleri?
Dijitalleşme artık sadece bir tercih değil, rekabetin ve güvenliğin temel unsurlarından biri haline gelmiştir. Son yıllarda artan siber saldırılar ve veri güvenliği tehditleri, devletleri ve şirketleri yerli ve güvenli veri merkezlerine yönelmeye zorlayan en önemli faktörlerden biri olmaktadır.
Yeni yürürlüğe giren Siber Güvenlik Kanunu, Türkiye’deki şirketlerin ve kamu kurumlarının veri güvenliğini sağlama yükümlülüğünü artırarak yerli veri merkezlerine geçişi zorunlu hale getiren bir dönüm noktası olacaktır.
Dijital dönüşümde yerli veri merkezleri ve bulut bilişimin önemi
Bulut bilişim ve veri merkezi yatırımları, dijital ekonominin büyüme motorudur. 2025 itibarıyla dünya çapında bulut bilişim harcamalarının 2,8 trilyon dolara ulaşması beklenmektedir. Türkiye’de de bu dönüşüm kaçınılmaz. Ancak kritik soru şu: Bu veriler nerede saklanacak ve kimler tarafından yönetilecek?
Türkiye’nin siber güvenlik risklerini azaltması ve veri egemenliğini koruması için yerli veri merkezlerine yatırım yapması şarttır.
Şu an Avrupa’da en fazla veri merkezine sahip ülkeler:
İngiltere (500+), Almanya (470+), Fransa (260+) Türkiye’de ise bu rakam 100’ün altında.
Yani büyük bir açık söz konusu. Hem kamu hem özel sektör için bu açığı hızla kapatmamız gerekiyor.
Neden yerli veri merkezleri?
Veri, dijital çağın en değerli varlığıdır ve bu verinin güvenliği, bağımsızlığı ve sürdürülebilirliği, doğrudan ülkenin ekonomik ve stratejik geleceğini belirler.
Türkiye’nin verisinin yurt dışına çıkması, hem ulusal güvenlik riskleri doğurur hem de döviz kaybına neden olmakta. Siber saldırılara, hukuki belirsizliklere ve dış tehditlere açık olmak yerine yerli veri merkezleri ile daha hızlı, güvenli, düzenlemelere uyumlu ve ekonomik açıdan sürdürülebilir altyapılar ile ülkemizin siber egemenliğini korumasını sağlayabiliriz.
Siber güvenlik kanunu ile artan yükümlülükler
Yeni düzenlemeler, Türkiye’de faaliyet gösteren tüm sektörleri yerli veri merkezleri ile çalışmaya teşvik eden önemli yükümlülükler getirmektedir:
Veri egemenliği: Türkiye’de faaliyet gösteren şirketler, özellikle kritik verilerini yurt içinde tutmak zorundadır.
Siber tehditlere karşı korunma: Yabancı veri merkezlerinde saklanan veriler, uluslararası siber saldırılara ve hukuki belirsizliklere açıkken, yerli veri merkezleri bu riskleri minimize eder.
Kamu ve özel sektör için zorunluluk: Özellikle finans, sağlık, telekomünikasyon ve kamu kurumları için yerli veri merkezleri kullanımı bir seçenek değil, zorunluluktur.
Teşvikler ve koruma mekanizmaları ile devlet desteği şart!
Dijital egemenliğimizi güçlendirmek için yerli veri merkezlerini destekleyici adımlar atmalıyız.
Veri merkezi yatırımlarına teşvikler: Elektrik, internet ve altyapı maliyetlerinde sübvansiyonlar sağlanmalı.
Özel sektöre, yerli veri merkezleriyle çalışma zorunluluğu getirilerek yerli teknoloji ekosistemi desteklenmeli.
Yerli yazılım ve donanım teşvikleri: Sanallaştırma, güvenlik, bulut yönetimi gibi kritik yazılımlarda yabancı bağımlılıktan kurtulmalıyız.
Yerli siber güvenlik çözümleri desteklenerek bulut bilişimde güvenlik standartları artırılmalı.
Bölgesel veri merkezi üssü olabiliriz: Türkiye, Orta Asya, Orta Doğu ve Avrupa için güvenilir bir veri merkezi hub’ı olabiliriz.
Bulut hizmet ihracatını teşvik edecek programlarla, Türkiye’nin dijital ekonomide bölgesel liderlik kazanması sağlayabiliriz.
Siber güvenlik ve dijital bağımsızlık için yerli ve milli adımlar atmalıyız
Siber güvenlik ve veri egemenliği için güçlü, kalıcı ve teşvik edici politikalar üretmeli; yerli veri merkezlerine geçişi hızlandırıcı destek mekanizmalarını devreye almalıyız.
Siber güvenlik operasyon merkezleri kurulmalı ve desteklenmelidir.
Türkiye’nin kendi dijital geleceğini inşa etmesi için yerli veri merkezlerine yatırım cazip hale getirilmelidir.
Son söz: Dijital geleceğimiz için veri güvenliği ve siber egemenlik kritik öneme sahip. Bu süreçte kamu, özel sektör ve teknoloji geliştiricileri el ele vermeli, dijital çağın güvenli ve sürdürülebilir altyapısını hep birlikte inşa etmeliyiz.