Ne var, ne yok
Bu hafta piyasalar sakin olacak gibi görünüyor. Hafta başında büyük piyasalar kapalı. ABD piyasaları “Memorial Day” nedeniyle kapalı. İngiltere’de “Bank Holiday” var. Çin yakından takip edilen piyasalara daha yeni katıldı sayılır ama orada olan biten etrafta etkili oluyor. Çin piyasaları da hafta başında “Dragon Boat Day” tatili nedeniyle kapalı. Büyük piyasalarda hareket olmayınca haftanın sakin geçeceğini öngörmek herhalde büyük bir kehanet sayılmaz.
Bu fırsattan istifade içeride ve dışarda “ne var ne yok” diye bir sorgulama yapılabilir. Bu aslında bizim için de iyi olur. Zira, bir süredir referandum falan diyerek daha çok siyasete kilitlendik. Özellikle dışarıda gelişen ekonomik olaylara biraz uzak kaldık. Oysa önemli ve ilginç olaylar yaşanıyor. Bunlar dünyayı ve tabii bizi de etkileyebilecek gelişmeler. Kısa bir hatırlatma yapmakta fayda olabilir.
Trump’ın ABD Başkanı seçilmesi bizim referandum telaşımız içinde ortaya çıkan önemli bir gelişmeydi kuşkusuz. Trump’ın Başkan seçilmesinin ardından, biraz da beklenenin tersine, ekonomide olumlu bir hava oluştu. Finansal piyasalar coştu. Bir anlamda oynaklığı ve bu bağlamda riski ölçen “VIX endeksi” tarihinin en düşük düzeylerine indi. Bu arada CDS primi olarak bilinen ve kredilerin geri ödenmeme riskini ölçen endeks, biz de dahil, pek çok ülkede geriledi. Bunlar tabii risk iştahını arttırdı. Küresel sermaye akışı yeniden alışılmış boyutlarına döndü. Genelde yavaş büyüyen ekonomiler biraz daha hızlı hareket edecek gibi görünmeye başladı. Ortalık güllük gülistanlık oldu anlayacağınız. Buna Trump rallisi denildi.
Trump rallisi pek uzun sürmedi. Bunda genel durgunluk baskısının aşılamamasının da katkısı vardı kuşkusuz ama rallinin hızla sönmesinde baş aktör Başkan Trump oldu. Günlük hal ve tavırda biraz aykırı ve uyumsuz izlenimi veren Başkanın ekonomiler üzerinde etkili olan iki eğilimi de öne çıktı. Bunlardan birisi Trump’ın ekonomi ve güvenlik bağlamında risk üretmekte pek de özenli davranmamasıydı. İkinci eğilim ise uluslararası ekonomi bağlamında, özellikle de gelişmekte olan ülkelere karşı, sert ve müdahaleci tavrını ısrarla sürdürmesiydi. Bu arada seçim vaatlerinden tek tek sapmaya başlaması da seçmenler üzerinde hayal kırıklığı yarattı. Bütün bunların ABD’de beklenen hızlı gelişmenin önünü tıkadığı anlaşılıyor. Üstelik bu aykırı tavır ve görüşler henüz tükenmiş gibi değil. Tersine, bunların sürüp gideceği beklentisi hakim. Sonuçta, Trump rallisi kısa ömürlü bir kelebeğin hayatı kadar bir sürede geçip gitmiş gibi görünüyor. Bu sıralarda ABD’de “ne var ne yok” sorusuna verilecek cevap bu.
Dünyada hayal kırıklığı yaratığı gözlenen bir başka gelişme de petrolde yaşanıyor. Malum, OPEC birkaç ay önce, özüne dönmeyi hatırlayarak, petrol arzını belirleyen üye kotalarının daraltılması, böylece petrol fiyatının yukarıya doğru baskılanması kararını aldı. Bu kararın başlangıçta fikir ayrılıklarına neden olduğu biliniyor. Bir tarafta OPEC’in her zaman olduğu gibi kota kısılmasını beceremeyeceğini, üye ülkelerin, her zaman olduğu gibi, yine hilekar tavırlarını sürdüreceklerini ve petrol arzını örtük biçimde arttırmaya devam edeceklerini düşünenler yer aldı. Karşı tarafta ise, kartelin en güçlü üyesi olan Suudi Arabistan tarafından başlatılan bu “kotaları kısıp fiyatı yükseltme” girişiminin bu defa başarılacağını savunanlar vardı. Petrol arzında ve tabii fiyatında başlangıçta umut veren gelişmeler yaşandı ama sonrasındaki gelişme dalgalı oldu. Geçtiğimiz hafta ortasında toplanan OPEC üye kotalarındaki kısıtlamanın önümüzdeki mart ayına kadar devam etmesi yönünde karar aldı.
Bunun hemen arkasından beklenen fiyat düşmesi geldi ama fiyattaki gerileme ileriye taşınamadı. Uzmanlar bu tepkinin genel beklentinin kotalardaki kısıntın aynen devam etmesi değil süre uzatılırken kısıntının daha da arttırılması yönünde olduğunu, bu karşılanmadığı için bir tepkinin ortaya çıktığını söylüyorlar. Kulislerde ise, bilinen OPEC bağlamında arz kısıntısının sürdürülmesi kararının dahi başarı sayılması gerektiği konuşuluyor. Petrol bağlamında “ne var ne yok” sorusunun yanıtı da bu.
Haziran ayı içinde ABD Merkez Bankası'nın (FED) toplantısı var. Herkes bir kez daha diken üstünde oturur hale geldi. Geçen hafta başında açıklanan önceki toplantının tutanakları, toplantıya katılan FED üyelerinin büyük kısmının, tersine bir gelişme olmadığı takdirde, haziran toplantısında faizin yükseltilmesinden yana olduğunu gösteriyor. Henüz bunu engelleyecek yeni bir gelişme olmadı. Bu durumda haziran toplantısının can yakan bir toplantı olması olasılığı yüksek.
En çok canı yanacak olanlar da bizim gibi sıcak para bağımlısı haline gelmiş olan ekonomiler. Faiz yükseldiğinde sıcak paranın bu ekonomileri terk edecek olması can yakacak kuşkusuz. Bu arada bir de söylenti var. Kulislerde Başkam Trump’ın FED ile uyum halinde olmadığı ve faiz yükseltme kararını tersine çevirebileceği konuşuluyor. İster misiniz Trump bir de sıcak paracı ülkelerin kurtarıcısı olsun. Küresel para-faiz bağlamında “ne var ne yok” sorusunun cevabı da böyle.