Ne senle ne de sensiz, merkez bankaları ve faiz politikası
Bu hafta dünyada majör merkez bankaları kararları ile gündem oluşturacaktır. Bugün ABD, Çin ve Brezilya merkez bankaları, perşembe günü ise Türkiye, İngiltere merkez bankalarının faiz kararları belli olacak. Özellikle ABD Merkez Bankası’nın (Fed) kararı global piyasalarda geniş bir etki yaratacak ve bir döngünün başlangıcı olacaktır.
Unutulmamalıdır ki merkez bankaları, modern ekonomilerin en önemli finansal kurumları arasında yer alır ve bir ülkenin para politikasını şekillendirmekle görevlidirler. Bu süreçte, faiz oranları en kritik araçlardan biri olarak kullanılır. Faiz politikası, merkez bankalarının ekonomik hedeflerine ulaşmak amacıyla faiz oranlarını artırma veya düşürme yönünde aldığı kararları ifade eder. Merkez bankalarının faiz oranlarını belirlemedeki rolü ve bu politikaların ekonomik etkileri tüm paydaşların karar ve davranışlarını etkiler.
Bir dönem ülkemizde konuşulan ve uygulanan irrasyonel faiz politikası ve onun üzerinden yapılan siyaset ülkemize büyük bir maliyet yaratmış ve bugünde halen bu maliyetin sonuçları etki yapmaya devam etmektedir. Ve bugün geldiğimiz noktada piyasa koşulları gerekirse faizler çıkarılır (enflasyonu düşürmek için) ya da faizler düşürülür (ekonomik aktiviteyi canlandırmak için) ilişkisi açısından bir örnek teşkil etmektedir. Bunun dışında faize başka bir anlam yüklemek ekonomi biliminin irrasyonel bir değerlendirme içine sokulması anlamına gelecektir. Kısaca enflasyonist süreçler yapısal sorunların bir sonucu olarak karşımıza çıktığı dönemler faiz politikalarının aktif kullanımının öne çıkmasına neden olur, ancak unutulmamalıdır ki bu tarz sorunlar sadece faiz politikası ile çözülemeyeceği gibi faiz politikası uygulanmadan da sonuç alınamayacaktır.
Merkez bankaları neden faiz düşürür?
Merkez bankaları, bir ülkenin para politikasını yönlendiren en önemli kurumlar arasında yer alır. Faiz oranlarını belirlemek ve bu oranlar üzerinden ekonomik faaliyetleri yönlendirmek, merkez bankalarının en temel görevlerinden biridir. Faiz oranlarının yükseltilmesi ya da düşürülmesi, ekonomiyi etkilemek adına yapılan önemli para politikası hamlelerinden biridir. Peki, merkez bankaları neden faiz oranlarını düşürmeyi tercih ederler?
1- Ekonomik canlanmayı teşvik etmek: Faiz oranlarının düşürülmesinin temel nedenlerinden biri, ekonomik büyümeyi teşvik etmektir. Düşük faiz oranları, borçlanma maliyetlerini azaltır. Bu durum, tüketici ve işletmelerin kredi almasını kolaylaştırır ve yatırımların artmasına neden olur. Özellikle durgunluk dönemlerinde, merkez bankaları faizleri düşürerek tüketimi ve yatırımı artırmaya çalışır. Yatırımların artması ise üretimi ve istihdamı artırarak ekonomiyi canlandırır.
2- Enflasyonu artırma amaçlı: Bazı durumlarda, düşük enflasyon oranları ekonomik büyümeyi yavaşlatabilir. Enflasyon oranının çok düşük olması, şirketlerin kârlılıklarını azaltabilir ve bu da yatırımları olumsuz etkileyebilir. Ayrıca, deflasyon riski (fiyatların genel olarak düşmesi) ortaya çıktığında, merkez bankaları faizleri düşürerek enflasyonu artırmaya çalışır. Faiz oranlarının düşmesi, tüketim ve harcamaların artmasına yol açarak fiyatların yukarı yönlü hareket etmesini sağlar.
3 - İstihdamı artırmak: Merkez bankaları, işsizlik oranını da yakından takip eder. Ekonomik durgunluk dönemlerinde işsizlik artar. Yüksek faiz oranları ise işletmelerin büyüme ve yatırım yapma isteğini azaltır. Bu durumda, merkez bankaları faiz oranlarını düşürerek işletmelerin daha fazla yatırım yapmasını ve daha fazla insanı işe almasını teşvik eder. Bu sayede işsizlik oranları düşürülebilir ve ekonomi daha sürdürülebilir bir büyüme yoluna girebilir.
4 - Yatırımcı güvenini artırmak: Faiz oranlarının düşürülmesi, finansal piyasalarda genellikle pozitif bir etki yaratır. Yatırımcılar, düşük faiz ortamında riskli varlıklara (hisse senedi, tahvil vb.) daha fazla ilgi gösterebilir. Bu durum, sermaye piyasalarında canlılık yaratır ve şirketlerin finansmana daha kolay erişmesini sağlar. Aynı zamanda, düşük faiz oranları, yabancı yatırımcılar için de çekici bir ortam sunabilir, bu da sermaye girişini artırabilir.
5 - Borç servisini kolaylaştırmak: Yüksek faiz oranları, özellikle borcu olan şirketler ve bireyler için maliyetli olabilir. Faiz oranlarının düşürülmesi, borçlanma maliyetlerini azaltır ve bu da borç yükünün hafifletilmesine yardımcı olur. Özellikle, devlet borcu yüksek olan ülkelerde, faiz oranlarının düşürülmesi borç servis maliyetlerini azaltarak kamu maliyesini rahatlatabilir. Bu, hükümetlerin diğer ekonomik politikaları finanse etmesine olanak tanır.
6 - Küresel rekabeti desteklemek: Faiz oranları sadece yerel ekonomiyi değil, aynı zamanda bir ülkenin uluslararası ticaret pozisyonunu da etkiler. Yüksek faiz oranları, ülkenin para birimini güçlendirir ve bu durum, ihracatı pahalı hale getirerek dış ticaret açığını artırabilir. Faiz oranlarının düşürülmesi, ülkenin para biriminin değerini düşürerek ihracatın rekabetçiliğini artırabilir ve böylece ticaret dengesine olumlu katkı sağlayabilir.
Değerlendirme
Merkez bankalarının faiz oranlarını düşürmesi, genellikle ekonomik büyümeyi teşvik etmek, enflasyonu kontrol altında tutmak ve istihdamı artırmak gibi amaçlara hizmet eder. Ancak faiz oranlarının düşürülmesi her zaman risksiz değildir. Düşük faiz oranları, aşırı borçlanma ve varlık balonlarına yol açabilir. Bu nedenle, merkez bankaları bu tür kararları alırken dikkatli bir denge gözetirler. Ekonomik koşullar ve ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda faiz politikalarını şekillendirirler.
Son söz: “Yaşım ilerledikçe insanların ne dediklerine daha az dikkat eder oldum; yalnızca ne yaptıklarını izliyorum.” A. Carnegie.