Ne kadar ücret o kadar pazar

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF [email protected]

 

Dünya Ekonomik Forumu tarafından Roland Berger Stratejik Danışmanlık Kuruluşu'nun katkısıyla hazırlanan raporda, AB'nin ekonomik ve sosyal sorunlarının nedeni olarak rekabet gücündeki gerileme gösterilmiş. Rekabet noksanlığı, günümüz dünyasında büyümenin en önemli handikaplarından biri. İçe kapanarak büyüme devri artık çok gerilerde kaldı. Gelişmiş ve gelişmekte olan tüm ülkelerde dış ticaretin, yarattığı yeni istihdam alanları ve gelirle milli gelir içindeki payı sürekli artıyor. Bu tür bir ekonomik yapı içinde dış ticarette büyük iniş çıkışlar yaşamamak ve büyümenin sürekliliğini sağlayabilmek için rekabet gücünün iyileştirilmesi şart. AB'nin, Kıta'nın kuzeyinde yer alan bir kaç ülke dışında, ABD ve yükselen piyasa ekonomileriyle rekabet edebilmesi zor. Parasal Birliğin aralarında Fransa, İspanya, Portekiz, İtalya, Yunanistan ve Güney Kıbrıs'ın yer aldığı ülkelerinde dış ticaret ve cari işlemler açık verirken, Almanya, Lüksemburg Avusturya gibi ülkeler fazla veriyorlar. 
*** 
Rekabet gücündeki eksiklik, AB'nin sadece dış ticaretini etkilemiyor. Bu, Almanya Başbakanı Merkel'in belirttiği gibi, birlik içinde de en önemli sorunlardan biri. Şu sıralar tüm dikkatler, önerilen reformlara karşı direnen AB'nin ikinci büyük ekonomisi Fransa üzerine yoğunlaşmış durumda. Ekonomisi geçen yıl yüzde 0.1 oranında büyüyen Fransa'da, işsizlik yüzde 11'ler seviyesinde. Yüksek üretim ve işgücü maliyetleri sonucu rekabet gücü iyice zayıflayan Fransız ekonomisinin yeniden ayağa kalkabilmesi için IMF'ye göre bir "rekabet şoku" şart. İşgücü piyasasının esnekleştirilmesi adı altında çalışanların haklarının azaltılması, sendikaların gücünün iyice kırılması demek olan bu düzenlemeye, sosyalist Başkan François Hollande istemeye istemeye olsa da evet demek zorunda kalacak. 
*** 
Avrupa Merkez Bankası'nın gevşek para politikasından kaynaklanan düşük faizler ve likidite bolluğu, enflasyona yol açarak fiyat rekabetini zorlaştırabilir. Bunun belirtileri görülmeye başladı. Euro'nun dolar ve yen karşısında değer kazanması Almanya'nın ihracatını etkiliyor. Goldman Sachs tarafından yapılan hesaplamalara göre, Fransa ve İspanya'da rekabetin iyileştirebilmesi için fiyatların yaklaşık yüzde 20; Yunanistan ve Portekiz'de ise yüzde 35 civarında azalması gerekiyormuş. Tabii, hangi fiyatlar diye sormak gereksiz. İşletmeler, fiyatlarını ancak pazar payları ve karlılıklarında bir iyileşme olacağını öngörürlerse değiştirirler.
Bunun dışında, tam rekabetten uzak piyasa koşullarında faaliyet gösteren şirketlerden fiyatlarını düşürmeleri beklenmemeli. Geriye yine her zaman olduğu gibi işçi ücretleri kalıyor. İşletmelerin karlılıklarını arttırmalarının en kolay yolu, işgücünden tasarruf edecek üretim metodlarını uygulamaya koymanın yanı sıra, çalışanları daha düşük ücretlerle çalışmaya ikna etmek. 
*** 
Evet, rekabet gücünü kazanmak amacıyla fedakarlık her zaman olduğu gibi yine çalışanlardan bekleniyor. İşçi ücretleri, uluslararası rekabetin önünde en büyük engel olarak görülüp azaltılmaya çalışılırken, şirketlerin tepelerinde yer alan yöneticilerin maaşları ise daha etkin rekabet edebilmek adına arttırılıyor. Bu yönetim anlayışı değişmeden kapitalist sistemi kırılgan yapısından kurtarmak, ekonomik ve sosyal dengeleri yeniden yerine oturtmak zor. Yapısal reformlar adı altında işgücü ücretlerinde azalmaya yol açacak ve sosyal hakları azaltacak düzenlemeler uzun vadede soruna çözüm oluşturamaz. Bu işten en çok zarar görecek olanlar isçilerle beraber şirketler. Zira azalan ücretlerin satışları etkilememesi düşünülemez. Tüketiciler arasında ekonomilerin geleceğine ilişkin zaten az olan güven daha da azalıyor. Şaşırmamak lazım. Rekabeti güçlendireceğim diye ücretlere ve sosyal haklara gözünü diken bir yönetim anlayışının iyimser bir beklenti yaratması zaten beklenemezdi. 
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016